META
PROGRAMLAR / DAVRANIŞ MODELLERİ
Kendimiz ve dünya hakkında oluşturmuş
olduğumuz düşüncelerimiz, inançlarımız, tecrübelerimiz ve almış olduğumuz
kararlar ile farklı meta programlar / davranış modelleri oluştururuz. Hepimiz
davranış modellerinin bir kombinasyonuyuz. Meta programları bir tür filtre veya
süzgeç gibi de düşünebilirsiniz.
Bu modeller nedeniyle bize ulaşan
bilgiler ne olursa olsun modele uygun olmayan bilgileri çoğu zaman dikkate
almayız, kendi modelimize uygun genellemeler yapmayı severiz ve hatta bazen
objektif bir gerçekliği çarpıtmamız bile mümkündür. İçimizde çalışan
programlar, belirli bir olasılıklar denizinde hangi yolu seçmeye meyilli
olduğumuzu ortaya koyarlar.
Davranış modellerini öğrenerek bir tür
kişilik testi uygulayabiliriz. Hiçbir davranış modeli doğru veya yanlış
değildir, sadece birer modeldir ve kişi isterse belli bir süreç içinde bazı
unsurları değiştirilebilir. İçimizde işleyen meta programları bize hizmet
edenler ve bizi sınırlandıranlar olarak ikiye ayırarak değişim sürecine
başlayabiliriz.
Belli başlı meta programlar içerisinden
ben 6 tanesini seçtim, ilk 3 tanesinden geçen hafta kısaca bahsetmiştim, bu
hafta biraz örneklerle destekleyerek daha geniş ele almaya çalıştım konuyu.
1) PROSEDÜREL – SEÇENEKÇİ
Uç noktada prosedürel kişilerde bir
şeyin yapılma şekli hep önceden tanımlanmıştır, adımlar bellidir, plan dışı
gelişmeler çoğu zaman can sıkar.
Prosedürel insanlar daha çok belli bir
sıra takip ederler, planlıdırlar, bir kitabı ellerine aldıklarında genellikle önce
içindekiler bölümüne bakarlar.
Yapmak zorunda oldukları şeylere dair
bitmek tükenmek bilmeyen listeleri vardır. Ortada çok fazla seçenek yoktur,
sadece yapılması gerekenler vardır.
Bu insanları sıklıkla “aşırı kuralcı” veya “sıkıcı” olarak etiketleyebiliriz.
Uç noktada seçenekçiler ise ağırlıkla
“şu anda var olan en iyi seçenek ne?” şeklinde düşünür ve hareket ederler. Daha
çok duygularıyla hareket ettiklerini söylemek yanlış olmaz. Yeni ve bilinmeyen
şeyler onları motive eder.
Son anda karar değiştirip planları
bozabilirler. Daha cazip bir teklif gelince onu yaparlar, yapmazlarsa rahatsız
olma ihtimalleri çok yüksektir. Bu tip insanları genellikle “özgürlüğüne çok
düşkün” veya “maymun iştahlı” olarak etiketleriz.
Basit birkaç test ile prosedürel ve seçenekçi yapıları birbirinden daha kolay ayırt edebiliriz.
Hiç kimsenin bakmadığına eminseniz
elinizde sizi rahatsız eden küçük bir çöpü yakında çöp tenekesi olmadığı için
sokağa atar mısınız?
Prosedürel kişiler genellikle çöpü
ellerinde veya ceplerinde en yakın çöp tenekesine kadar hatta bazen eve kadar taşımayı
tercih ederler.
Hiçbir yaya ve arabanın bulunmadığına
emin olduğunuz kırmızı ışıkta çok acil bir yere yetişmeniz durumunda bile yeşil
yanmasını bekler misiniz? Prosedürel kişiler bekler.
2) PROAKTİF – YANSITAN
Proaktif insanlar hemen her durumda her
anda harekete geçmeye hazırdırlar. Eylem adımlarını hızlıca ve çok sayıda
belirleyebilirler.
Uç noktada proaktif insanları “tezcanlı
veya aceleci” olarak etiketleyebiliriz.
Yansıtan kişiler ise eyleme geçmeden
uzun uzadıya düşünmek isterler. Düşünmek onlar için çok önemli bir eylem
adımıdır çoğu zaman.
Uç noktada yansıtan taraftaki insanları
“yavaş” olarak etiketlemeyi severiz.
Kervan yolda düzülür diye bir
özdeyişimiz var, sen önce harekete geç, yolda nasıl olursa bazı fırsatlarla
karşılaşıp eksikliklerini tamamlarsın anlamında.
Proaktif kişiler genelde bu şekilde
hareket ederler, kısa bir değerlendirmenin ardından eyleme geçer ve eylemler
sırasında eksikliklerini fark edip düzeltme yoluna giderler. Bu bazen mümkün
olur, bazen de olmaz.
Yansıtan kişiler ise bir konuda harekete
geçmeden önce uzun uzadıya konuyu bütün boyutlarıyla ele almayı severler. Bazen
bu safha o kadar uzun sürerki hiç harekete geçmeyeceklerini bile
düşünebilirsiniz.
Takım oyunu söz konusu olduğunda meta
programların birbirinden farklı olması takımın aldığı sonuçları olumlu yönde
etkileyebilir.
3) YAKLAŞAN – UZAKLAŞAN
Yaklaşan yapıdaki insanlar önlerindeki hedefe
odaklanırlar, yolları bellidir. Uç noktada bir yaklaşımcı asla yoldaki engelleri
görmez.
Onları aşırı iyimser veya “Polyannacı”
olarak etiketleriz.
Bu tip insanlar daha çok neyi
istediklerini, niye olacağını anlatırlar, motivasyonları hoşlandıkları, kendilerini
bekleyen güzel şeylerdedir.
Uzaklaşan yapıdaki insanlar, hedeflerini
düşündüklerinde potansiyel engelleri görmeye ve düşünmeye başlarlar.
Onları “olumsuza odaklı veya kötümser”
şeklinde etiketleriz.
Onlarla sohbet ettiğinizde ağırlıklı
olarak neyi istemediklerini, kimleri hayatlarından çıkarmak istediklerini
anlatırlar, bir uzaklaşma programı içinde hareket ederler. Genellikle sahip
oldukları şeyleri özellikle de statülerini kaybetmekten aşırı korkarlar.
İdeal bir otomobilin öne çıkan 3 özelliği
nedir sizce?
Eğer güvenlikten bahsetmiyorsanız,
yaklaşmacı bir kişiliğiniz olma ihtimali oldukça yüksektir.
Ben örneğin iflah olmaz bir iyimserim,
diğer bir deyişle uç noktada bir yaklaşmacıyım…J
Arkadaşlarım bana bu konuda takılmaya bayılırlar. Ne yapayım bu meta programın bana olumlu anlamda hizmet ettiğini düşündüğüm için değiştirmek içinde bir şeyler yapmıyorum.
Ama beraber karar alınması gereken
durumlarda diğer tarafın uzaklaşan yapıda olması durumunda benim bakış açım da
bir nebze dengelenmiş oluyor.
4) BENZERLİK – FARKLILIK
Benzerlik yapısındaki insanlar; genellikle
bir şeyin benzerlerini yapmayı severler.
Ev değiştirmek istemezler, otomobil
değiştirmek istemezler. Değişimi büyük bir tehdit olarak algılarlar. Kişisel
gelişim ve koçluk gibi eğitimlerden genelde uzak dururlar. Risk almayı
sevmezler, genellikle aynı zamanda uzaklaşmacı özellikler gösterirler.
Genellemeler yapmayı çok severler.
Farklılık yapısındaki insanlar; ağırlıklı
olarak daha farklı ne yapsam diye düşünürler, farklı bir şeyler yapmalıyım
düşüncesi ile hareket ederler.
İstisnalar üzerinde durmayı severler.
Uzun süre aynı işi yapmaktan bunalabilirler. Hiçbir şey yapmasalar sürekli olarak kıyafetlerini veya saç modellerini, rengini değiştirirler. Bu insanları da hemen “istikrarsız” olarak etiketleriz. Yaklaşmacı tarafları genellikle daha ağır basar.
5) İÇ REFERANSLI – DIŞ REFERANSLI
İç referanslı kişiler; kendilerinden
hareketle sonucu ortaya koyarlar, başka kaynaktan teyit ihtiyacı duymazlar. Bu
programdaki insanları genellikle “Her şeyi o bilir” şeklinde etiketleriz.
Olayları ve gelişmeleri öncelikli olarak
kendi pencerelerinden değerlendirirler.
Uç noktada iç referansçı bir kişi
kendisine söylenen övgülerden bile rahatsız olabilir. Kendisi hakkında
başkasının değerlendirme yapması onun açısından istenmeyen bir durumdur.
En uç noktada iç referanslı kişiler
narsist özellikler gösterebilirler.
Uç noktada dış referanslı kişiler ise
tam aksine neredeyse sürekli olarak takdir, kabul, onaylanmak ihtiyacı
hissederler. Başkalarına sormak ve karşılaştırmak isterler.
Birden fazla dış referans noktası varsa
sonuç almaları iyice güçleşir. Örneğin karar almada çok zorluk çekebilirler.
Bazı durumlarda kendi mutluluklarını bir
kenara bırakıp sadece diğer insanları mutlu etmeye çalışabilirler.
6) DETAYCI – GLOBAL
Detaycı insanlar çoğu zaman gereksiz
detaylara yer verirler. Bazı durumlarda “Yeterince zeki değil” olarak
etiketlenme ihtimalleri yüksektir.
Detayları hatırlamakta son derece
iyidirler ama çoğu zaman büyük resmi gözden kaçırabilirler.
Global tipte insanlar ise 5 cümlede 5
senelik hikaye anlatır ve karşıdakinin anladığını varsayarlar.
“Bildiğini saklıyorsun” veya
“Paylaşmıyorsun” iddialarıyla sık karşılaşırlar.
Globaller söylediklerinin tekrar
edilmesinden de genellikle hoşlanmazlar.
Belirsizliklerden çok fazla rahatsız
olmazlar.
Haftanın testi:
Kendiniz için basit bir meta program testi
uygulayın bakalım; hangi tarafa daha yakınsanız onu işaretleyin.
PROSEDÜREL
|
SEÇENEKÇİ
|
||
PROAKTİF
|
YANSITAN
|
||
YAKLAŞAN
|
UZAKLAŞAN
|
||
BENZERLİK
|
FARKLILIK
|
||
İÇ REFERANSLI
|
DIŞ REFERANSLI
|
||
DETAYCI
|
GLOBAL
|
Şimdi aynı testi size göre ilişkide bulunduğunuz kişi ve/veya patronunuz/müdürünüz için uygulayın.
PROSEDÜREL
|
SEÇENEKÇİ
|
||
PROAKTİF
|
YANSITAN
|
||
YAKLAŞAN
|
UZAKLAŞAN
|
||
BENZERLİK
|
FARKLILIK
|
||
İÇ REFERANSLI
|
DIŞ REFERANSLI
|
||
DETAYCI
|
GLOBAL
|
Eğer 6 noktanın sadece bir yada ikisinde ortaksanız partnerizle veya patronunuzla sıkıntı yaşıyor olmanız son derece normal.
Diğer yandan; bir yada iki nokta dışında
benzer özellikler sergiliyorsanız bu kez de ilişkinizi son derece verimli ve
güzel olarak nitelendirebilirsiniz.
Ben kendime uyguladığımda aşağıdaki
sonuçlara ulaştım (hangi tarafa biraz daha yakınsam onu işaretledim, yoksa uç nokta
özellikler göstermeniz şart değil).
PROSEDÜREL
|
X
|
SEÇENEKÇİ
|
|
PROAKTİF
|
X
|
YANSITAN
|
|
YAKLAŞAN
|
X
|
UZAKLAŞAN
|
|
BENZERLİK
|
X
|
FARKLILIK
|
|
İÇ REFERANSLI
|
X
|
DIŞ REFERANSLI
|
|
DETAYCI
|
GLOBAL
|
X
|
Davranış modellerini bilmek ilişkide bulunduğumuz kişilere daha nötr olarak yaklaşmamızı kolaylaştırır.
İçlerinde çalışan bazı programlar
nedeniyle yaptıkları bir davranışı ilişkide bulunduğumuz kişinin kimlik
boyutuna taşımak aslında kavgaya davetiye çıkarmaktır.
Yani bu ve şu durumlarda genellikle
böyle davranıyorsun demek yerine sen böylesin diye etiketi yapıştırdığımızda
işimiz zor.
İlişkide bulunduğumuz insanlara biraz daha
esnek davranabiliriz. Bu bir zayıflık değildir.
Meta programlar (davranış modelleri) belirli inançlardan kaynaklanır. Kişinin meta programlarını fark etmesi ve bazılarını değiştirmeye karar vermesi durumunda programın altında yatan inançlar tespit edilerek bir kısmının değiştirilmesi ile davranış modelleri de zaman içinde değişebilir.
Bu hafta ilişkide bulunduğunuz
insanları, meta programlar açısından gözlemleyin bakalım, neler fark
edeceksiniz.
Perşembe günü sizlere bambaşka bir
konuda çok önemli bir sır vereceğim.
Şimdilik hoşçakalın, sevgiler.
P.S.: Gerek bültende yer verilen
konularla ilgili olarak gerekse koçluk hizmetlerim hakkında bilgi almak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresinden bana
ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder