20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kariyer Üzerine– 33. Hafta Bülteni


 
Merhaba, 33. Hafta bülteni ile birlikteyiz. 23 Mayıs tarihinde İzmit’te düzenlenen 13. Doğu Marmara İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı’na konuşmacı olarak çağrıldım. Konuşmamın konusu “İşini Seç Hayatını Seç”. Bu nedenle bu haftanın konusu kariyer. Bültende anlatılanlar aynı zamanda yapmayı planladığım konuşmanın ana hatlarını oluşturmaktadır.

Benim hikayem

Büyüklerimiz bence çok doğru söylemişler, insanın hayatında iki tane büyük ve önemli seçim vardır, eş seçimi ve iş seçimi. Dolayısı ile söz konusu iş, meslek seçimi veya kariyer ise tek başına teorik bilgiler yeterli olmayabilir. Bu nedenle ben size burada pratik bilgiler vereceğim, kendi hayatım üzerinden örnekleyeceğim.

Üniversiteden mezun olduğumda yüksek lisans yapmaya başladım ve bana asistan olarak okulda kalmam teklif edildi, ben ücreti düşük bulduğum için kabul etmedim. Halbuki ücret dışındaki konular benim istediklerimle örtüşüyordu.

Daha sonra bir denetim şirketinde çalışmaya başladım. Büyük beşli olarak tabir edilen firmalardan birisi değildi, piyasadaki Alman şirketlerini denetleyen aile şirketi olarak tabir edebileceğim küçük bir firma idi. İşin ilginç tarafı burada da yüksek bir ücret almıyordum ama 90’lı yılların ortalarında bir denetim firmasında çalışıyor olmak gayet havalı ve popüler bir seçimdi. O zamanlar bize anlatılanlara göre bir denetim firmasında partner olduğunuzda bütün kapılar önünüzde açılıyordu.

Neyse hikayeyi fazla uzatmayayım sevmediğim bu işe en fazla 2 yıl dayanabildim. Sınavla eleman alan kamu kuruluşlarının ve bankaların sınavlarına hazırlanmaya başladım.

Maliye Bakanlığı, Rekabet Kurumu, İş Bankası, vb. Kendisi de eski bir bankacı olan Annemin de yönlendirmesiyle İş Bankası’nın sınavlarını kazandım ve müfettiş olarak çalışmaya başladım.

8 yıl müfettişlik yaptım, bütün Anadolu’yu gezdim, harika insanlarla tanıştım ve güzel anılar biriktirdim. Özellikle ilk 3 senesi hadi bilemedin 5 senesi çok güzel geçti, sonrasında tabii ki biraz sıkılmaya başladım. Belli sabit görevlere atanma süreleri olduğu için 8. Yılımın dolmasını bekledim ve genel müdürlükte müdür yardımcısı olarak görevlendirildim.

Plaza hayatını ilk günden itibaren sevmedim, başlangıçta yaptığım iş keyif ve heyecan versede aynı işi 5 yıl yapmak beni çok yıprattı ve bir gün dedim ki artık ben sevdiğim işi yapacağım. İşte şimdi sevdiği işi yapan bir insan olarak karşınızdayım, yazarlık ve koçluk yapıyorum. Tam karşınızda duruyorum ve size gerçek bir hikaye anlattım.

Kariyer Planı

Yakın zamanda okuduğum bir anketin sonuçlarına göre çalışanların yüzde 90’ı iş fırsatları arayışının rutinin bir parçası olduğu bilgisini verirken, üçte biri ise iş arayışının haftalık bir aktivite olduğunu söylüyorlarmış. Çalışanların yarısı ise bir işleri olsa da bunu kariyer olarak görmediklerini ifade etmişler.

Anket sonuçları ile örtüşen bir şekilde bugün etrafımda gözlemlediğim kadarıyla insanların %90’ı mutsuz oldukları işlerde çalışıyor ve işin daha kötüsü bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar.

Sonunda söylemek istediğimi baştan söyleyeyim. Ücret almanız söz konusu olmasa idi yine de aynı işi yapar mıydınız? Ücret konusunu çok fazla kafaya takmadan sevdiğiniz bir iş bulmanızı tavsiye ederim. Yeteneklerinizi ve zekanızı tutkuyla istediğiniz bir şeyi gerçekleştirmek için, değerinizin bilindiği bir ortamda kullanın.

En iyi kariyer seçimi özümüze uygun bir iş yapmaktır. Özümüz; özgürlük, gelişme ve eğlence arar. Bir iş bulup kazanacağınız para ile işten arta kalan zamanlarda yapacaklarınızla tatmin peşinde koşmak yerine yaparken tatmin olacağınız bir iş bulun. Bu kesinlikle önemli bir fark yaratır.

Üretken olmak insanı kesinlikle mutlu eder. Mutluluğa giden yoldaki önemli araçlardan biridir. Ancak unutmamak gerekir ki insan sadece sevdiği bir konuda mutlu çalışabilir. Yoksa çoğumuzun zaman zaman başına geldiği gibi çalışmak eziyete dönüşebilir. Eziyet olan çalışmanın kendisi değildir, çalışma biçimi veya üzerinde çalıştığımız konudur.

Sevmediğiniz bir alanda çalışırsanız en iyi ihtimalle vasat bir insan olursunuz, bugüne kadar sevmediği bir alanda çalışıp çok başarılı olmuş birisiyle karşılaşmadım. Kendinize bir şans tanıyın ve sevdiğiniz konuda çalışın, bu şekilde çok daha mutlu ve başarılı olabilirsiniz.

Unutmayın ki sevdiğiniz bir iş size sonsuz çalışma ve keşif imkanı sunar. Meslek seçimi konusunda kendinize sormanızı istediğim bir soru var. Sahip olduğunuz kişisel özellikler ve istekleriniz göz önüne alındığında nasıl bir iş kendinizi ve hayalleriniz gerçekleştirmenizi sağlar?

Bende bankacılıktan sıkılınca oturup düşünmeye başladım, “Benim sahip olduğum kişisel özelliklerle nasıl bir iş hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayabilir?” diye. Siz de bunu yapmalısınız, yani kişisel özellikler listeniz ve nelerden keyif aldığınızın kesişim kümesini bulacaksınız. İyi yaptığınızı düşündüğünüz ve yapmaktan keyif aldığınız şeyleri belirleyip iki tarafta da olanların peşinden gitmelisiniz.

İnsanlarla birlikte olmaktan, onları dinlemekten, yazı yazmaktan büyük keyif alıyordum ve bu alanlarda iyi olduğumu düşünüyordum.

Ben bu çalışmayı yaptıktan sonra isteklerimin neredeyse tamamını sadece yaşam koçluğu ve yazarlık yaparak gerçekleştirebileceğimi fark ettim. Her şeyden önce bu iş/meslek/hobi, isteğim olan insanlara ve topluma yardımcı olmak ile örtüşüyordu. Ama koçluk tek başına olmazdı. Tek tek koçluk yaptığım insanlar ile toplamda kaç kişiye temas edebilirdim ki, ama örneğin kitap yazarak binlerce kişiye ulaşabilir, tecrübelerimi aktarabilir ve onlara faydalı olabilirdim.

Peki istediğiniz işi biliyor ama yapamıyorsanız nerede takılmış olabilirsiniz?

İş seçimi konusunda size engel olan düşüncelerinizi/inançlarınızı gözden geçirip bunları sorgulamanız sizin için önemlidir. Eğer şanssız olduğunuz için veya tanıdığınız olmadığı için istediğiniz işi bulamayacağınıza inanıyorsanız, önce bu konudaki inancınızı değiştirmelisiniz. Yoksa sadece iş arıyor veya fırsatlara açık gözükürsünüz.

Bunun yöntemi ise sanıldığı gibi zor veya karışık değil. İnançlarınızı tespit edip sorgulayacaksınız. Bu inandığım şeye neden inanıyorum, her şart altında geçerli mi. Sonra da bunun yerine yerleştirmek istediğiniz inanç her ne ise ona dair kanıtlar toplayacaksınız, kendi hayatınızdan veya çevrenizdeki insanların hayatlarından, unutmayın bir kişi bile başardıysa sizin de yapmamanız için bir neden yoktur.

Şanssız olduğunu düşünenler daha az sorumluluk alırlar, olaylara kötümser yaklaşırlar ve bu nedenle risk alıp şartları zorlamayı da sevmezler. Uzun süre iş arayıp bulamayan insanlar veya istedikleri işi yapmayan insanlar bu konuda fikirleri sorulduğunda genellikle “ben şanssızım” diye başlayan cümleler kurarlar.

Bir insan neye inanırsa algıda seçicilik nedeniyle onu görür daha çok. Bize hizmet etmeyen, bizi sınırlandıran inanç kalıplarını ters yüz etmek, daha olumlu düşünceler ile değiştirmek her zaman mümkündür. Bu sanıldığı kadar zor değildir, bir adımla başlamak gerekir, insanın kendi kendisine yaptığı iç konuşmaları değiştirdiğinizde bakış açısı ve dolayısıyla her şey değişebilir.

Yeter ki siz ne yapmak istediğinize karar verin, seçiminizi yapın, inançlarınız üzerinde çalışmaya başlayın, fırsatlar mutlaka kendini gösterecektir.

Bir şeyin olabileceği onlarca yol vardır. Tek bir rotaya saplanıp kalırsanız ve diğer alternatifleri kabul etmezseniz hayallerinizle vedalaşmak zorunda kalabilirsiniz.

Etrafınız ihtimallerle çevrili, siz öncelikle ne istediğinize ve inançlarınıza odaklanın, nasıl elde edeceğinize değil. İnançlarınız değişince daha sonra minik bir adım atarsınız zaten istediğiniz konuda.

Kurumsal ya da büyük firmada çalışmak her zaman sizin için en iyi seçenek olmayabilir, önemli olan çalışacağınız firmada yaratıcılığınızı ne ölçüde kullanacağınız, ne kadar anlam katacağınız ve ne kadar mutlu çalışacağınızdır.

Nasıl biri olduğunuzu, değerlerinizi, güçlü yanlarınızı, gelişim alanlarınızı ve nasıl bir iş ikliminde değer yaratabileceklerini anlamak için harcayacağınız zaman en önemli yatırımınız olabilir.

Siz istemezseniz, siz talep etmezseniz, kimse sizi düşünüp de size bir kariyer planı hediye etmez.

Kariyer planı sizin yapmanız gereken bir plandır, sizin isteklerinizi, seçimlerinizi ve inançlarınızı yansıtır.

Bir işte ne kadar kalmalı?

Bir yerde takılıp kalmak mı yoksa bir iş yerinden diğerine atlamak mı daha iyi?

İnsan kaç kere aşık olabilir, evlenmeden önce kaç kişiyle flört edilmeli, ilk evlilik sonsuza dek sürmeli mi? Bu soruların cevapları nasıl kişiden kişiye fark gösterirse bir işyerinde ne kadar kalınması gerektiği sorusunun da tek bir cevabı olamaz.

Kariyerinin başındaki gençler bir pozisyonda genellikle üç ila 5 yıl arasında kalırken; ilerleyen yaşlarda ortalama 10 yılın üzerine çıkabiliyor.

İlk 3 yıl gerekli olan tecrübeyi ediniyorsunuz, sonraki iki yıl uzmanlaşıyorsunuz. 5 yıldan fazla bir süre aynı işi aynı formatta yapmaya devam ederseniz veriminiz azalmaya başlıyor. Nereden mi biliyorum, bende ve çevremdeki insanlarda bu şekilde oldu. İşin veya görev tanımının, pozisyonun değişmesi kaçınılmaz hale gelmeye başlayabiliyor.

Gençler doğal olarak daha fazla yenilik ve değişim odaklı, daha çabuk sıkılabilirler, iş değişimini gelişim fırsatı olarak görmeye yatkın olabilirler.

“Bazen sabrın sonu selamettir, lafı doğru çıkıyor. Bazen de sabır kişinin özgüvenini zedeliyor. Bu analizleri yapabilecek olan tek kişi sizsiniz.

Önemli olan kişinin iç huzurunu ve dengesini korumasıdır.

Kişi dengeye doğru hareket ettikçe, her türlü değişim iyidir.

Çok yanlış yerlerde ayrılmaya cesaret edemeyen çok insan var. Yıllar sonra farkına varıyorlar. Ama dengede ve kontrollü cesaret. İyi analiz ederek, hedeflerin çıkarıldığı ama bir yandan da en kötü senaryoya da hazırlık yapılan bir cesaret.

Sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?

Kişinin kendini merkeze koyması gerekiyor.

Ara ara kişi ‘sevdiğim işi mi yapıyorum’u, soruyor olmalı kendine. Kendini bağımsız bir gözle, dışardan değerlendirebilmeli. Eğer bunu yapamıyor ise koçluk desteği almalı belki.

Zamanında almış olduğunuz kararlardan dolayı mutlu olmadığınız bir işi yapıyorsunuz, tamam bu anlaşılır bir şey ama şikayet etmek yerine bir şeyler yapabilirsiniz.

Öncelikle şunu belirtmek isterim, mutsuz olduğunuz işi hemen bırakın ve gerçekten ne istediğinizi düşünmek için bütün zamanınızı kullanın anlamında bir şey söylemiyorum. Belki ödemek zorunda olduğunuz faturalar ve geçindirmek zorunda olduğunuz bir aileniz var. Bunları yapmaya devam etmek zorunda olduğunuzu biliyorum, anlıyorum ve ben de yaşadım. Siz de ne istediğinizi bulmak için her akşam belirli bir süre ayırsanız, birkaç ayın sonunda önemli bir mesafe kaydedebilirsiniz.

Kariyer koçluğu yaptığım danışanlarım var. Ortalama olarak 8 seansta çok olumlu sonuçlar elde ediyoruz. Bu bültende anlattıklarım çerçevesinde sorduğum sorularla gerçek potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı oluyorum.

Siz işinizden memnun değilseniz fakat kariyer konusunda henüz bir adım atmak istemiyorsanız en azından şanslı olduğunuza inanın ve bir haftayı böyle geçirin bakalım neler olacak.

Perşembe günkü konferanstan sonra kısa bir tatil yapacağım. Haziran ayının başında yeni yazılarla birlikte olacağız. Görüşmek üzere, sevgiler.

P.S. : Kariyer koçluğu ile ilgili sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder