31 Ocak Perşembe gününü 1 Şubat Cuma
gününe bağlayan gece yakın bir dostum ziyarete geldi. Gerçek adını
vermeyeceğim, ismi bende saklı kalsın, ama hikayedeki ismi Bilge olsun, zira
kendisi benim gözümde bilge bir kişi.
“Durumuna üzülüyorum, seni dostça uyarmaya
geldim” dedi hemen konuya girerek. “Seni dinliyorum” diyerek ona izin verdim.
“Seni tanımakta güçlük çekiyorum” dedi,
“Hırsınla kendine ve çevrene zarar vermeye başladın” diye devam etti.
Hırslı olduğum konuları düşündüm ve
saydım ona.
Kitabımın 2. Baskısı bir an önce
yapılsın
Biran önce yeni koçluk müşterileri
gelsin, özellikle de hafta içi çalışabilecek olanlar
Gelirim bir an önce artsın ve bankadaki
seviyesine gelsin
Blogumun görüntülenme oranları
(reytingi) artsın
“Seni uzun yıllardır tanıyorum,
bankadaki dönemine yakından tanıklık ettim, özellikle de son 5 yılını çok iyi
biliyorum, sen eskiden böyle hırslı değildin, ne oldu” diye sordu.
Bende düşünmeye başladım, eskiden hırslı
değildim gerçekten bu kadar, son dönemde bazı konularda hırsım çok artmıştı, neyi kanıtlamaya ihtiyacım var?
Bankada çalışırken hiç hırslı değildim,
çünkü yaptığım iş ile ilgili olarak (kitlesel müşteri temini) en iyi olduğumu
düşünüyordum.
Şimdi ise en iyi olduğuma inanmıyordum,
evet cevap burada bir yerlerde gizli olmalıydı, koçluk ile ilgili olarak
yeterince iyi olduğuma inanmıyor olabilir miydim?
“İyi bir koçun özellikleri nedir sence?”
diye sordu arkadaşım bana.
Kitap yazar,
Kitabı çok satar,
Çok müşterisi olur,
Bekleme listesi olur,
Web sitesi veya blogu olur,
Yazıları binlerce kişi tarafından takip
edilir,
Çok iyi para kazanır
Diye bir çırpıda adeta nefes almadan
saydım.
“Sen” dedi “söylediklerine aslında zerre
kadar inanmıyorsun, sadece bilinçaltı seviyede kendini senin için önemli
gördüğün bazı koçlarla kıyasladığın için bu özelliklere sahip olmayı bir
takıntı haline getirmiş durumdasın”.
“Evet” dedim biraz düşündükten sonra,
“Anthony Robbins’in özellikleri bunlar.”
“Kendimizi diğer insanlarla kıyaslamak
bizi her zaman yanlış patikalara götürür ve bir süre sonra ormanda kayboluruz”
dedi bilge dostum. “Kendini sadece kendinle kıyaslamalısın, bu konular özelinde
kendini kendinle kıyasladığında neler görüyorsun” diye beni zorladı.
Bende basit bir tablo yaptım hemen
yazarak çizerek.
4 ay önce
|
Şimdi
|
Kitabım yoktu
|
İlk baskısı tükenmek üzere olan bir
kitabın yazarıyım
|
orta seviyede para kazanan ama
sevmediği bir işi yapan Mert
|
Yıllarca hayal ettiği şeyi başararak
sevdiği işi yapmaya başlayan ve bundan para kazanan Mert
|
Sadece facebook hesabı ve az sayıda takipçisiyle
sosyal medyada haftada bir veya ayda bir özlü sözler paylaşan Mert
|
Blog yazan, sosyal medya iletişimi
gayet iyi olan bir Mert
|
“Bütün bunlar niye önemli senin için”
diye sordu bilge adam.
Hiç düşünmeden “reyting” diye cevap
verdim.
“Peki” dedi “reyting niye bu kadar
önemli.”
Bu kez de “show business” diye cevap
verdim hemen.
Show business neyi çağrıştırıyor sana
dedi.
Ölümüne bir rekabet dedim, reyting
savaşı, reytingler düşerse kaybedersin.
"Sen" dedi "rekabeti seviyor musun?"
"Aslında sevmiyorum" diye yanıtladım,
küçükken basketbol oynardım ve genellikle yedek kalırdım, ik 5e girmek için
yaşanan rekabeti sevmezdim. Bu nedenle büyüdükten sonra takım sporlarından
soğudum hatta, yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklet gibi bireysel sporlar hep daha çok
ilgimi çekti.
"Rekabeti sevmiyorsun ama kendini diğer
insanlarla kıyaslayarak acımasız bir rekabet ortamının içine atıyorsun,
kuralları da öyle bir belirlemişsin ki hem kendini hem de çevreni üzüyorsun"
dedi.
"Sana son bir soru soracağım" dedi, "sence, tüm o örnek aldığını iddia ettiğin koçları bir tarafa bırakırsak (onların
öyle olmadığını söylemiyorum) iyi bir koçun özellikleri nedir?"
Bambaşka özellikler çıktı ortaya.
Danışanlarından aldığı olumlu geri
dönüşler onun en büyük ilham kaynaklarından birisidir. Danışanları ve
hayatlarındaki değişiklikler onun için önemlidir.
İyi bir koç kendi yaşamıyla, sözleriyle
ve hareketleriyle insanlara örnek olur.
İyi bir koç; samimi, açık, dürüst ve
güvenilirdir. Kendisini danışanlarından ve diğer insanlardan daha yukarı bir
yere yerleştirmez.
İyi bir koç hayatın içinde olur,
hayattan kopuk değildir.
İyi bir koç kendini geliştirmeye önem
verir; okur, gözlemler, deneyimler, bunları paylaşır, gelişir ve geliştirir.
Sende bu özelliklerin kaçı var dedi.
Hepsi diye gülerek cevapladım.
Bilgeye teşekkür ettim ve benim bunları
yazmam lazım diyerek şu an okumakta olduğunuz diyalogu aklımda kaldığı
kadarıyla yazdım.
İyi bir koçun özelliklerini ise ayrıca
bir kağıda yazıp vizyon panoma yapıştırdım.
O gece uzun bir aradan sonra ilk defa
huzurlu bir uyku uyudum ve uyandığımda zihnimde bir mesaj dans edip duruyordu.
“Geçmişinle barış”.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder