Merhaba; 25. Hafta bülteni ile
birlikteyiz. Bu haftaki konumuz hayatla dans etmek. Anda kalmanızı
kolaylaştırabilecek bir benzetme ve farkındalığınızı artırabilecek çok sayıda
soru hazırladım sizler için. Umarım keyifle okur ve arzu ederseniz soruların
bir kısmına kendi içinizde cevaplar verirsiniz.
Yaklaşık olarak beş yıldır kişisel
gelişimle ilgileniyorum. Çok sayıda kitap okudum, videolar izledim, bazı
seminerlere katıldım. Bir yıldır da koçluk yapıyorum, 20-25 kişi ile çalıştım
bu süre içinde. Genel olarak da iyi bir gözlemci olduğumu düşünürüm. Bilgi ve
tecrübelerimin ışığında geldiğim nokta şu: İşin sırrı kesinlikle anda kalmakta,
kendi üzerimde de çalıştığım bir konu, bu nedenle yazılarımda sık sık bu konuya
yer veriyorum. Kişiye özel tam günlük seminerlerimde de bir tür “short cut” ile
anda kalmamızı kolaylaştırabilecek yöntemleri anlatıyorum.
Bu bültende de sizin için anda kalma
deneyimini kolaylaştıracak bir benzetme hazırladım. Bakalım beğenecek misiniz?
Çok sevdiğiniz birisini düşünün;
eşiniz/sevgiliniz, çocuğunuz, bir dostunuz veya herhangi başka birisi olabilir,
yeterki onu çok sevdiğinize emin olun (Ben kimseyi çok sevmiyorum diyenler için
yapabileceğim bir şey yok, en az bir kişiyi çok sevmiyorsanız başlamanız
gereken nokta orası olabilir).
Örnek:
Ben kızlarımı çok seviyorum. Kızlarıma
her zaman güvenebilirim. Ve aynı zamanda kızlarımın değişmesine de bayılıyorum.
Ama şu anki haliyle de kızlarımı çok seviyorum.
Şimdi aynı cümleyi sevdiğiniz kişinin
yerine “içinde olduğum an” ifadesini yerleştirerek tekrarlayın lütfen.
Ben içinde olduğum anı çok seviyorum.
İçinde olduğum ana her zaman güvenebilirim. Ve aynı zamanda içinde olduğum anın
değişmesine de bayılıyorum. Ama şu anki haliyle de içinde olduğum anı çok
seviyorum.
Sevdiğiniz bir kişi ile içinde olduğunuz
an arasında bu şekilde bir bağlantı kurabilirseniz anda kalmanız için çok daha
fazla neden olduğunu göreceksiniz.
Zaman zaman yaşadığımız sıkıntıların
neredeyse tamamı içinde olduğumuz anı sevmemekten ve yeterince takdir
etmemekten kaynaklanıyor.
Pazartesi geldiğinde Cuma akşamı
başlayacak olan haftasonunu hayal etmeye başlıyorsanız ne demek istediğimi iki
kez düşününJ.
Gerçek gerçektir ve tek gerçek içinde
olduğumuz andır. Gerçekle kavga ederseniz asla kazanamazsınız, o yüzden yol
yakınken onunla iyi geçinmeye başlayın.
İnsan çoğu zaman “gerçek” olarak
tanımladığı geçmiş hikayelerinden ve bunlara bağlı gelecek projeksiyonlarından
kolayca vazgeçemez, çünkü ilk başta o hikeyeyi yaratan kendisi olmamıştır.
Özellikle 12 yaşına kadar olan dönemde başkalarının düşünce ve inançlarını
kopyalayarak bir tür hikaye yaratır ve dikkat etmezsek hayatımızı buna göre
yaşarız.
Bu nedenle bazı konulardaki hikayemizi
değiştirmek istiyorsak insanın kendi kendine sürekli olarak sorular sorması ve
cevaplarını araması çok önemlidir. En azından başlangıç için tek bir soru: Bu
hikayeden vazgeçmek için nasıl nedenlerim var?
Hayatla dans etmenin ustaları tabii ki henüz
kendilerini sınırlandıracak inançları oluşturmamış olan küçük çocuklardır.
Sürekli anda olmalarının yanı sıra bitmek bilmeyen bir merak ile bütün gün
sorular sorarak dolaşırlar ve çoğu zaman bir cevap alana kadar aynı soruyu
defalarca tekrar ederler.
Nereden mi biliyorum? 3 yaşındaki kızım
Ada’nın neredeyse tek yaptığı bu. Sabah yataktan kalkar kalkmaz sorularına
başlıyor ve gece yatana kadar yüzlerce soru sormuş oluyor. Meraklı olması onu
canlı, mutlu ve keyifli yapan özelliklerinden birisi. Büyüdükçe bu merak
kayboluyor, soru sormak ve cevap aramak yerine başkalarının cevaplarını doğru
olarak kabul edip hayatımızda uygulamaya başlıyoruz.
Bu nedenle anda kalma sanatını uygulamak
istiyorsanız daha meraklı olmak kesinlikle önemli bir katkı yapacaktır, meraklı
olun, sorular sorun kendinize.
Koçluk sanatı güçlü sorular sorma
sanatıdır aynı zamanda, iyi bir koç güven ve uyum içerisinde çalıştığı
danışanına doğru zamanda doğru soruları yöneltmelidir.
Bende sizin için bir soru seti
hazırladım. Unutmayın soru varsa her zaman cevap da vardır.
Kendinizi en son ne zaman ve ne yaparken
bir çocuk kadar masum ve neşeli hissettiniz?
İçinizde uyanan özgürlük hissi daha çok
neleri düşünürken veya yaparken ortaya çıkıyor?
Başı bir şekilde dertte olup kapınızı
çalan insanlar daha çok hangi konularda bilginize ve yardımınıza başvuruyor?
Bir toplantıya davet edildiniz ve 15
dakikalık bir konuşma yapacaksınız, konuyu siz seçeceksiniz, ne hakkında
konuşursunuz?
En çok hangi düşüncenizin yanlış
olduğunu anlamak isterdiniz?
İnandığınızın tam tersinin doğru
olduğunu fark ettiğiniz en son deneyiminiz hangisiydi?
Sabah kalkıp da kendi kendinize bari en
azından bugün bunu düşünmeyeyim dediğiniz konu nedir?
Rüyanıza hükmetme gücünüz olsa nasıl bir
rüya görmek istersiniz, o rüyada kim veya kimler var, nasıl bir ortamdasınız,
ortama hakim olan duygular neler?
Sizin cevaplarınız olmadan soruların
hiçbir anlamı olmayacaktır, ama dürüst cevaplarınız doğru olmayan her şeyi yok
ederek sizi gerçeğe ulaştırır.
Soru sormak ve cevapları aramak
önemlidir. Her gün sadece 10 dakikanızı ayırarak tek bir sorunun cevabını
düşünmeniz bile hayatınızda önemli bir fark yaratabilir.
Bu nedenle bundan sonra düzenli olarak
sizlere her gün güçlü bir koçluk sorusu yöneltmeye karar verdim. Yeni web
sitemiz istediğimiz şekliyle faaliyete geçene kadar günün sorusuna facebooktaki
“Modunu Seç Hayatını Seç” isimli sayfamızdan ulaşabileceksiniz.
Size bir soru ile veda ediyorum bu
hafta:
Kendinize cevabını çok merak ettiğiniz
bir soru soracak olsanız bu soru ne olurdu?
P.S: Bültenler, koçluk hizmetleri ve web
sitemiz hakkındaki görüş, öneri ve sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresinden bana
iletirseniz çok sevinirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder