Merhabalar;
Bugün sizlere bir hikaye anlatmak
istiyorum, yakın zamanda kendi başımdan geçmiş olan gerçek bir hikaye.
Ben bunu “isteklerimizin nasıl olacağına
takılmamak” olarak adlandırdım, siz isterseniz farklı bir sonuca varıp farklı
bir isim verebilirsiniz.
Herkesin bu hikayeden kendi adına farklı
çıkarımlar yapabileceğini düşünüyorum.
2012 yılının ortalarında bankada
çalışmaya devam ederken bir yandan da yıllık izinlerimde koçluk okuluna devam
ediyordum. Okulda iken bir gün öğretmenlerimizden Zerrin Hanım bana kişisel
gelişim konusunda en çok istediğim şeyin ne olduğunu sordu, bende “ne zaman
nasıl olur bilmiyorum ama ileride bir gün mutlaka motivasyon konuşmacısı olmak
istiyorum” diye cevapladım.
Zerrin Hanım bunu yapabileceğime
inandığını ve ilk konuşmama kendisini de davet etmemi söyledi.
O gün buna ilişkin detaylı bir hayal
kurdum, nasıl bir an olacağını düşündüm ve sınıfta anlattım, ne yalan
söyleyeyim oldukça ilerki zamanda geçen bir hayaldi, yakın zamanda olabilirliği
pek yokmuş gibi geliyordu, ama üzerinde fazla da durmadım açıkçası, sonra da kitabıma,
koçluk yapmaya odaklandım ve bu hayalimi tamamen unuttum gitti.
Bu yıl Ocak ayının ilk haftasında
aracımın kış lastiklerimi taktırmak için lastik bayiine gittim (evet, geç
kaldım, biliyorumJ). 3 yıldır
çalıştığım bir yer burası, belli bir ücret karşılığında lastiklerinizi
saklayarak değişimini yapıyorlar.
Bayiinin sahibi Osman Amca ile muhabbetimiz
iyidir, kendisi çok tatlı dilli, bilgili ve kültürlü bir insan olup sohbetinin
tadına doyum olmaz. O günde çaylar söylendi, lastikler değiştirilirken biz de
sohbete başladık.
Osman Amca kendi çapında iyi bir
yatırımcı olup finansal gelişmeler hakkında konuşmayı çok sever. Bana “banka
sektöründe işlerin genel olarak nasıl gittiğini, son ekonomik gelişmeleri nasıl
yorumladığımı” sordu.
Bir an aklımdan geçti, Osman Amca’ya
bankadan ayrıldığımı söylemesem mi acaba, şimdi kesin üzülür, kararımı
eleştirebilir. O an bir seçim anı geldiğini hissettim, dedim ki Osman Amca’ya
“ben bankadan 3 ay önce ayrıldım, yazarlık ve koçluk yapmaya başladım”.
Osman Amca beni şaşırtan bir tepki verdi
açıkçası hiç beklemediğim, “iyi yapmışsın, aferin” dedi, “peki sen Kemal Beyi
tanıyor musun” diye sordu.
Tanımadığımı ifade ettim, “yahu” dedi “nasıl
tanımazsın, kendisi uzun yıllardır bu işi yapan çok başarılı bir koçtur.” Biraz
da utandım açıkçası.
Hemen yanımda Kemal Beyi aradı cep
telefonundan ama ulaşamadı, o beni sonra arar mutlaka diyerek telefonu kapadı.
İşim bitip eve döndüğümde çocuklarla
oynamaya başladık, konu aklımdan çıkmıştı sanırım, sonra akşam saatlerinde
telefonum çaldı, açtım, arayan Kemal Bey’di. Beni aramasına çok şaşırdım
açıkçası, o kim ben kim, bir tarafta sektörün duayenlerinden birisi diğer
tarafta yeni yetme bir koç.
“Ortak noktamız çokmuş seninle” diye
başladı, evet ikimiz de Beykozluyuz ve ikimiz de gençliğimizde basketbol
oynamışızJ. Keyifli bir
konuşma oldu ve buluşmaya karar verdik.
Bir hafta sonra Kemal Ağabey ile
buluştuk, koçluk ve yazarlık üzerine çok keyifli bir sohbet yaptık. Beni bir
hafta sonra yapacağı küçük çaplı bir etkinliğe davet etti.
Aradan bir hafta geçti, Kemal Ağabey ile
buluştuk ve beni Müge Hanım ile tanıştırdı. Müge Hanım da diğer konuların yanı
sıra grup koçluğuna dair çalışmalar yapan çok hoşsohbet ve tatlı bir hanım. Ona
hikayemi olabildiğince detaylı olarak anlattım ve kendisi de büyük bir dikkatle
beni dinledi.
Etkinlik çok güzel geçti, elektriklerin
kesilmesi bile neşemizi bozmadı.
Ertesi hafta tanımadığım bir
hanımefendiden bir mail aldım. Neslihan Hanım, hikayemi Müge Hanımdan
dinlediğini ve etkilendiğini, kendisinin bir koçlar derneğinde üye olduğunu ve
Şubat veya Mart ayında yapacakları aylık toplantıda benim konuşmacı olarak yer
almamı arzu ettiğini ifade etti.
Seve seve katılacağımı belirttim.
Olur olmaz orasını bilemem, olursa
harika olur, olmazsa da başka bir fırsat ortaya çıkar. Bu kısmı çok önemli
değil.
Şimdi nereden nereye, lastik
değiştirirken yaptığımız bir sohbet beni en büyük hayallerimden birisinin ilk
basamağına taşıyor.
Ben böyle bir planı 40 yıl
düşünsem yapamazdım vallahi, sizi bilmiyorum.
Nasıl olacağına odaklanmaktan
ziyade olabileceğine inanın ve fırsatları gözlemleyin.
Göreceksiniz imkansız sandığınız
pek çok şey aslında imkansız değildir.
Hayata güvenin ve kendinizi ona teslim
edin.
Çocuklar bir şey istediklerinde
veya hayal ettiklerinde asla nasılına takılmazlar. Bizlerde bunu
hatırlamalıyız, nasıl olacağı büyük ölçüde bizim işimiz değildir ve seçenekleri
kısıtlamaktan başka bir işe yaramaz. Tanrı/Evren, teslimatı en doğru şekilde
yapacaktır.
Büyüdükçe değişiriz, bizi
sınırlandıran inançlarımız, korkularımız artar. Çocuklar gibi nasılına
takılmadığınızda ve anda kalmayı seçtiğinizde istediğiniz bir şeyi yaratmak çok
daha kolay olacaktır.
Bir isteğimizin olmasının, yani
gerçekleşmesinin pek çok farklı yolu olabilir, biz bunlardan sadece bir ya da
ikisine odaklanır ve diğer yöntemleri görmezden gelirsek istediğimiz şeye sahip
olamayabiliriz veya sahip olma süremiz gereksiz yere uzar.
Genel olarak bir şeyin nasıl
olacağına çok takılmayın, bu konuyu biraz da oluruna bırakın, siz sadece olma
seçiminizi yapın ve fırsat ortaya çıkınca küçücük bir adım atın yeter.
Peki bunun sınırı nedir,
isteğimizin nasıl gerçekleşeceğini hiç mi düşünmeyelim? Bu konuda size
verebileceğim tek tavsiye şu, isteğinizin nasıl olacağını düşünürken kendinizi
resmin içinde net olarak görebiliyor ve keyifli duygular yaşıyorsanız devam, ne
zaman ki resmin içinde kendinizi göremiyorsunuz ve keyif durumunuz kötüye
gidiyor, nasıl olacağını kurgulamayı bırakın.
Ben istesem, bütün tanıdıklarımı devreye
soksam, bir yıl planlasam bunu ayarlayamayabilirdim.
Kalbinizi titreten, kuvvetli bir
isteğiniz olduğunda bunu her gün düşünmek veya dile getirmek zorunda
değilsiniz.
Tanrı/Evren siz nasıl adlandırıyorsanız
siparişinizi bir seferde alır ve onu sizin için hazırlamaya başlar. Sizin tek
yapmanız gereken isteklerinizin gerçekleşeceğine inanarak keyifli bir şekilde
beklemekten ibarettir, yani güvenmektir.
Güvenin, kendinize güvenin, Tanrıya
güvenin. Güvenin olmadığı yerde her zaman daha fazla direnç ve çaba olacak ve
sonuçlar daha zor ve geç gelebilecektir.
Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder