12. hafta bülteninde yeni yıl istek
listemizi hazırladık ve bir yıl içinde gerçekleşme ihtimalinin bize göre yüzde
kaç olduğunu her isteğimiz için ayrı ayrı belirledik (henüz yapmadıysanız 12.
Hafta bültenini okuyup liste yapmak için hala zaman var benceJ)
Her insanın ihtimaller hakkındaki fikri
farklı olabilir, buna saygı duyuyorum. Kimisi Mustafa Denizli gibi %51
ihtimalin yüksek bir ihtimal olduğunu düşünür, kimisi ise %90 gerçekleşme
ihtimalinde bile daha çok isteğinin gerçekleşmeyeceğine odaklanır.
Ben kendi deneyimimim neticesinde %90 ve
üzerindeki ihtimalleri gerçekleşme ihtimali çok yüksek olarak kabul ediyorum.
Anlatımı da buna göre yapacağım, siz isterseniz size daha çok hitap eden farklı
bir yüzde kullanabilirsiniz.
Bir isteğimin bir yıl içinde gerçekleşme
ihtimalini %90 ve üzerinde görüyor isem bu konuda olduğum kişide bir değişiklik
yapmama gerek yok, keyifli bir ruh hali içinde hareket etmem veya sadece
sabırla beklemem zaten bana isteklerimi getirir.
Diğer yandan yeni yıl istek listemde, bir
isteğin bir yıl içinde gerçekleşme ihtimalini %90’ın altında belirlediysem,
olduğum kişide bir değişiklik yapmak, isteğimi elde etmemi kolaylaştırır
ve/veya süresini kısaltır.
Gelişim en alttaki hareket basamağından
en üstteki kimlik boyutuna doğru olur. Değişim ise en üstteki kimlik boyutundan
başlayarak en alttaki hareket basamağına doğru olur.
Değişim dediğimizde bu nedenle OL
(kimlik) – YAP (hareket) – SAHİP OL (isteğin gerçekleşsin) daha geçerli olan
formüldür.
Başarının formulü ise basittir: kuvvetli
bir şekilde iste, farkındalık yarat, isteğinle uyumlu inançları oluştur (kimlik
boyutu) ve inancına uygun şekilde hareket et.
İnsanın kendisini değiştirmesi
dediğimde; kendimiz veya hayat hakkındaki bazı düşünce, inanç kalıpları ve
kararların değiştirilmesinden bahsediyorum.
Bu konunun bana göre birkaç tane püf
noktası var. Sırasıyla anlatmaya çalışacağım.
Diyelim ki yeni yıl isteklerinizden bir
tanesi daha sağlıklı bir fiziğe sahip olmak olsun (gerçekleşme ihtimalini %75
olarak belirlemiş olun) ve bunun için diyet ve egzersiz yapmayı düşünüyor olun.
Öncelikle mevcut haliniz için
şükretmekle başlayın, tamam belki biraz kilolusunuz veya göbeğiniz var ama bu
dünyanın sonu değil. Sağlığınız, işiniz, sevgiliniz, maddi durumunuz,
buluşmaktan keyif aldığınız arkadaşlarınız, hobileriniz, yetenekleriniz, artık
her ne aklınıza geliyorsa. Öyle bir alan oluşturun ki; bu pencereden bakınca
her şey biraz daha farklı ve güzel gözüksün.
Daha sonra ilk yapmanız gereken kendinizi iyi hissedeceğiniz ve keyif alacağınız bir program oluşturmak. Eylem adımlarını kendinizi mutlu hissedeceğiniz şekilde planlarsanız işiniz %50 kolaylaşacaktır. Konu ne olursa olsun en öncelikli felsefemiz bu, yapacağımız şeyden en azından belli bir ölçüde keyif alacağız ve kendimizi iyi hissedeceğiz.
Spor salonunda çalışmayı sevmiyorsanız
sadece size öyle söylendiği için spor salonuna gitmeyin. Yürüyüş yapın. Kendinizi
tanıyorsunuz; bir hafta çorba içerek zayıflayacağınıza inanmıyorsanız, veya bu
sizi mutsuz ediyorsa zorlamayın, başka bir diyet programı seçin.
Daha sonra isteğimizle bağlantılı olan
tüm düşünce, karar ve inançlarımızı sıralayacağız. Bu olduğumuz kişiyi
değiştirmek için başlangıç adımı olacak.
Örnek olarak bir danışanımın bu konu ile
ilgili düşünce ve inançlarını sıralıyorum.
Yürüyüş yapmak sağlık için kesinlikle
çok faydalıdır. Ben de yürüyüş yaparak daha güzel bir fiziğe kavuşabilirim,
haftasonlarında buna zaman ayırabiliyorum.
Un, şeker ve tuzdan uzak durmazsam kilo
veremem. Bunlara çok düşkün değilim zaten, diyet programında üç beyazdan uzak
durabilirim.
Diyet sırasında genel olarak alkolden
uzak durmak lazım ancak ara sıra içilen bir kadeh şarabın zararı olmaz.
Geçmişte böyle bir deneyimim olmuştu, haftada 3 kadeh kırmızı şarap içerek
ciddi anlamda kilo vermeyi başarmıştım.
Hem diyet programına hem de egzersiz
programına harfiyen uymak gerekir, yoksa hiçbir anlamı olmaz ve istenilen sonuca
ulaşılamaz (ya hep ya hiç felsefesi). Ben programları sürdürmek konusunda iyi
değilim.
Çocuğum varken sporla ilgilenecek zaman
yaratmak çok zor. Onu ihmal etmiş gibi hissediyorum, beraber spor yapmaktan da
keyif alacağını sanmıyorum. Spor yapmadan sağlıklı bir fiziğe kavuşamam.
Danışanımın inançları arasında iki
tanesi onun isteğinin gerçekleşmesine hizmet etmiyor, diğer bir deyişle işini
zorlaştırıyor. Bunlardan bir tanesi ya hep ya hiç felsefesi. 3. Gün bir dilim
pasta yediğinde veya 2. Gün yürüyüşü aksattığında programı tamamen terk ediyor.
Diğer inancı ise çocukla birlikte
egzersiz yapılmayacağı, onun bundan keyif almayacağı şeklinde. Akşam işten eve
gelince genelde oturarak bazı oyunlar oynuyorlar, satranç, play station veya TV
izlemek gibi.
Bir de durumun aynı kalmasından
kaynaklanan ikincil kazançlarınıza bakın. Mevcut haliniz size nasıl hizmet
ediyor olabilir, örneğin “yemek yersem mutlu olurum, insan istediği şeyi (bir
süre bile olsa) yemezse nasıl mutlu olur” gibi bir düşünceniz var mı?
Danışanım gurme kimliği ile arkadaşları
arasında bayağı popülerdi, kim bir yere yemeğe gidecek olsa açar telefonu ona
sorar, “abi sen bilirsin, en iyi balıkçı/kebapçı hangisidir?”
Danışanım bunu fark edince bir karar anı
gelecek, mevcut kimliğini korumayı veya onu değiştirmeyi seçecek (en azından
bir süre için).
Gurme kimliğini sürdürmesi için illa bir
restorana gittiğinde Mehmet Yaşin gibi her şeyi silip süpürmesi gerekmiyorJ. Bazen diyet programına uygun
bir şeyler yemesi ve çevreyi gözlemlemesi ile de gurmeliğe devam edebilir.
Daha da ötesinde gurmeliği bıraksa ne
olacak ki, yerine başka bir şey bulabilir, seyahat gurmesi olur, insanlar
tatile giderken onu arayıp fikir isterler.
İkincil kazancını fark etmesi ve inançlarının
bir bölümünü değiştirmesi onu arzu ettiği hedefe (isteğinin gerçekleşmesine)
çok daha kolay ulaştıracak.
Nasıl inançlar oluşturursa isteğini daha
kolay gerçekleştirir?
Örnek olsun diye söylüyorum: “Programlara
harfiyen uymama gerek yok, zaman zaman süreçte kesintiler yaşansa, gerilemeler
olsa bile ben hedefimi gözden yitirmedikçe istediğim sonuca ulaşırım.” Diğer
inanç ile ilgili örnek ise, “insan çocuğu olsa bile spora zaman ayırabilir,
aktivitelerin bir kısmını beraber yapmak ilginç bile olabilir hatta.”
Şimdi kendinize sorun bakalım isteğinize
ulaşmanızı kolaylaştıracak olan yeni inançlarınız size ne kadar inandırıcı
geliyor? Eğer bu inançlar sizde “olabilir yahu, neden olmasın” tadında bir
izlenim bırakıyorsa tamam. Eğer yeni oluşturmak istediğiniz inanç size inanılır
gelmiyorsa o zaman bir yada iki ara istasyon oluşturun.
Örnek vereyim, “programlara uysam tabii
ki çok daha iyi olur ama bazen kaçamak yaptığımda daha sonraki günlerde biraz
daha dikkat ederek aradaki farkı kapatabilirim sanırım, programı tamamen
sonlandırmak anlamsız.” Bu nasıl oldu, belki buna daha kolay inanabilirsiniz.
İsteklerimize ulaşmamızı kolaylaştıracak
ve az da olsa inanabileceğimiz yeni inançlarımızı bulduktan sonra onları kuvvetlendirmek
için kanıt toplama sürecine gireceğiz. İsterseniz düşünerek yapın, ben her
zaman yazarak yapılan egzersizlerin daha faydalı olduğunu düşünüyorum.
Kendinize şu soruyu sorun, geçmişte bu
konuda veya buna benzer bir konuda nasıl zaferleriniz, güzel anılarınız var.
Konunun birebir aynı olmasına kesinlikle gerek yok.
Danışanım biraz konsantre olup düşününce
“ya hep ya hiç felsefesi”nin gerçekleşmediği çok güzel bir örnek anlattı.
Normalde sabahları güne ters başladığında bütün bir günün çok ters geçtiğini,
ta ki bir gün suların kesilmesine ve elini yüzünü yıkamadan evden çıkmasına,
ayakkabısının topuğunun çıkmasına, işe geç kalmasına rağmen hayatının en güzel
günlerinden birisini yaşayana kadar. Artık gün nasıl başlarsa başlasın çok
farklı bitebileceğini biliyorum dedi.
Şimdi iki konu aslında özü itibarıyla
bir biri ile aynı. Ters başlayan bir günü hayatınızın en güzel gününe
çevirebileceğiniz gibi ilk gününde pizza yediğiniz ve hiç hareket etmediğiniz
bir egzersiz ve diyet programının da devamını çok farklı kapatabilirsiniz.
Pekala diğer isteğimizle ilgili kanıt
toplama sürecinde bu kez çevremizdeki diğer insanlardan faydalanalım, onlar
aydan gelmediklerine göre onlar yapabiliyorsa biz de yapabiliriz.
Danışanımın sitesinde bir spor salonu var,
o salonda hafta içi akşamları veya haftasonları insanlar çocukları ile beraber
spor yapıyorlar, basketbol, tenis artık çocuğun ilgisini ne çekerse. Onların
yaptıklarını sen niye yapamıyorsun diye sorduğumda aslında bunun mümkün
olabileceğini, çocuk sıkılır diye hiç denemediğini söyledi. Emin olun o da
keyif alacaktır.
Kişinin kendisini değiştirmesi dediğimde
kast ettiğim bu, isteğimizle uyumlu olmayan, isteğimizin gerçekleşmesini
zorlaştıran düşünce ve inançlarımızı tespit edip bunları değiştirmek.
Bunu yapmaya başladığınızda yani
düşüncelerinizi tespit edip bir kısmını değiştirmeyi seçtiğinizde zaten
farkındalık ve algıda seçicilik sayesinde daha önce fark etmediğiniz güzel
sürprizlerle karşılaşacaksınız.
Örneğin birisi gelip size “ya akşamları
çocukları alıp beraber spor yapalım” veya “ilk bir haftasında tamamen
aksattığım diyet programının 4. Haftasında inanılmaz sonuçlara imza attım”
diyecek.
Bir değişiklik yapmaya karar verdiğinizde
iki şey aynı anda olur. Bir yandan yeni isteğinizi elde etmenizi
kolaylaştıracak sürprizlerle karşılaşırsınız diğer yandan da isteğinizin niye
olmayacağına dair iç sesiniz harekete geçer.
Her şeyin aynı kalmasından yana olan
duygusal beynimiz, bizi değişikliğin niye olmaması gerektiği konusunda
korkutmaya başlar. Bu korkuyu tanımak ve onunla nasıl baş edeceğimizi bilmek
işin başka bir püf noktası.
Örnek mi istiyorsunuz, “bu yaştan sonra
spor falan yapılmaz, filanca spor yaparken genç yaşta nasıl gitti” veya
“çocukla spor mu olur, çocuk yorulur dersleri aksar” gibi. Kilo ile ilgili
örnekler de “nereden çıktı şimdi bu diyet işi, sen gurme adamsın, güzel
yemekler olmazsa mutsuz olursun” veya “yeni kıyafet alacak paran var mı, 10 kg verirsen
bu üzerindeki elbiselerin hiç biri sana olmaz” gibi.
Daha detaylı bilgi için Hayatını Seç
isimli kitabımı okuyabilir, o da derman olmazsa mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail
atabilirsiniz.
Zihnimizdeki olumsuz diyalogları ve bu
korkuyu nasıl aşabileceğimiz konusu geniş kapsamlı bir konu ve önümüzdeki hafta
bu konuyu işleyeceğim. Haftaya görüşmek üzere sevgiler.
Önemli not: Düzenli ve tempolu spor
yapmak istiyorsanız özellikle belli bir yaştan sonra bir doktora, diyet yapmak
istiyorsanız bir diyetisyene danışın. Bültende bu konu sadece örnek olarak
işlenmiştir. Danışanım bir diyetisyenden yardım alarak ve kendini tanıyarak kendi
programını oluşturmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder