18 Nisan 2013 Perşembe

Hayat bir yemekse onu nasıl pişirmeli? – 28,5. Hafta bülteni


Merhaba; 28,5. Hafta kısa ara bülteni ile birlikteyiz. Bu hafta yine bir benzetmeden yola çıkarak düşüncelerimi paylaştım. Umarım keyifle okursunuz.

Hayatınız bir yemek olsa onu nasıl pişirirdiniz, hangi malzemeleri kullanırdınız, nereden satın alırdınız, ölçü ne olurdu, nasıl süsler ve servis ederdiniz?

Ben iyi bir aşçı değilim, iyi olmadığım konularda genellikle en iyiler nasıl yapıyor ona bakarım. En iyilere sorduğumda aldığım cevap şu oldu: İyi yemeğin sırrı; taze, mevsimsel, yöresel malzeme kullanmaktır. Diğer bir deyişle o gün elinizde taze olan kullanılabilecek neler varsa onlarla yemek hazırlamaktır, elinizdekinin en iyisini sunmaktır. Ertesi gün bütün malzemeler ve pişireceğiniz yemek değişebilir, olaya günlük yaklaşmak lazım.

Rahmetli anneannem buzdolabı kullanmazdı, bir kısmını bahçesinden topladığı malzemelerle her öğün için ayrı yemek yapar ve kalanı bahçesindeki evcil hayvanlarla paylaşırdı. Bugün kimsenin bu kadar vakti olmayabilir, önemli olan o değil zaten, taze yemek pişirme olayını hayatımıza nasıl uygulayacağımız.

Sabah uyandık, günümüzü pişireceğiz. Evdeki malzemelere baktık, onları kullanacağız. Bu ne demek, var olanla en iyisini yapacağız.

İlişkiniz olmayabilir, işiniz olmayabilir, belki paranız da yoktur, ama mutlaka olan bir şeyler vardır. Sağlığınız yerindedir, aileniz vardır, arkadaşlarınız vardır, umutlarınız, hayalleriniz, beklentileriniz..her ne varsa onları kullanın işte.

Olmayan malzemelerin ise sadece bugün olmadıklarını, yarın yeni malzemelerle farklı bir yemek yapabileceğinizi aklınızdan hiç çıkarmayın lütfen.

Önemli olan eldekilerle en iyisini yapmak. İlişkiniz yoksa ve bunu çikolata olarak görüyorsanız çikolatalı pasta yapmayın o gün, çilekli veya muzlu pasta pişirin.

İşiniz yoksa ve bunu şeker olarak görüyorsanız kendiliğinden şeker tadı veren malzemeler kullanın; hayalleriniz, umutlarınız doğal tatlandırıcılardır bunu unutmayın.

Paranız taze domates ise ve domates mevsiminde değilseniz sera domatesi veya salça kullanmayın, eğer paranız varken (domates mevsiminde) birikim yaptıysanız (taze domates özü) ne ala. Yok ise üzülmeyin, elinizdekilerle farklı bir şey deneyin.

Yaratıcılığınızı kullanın, bu dünyaya şikayet etmek için geldiğimizi sanmıyorum, elimizde olanlarla en iyisini yapacağız ki orta ve uzun vadede malzemeleri değiştirmek ve farklı yemekler yapmak daha kolay olsun.

Restoran işlettiğinizi ve aşçının siz olduğunuzu düşünün. Eldeki malzemelerle yemeği pişirecek ve tadına bakacaksınız. Eğer beğenirseniz müşterilere servis edeceksiniz.

Kendi halinizden memnun değilseniz bir şeyler değiştirmek için başlamanız gereken yerde orasıdır. Hadi bakalım, eldeki malzemelere odaklanarak yapabileceğiniz en iyi yemeği pişirin ve sunun.

P.S.: Yarından itibaren İzmir'de olacağım 3-4 gün için. 21 Nisan Pazar Günü İzmir Kitap Fuarında saat 14.00'dan itibaren imza günüm var, İzmir'de yaşayan okurlarımı beklerim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder