25 Mart 2013 Pazartesi

Hayatla dans etmek – 25. Hafta bülteni


Merhaba; 25. Hafta bülteni ile birlikteyiz. Bu haftaki konumuz hayatla dans etmek. Anda kalmanızı kolaylaştırabilecek bir benzetme ve farkındalığınızı artırabilecek çok sayıda soru hazırladım sizler için. Umarım keyifle okur ve arzu ederseniz soruların bir kısmına kendi içinizde cevaplar verirsiniz.

Yaklaşık olarak beş yıldır kişisel gelişimle ilgileniyorum. Çok sayıda kitap okudum, videolar izledim, bazı seminerlere katıldım. Bir yıldır da koçluk yapıyorum, 20-25 kişi ile çalıştım bu süre içinde. Genel olarak da iyi bir gözlemci olduğumu düşünürüm. Bilgi ve tecrübelerimin ışığında geldiğim nokta şu: İşin sırrı kesinlikle anda kalmakta, kendi üzerimde de çalıştığım bir konu, bu nedenle yazılarımda sık sık bu konuya yer veriyorum. Kişiye özel tam günlük seminerlerimde de bir tür “short cut” ile anda kalmamızı kolaylaştırabilecek yöntemleri anlatıyorum.

Bu bültende de sizin için anda kalma deneyimini kolaylaştıracak bir benzetme hazırladım. Bakalım beğenecek misiniz?

Çok sevdiğiniz birisini düşünün; eşiniz/sevgiliniz, çocuğunuz, bir dostunuz veya herhangi başka birisi olabilir, yeterki onu çok sevdiğinize emin olun (Ben kimseyi çok sevmiyorum diyenler için yapabileceğim bir şey yok, en az bir kişiyi çok sevmiyorsanız başlamanız gereken nokta orası olabilir).

Örnek:

Ben kızlarımı çok seviyorum. Kızlarıma her zaman güvenebilirim. Ve aynı zamanda kızlarımın değişmesine de bayılıyorum. Ama şu anki haliyle de kızlarımı çok seviyorum.

Şimdi aynı cümleyi sevdiğiniz kişinin yerine “içinde olduğum an” ifadesini yerleştirerek tekrarlayın lütfen.

Ben içinde olduğum anı çok seviyorum. İçinde olduğum ana her zaman güvenebilirim. Ve aynı zamanda içinde olduğum anın değişmesine de bayılıyorum. Ama şu anki haliyle de içinde olduğum anı çok seviyorum.

Sevdiğiniz bir kişi ile içinde olduğunuz an arasında bu şekilde bir bağlantı kurabilirseniz anda kalmanız için çok daha fazla neden olduğunu göreceksiniz.

Zaman zaman yaşadığımız sıkıntıların neredeyse tamamı içinde olduğumuz anı sevmemekten ve yeterince takdir etmemekten kaynaklanıyor.

Pazartesi geldiğinde Cuma akşamı başlayacak olan haftasonunu hayal etmeye başlıyorsanız ne demek istediğimi iki kez düşününJ.

Gerçek gerçektir ve tek gerçek içinde olduğumuz andır. Gerçekle kavga ederseniz asla kazanamazsınız, o yüzden yol yakınken onunla iyi geçinmeye başlayın.

İnsan çoğu zaman “gerçek” olarak tanımladığı geçmiş hikayelerinden ve bunlara bağlı gelecek projeksiyonlarından kolayca vazgeçemez, çünkü ilk başta o hikeyeyi yaratan kendisi olmamıştır. Özellikle 12 yaşına kadar olan dönemde başkalarının düşünce ve inançlarını kopyalayarak bir tür hikaye yaratır ve dikkat etmezsek hayatımızı buna göre yaşarız.

Bu nedenle bazı konulardaki hikayemizi değiştirmek istiyorsak insanın kendi kendine sürekli olarak sorular sorması ve cevaplarını araması çok önemlidir. En azından başlangıç için tek bir soru: Bu hikayeden vazgeçmek için nasıl nedenlerim var?

Hayatla dans etmenin ustaları tabii ki henüz kendilerini sınırlandıracak inançları oluşturmamış olan küçük çocuklardır. Sürekli anda olmalarının yanı sıra bitmek bilmeyen bir merak ile bütün gün sorular sorarak dolaşırlar ve çoğu zaman bir cevap alana kadar aynı soruyu defalarca tekrar ederler.

Nereden mi biliyorum? 3 yaşındaki kızım Ada’nın neredeyse tek yaptığı bu. Sabah yataktan kalkar kalkmaz sorularına başlıyor ve gece yatana kadar yüzlerce soru sormuş oluyor. Meraklı olması onu canlı, mutlu ve keyifli yapan özelliklerinden birisi. Büyüdükçe bu merak kayboluyor, soru sormak ve cevap aramak yerine başkalarının cevaplarını doğru olarak kabul edip hayatımızda uygulamaya başlıyoruz.

Bu nedenle anda kalma sanatını uygulamak istiyorsanız daha meraklı olmak kesinlikle önemli bir katkı yapacaktır, meraklı olun, sorular sorun kendinize.

Koçluk sanatı güçlü sorular sorma sanatıdır aynı zamanda, iyi bir koç güven ve uyum içerisinde çalıştığı danışanına doğru zamanda doğru soruları yöneltmelidir.

Bende sizin için bir soru seti hazırladım. Unutmayın soru varsa her zaman cevap da vardır.

Kendinizi en son ne zaman ve ne yaparken bir çocuk kadar masum ve neşeli hissettiniz?

İçinizde uyanan özgürlük hissi daha çok neleri düşünürken veya yaparken ortaya çıkıyor?

Başı bir şekilde dertte olup kapınızı çalan insanlar daha çok hangi konularda bilginize ve yardımınıza başvuruyor?

Bir toplantıya davet edildiniz ve 15 dakikalık bir konuşma yapacaksınız, konuyu siz seçeceksiniz, ne hakkında konuşursunuz?

En çok hangi düşüncenizin yanlış olduğunu anlamak isterdiniz?

İnandığınızın tam tersinin doğru olduğunu fark ettiğiniz en son deneyiminiz hangisiydi?

Sabah kalkıp da kendi kendinize bari en azından bugün bunu düşünmeyeyim dediğiniz konu nedir?

Rüyanıza hükmetme gücünüz olsa nasıl bir rüya görmek istersiniz, o rüyada kim veya kimler var, nasıl bir ortamdasınız, ortama hakim olan duygular neler?

Sizin cevaplarınız olmadan soruların hiçbir anlamı olmayacaktır, ama dürüst cevaplarınız doğru olmayan her şeyi yok ederek sizi gerçeğe ulaştırır.

Soru sormak ve cevapları aramak önemlidir. Her gün sadece 10 dakikanızı ayırarak tek bir sorunun cevabını düşünmeniz bile hayatınızda önemli bir fark yaratabilir.

Bu nedenle bundan sonra düzenli olarak sizlere her gün güçlü bir koçluk sorusu yöneltmeye karar verdim. Yeni web sitemiz istediğimiz şekliyle faaliyete geçene kadar günün sorusuna facebooktaki “Modunu Seç Hayatını Seç” isimli sayfamızdan ulaşabileceksiniz.


Size bir soru ile veda ediyorum bu hafta:

Kendinize cevabını çok merak ettiğiniz bir soru soracak olsanız bu soru ne olurdu?
 

P.S: Bültenler, koçluk hizmetleri ve web sitemiz hakkındaki görüş, öneri ve sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresinden bana iletirseniz çok sevinirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder