Merhaba; 32,5. Hafta bülteni ile
birlikteyiz. Bu haftanın konusu ateşte yürümek. Ben kendi deneyimimi
anlatacağım. Umarım keyifle okur ve korkularınızın üzerine gidersiniz.
Cumartesi günü Anthony Robbins Power İstanbul
grubu tarafından organize edilen bir tanıtım etkinliğine katıldım arkadaşım
Ebru ile beraber. Etkinliği düzenleyen Tolga Hancı ve Yeliz Rüzgar’a teşekkür
ederim, güzel saatler geçirdik ve bazı faydalı bilgiler edindik.
Başlangıçta katılıp katılmama konusunda
biraz tereddütlerim vardı açıkçası. Hemen niye öyle olduğunu açıklayayım. Doğu
ve Batı felsefelerinin mutluluk tanımları biraz birbirinden farklıdır yada en
azından ben bu tip bir bakış açısıyla görüyorum. Batı felsefesinde (daha çok
Amerika’dan ve kişisel gelişimden bahsediyorum yanlış anlaşılma olmasın)
mutluluk dediğimiz zaman içinde hep bolca aksiyon ve insanlarla paylaşma
vardır; şarkılar, dans etmek, keyif almak, haz, tatmin, kalabalık, gaza
getirme, vb. Doğu felsefesinde ise mutluluk dediğiniz zaman daha dingin,
huzurlu, sakin bir ruh hali anlaşılır daha çok. Benim kendi mutluluğum da buna
benzer, mutlu olduğum zaman illa şarkılar söyleyip dans etmem, sakin, dengeli
ve huzurlu olurum.
Tony Robbins dediğimiz uzman NLP
tekniklerini farklı ve hızlı sonuç alacak şekilde çok sayıda kişi üzerinde
etkileyici şekilde uygulaması ile ünlü, kişisel gelişim ve koçluk alanında bir
dünya starı, bazılarına göre en iyisi. Ama dediğim gibi bana göre fazla
amerikanvari, haydi yapalım, hep beraber yapalım, korkmayın göreceksiniz gibi
söylemlere biraz soğuk yaklaşırım ben genelde.
Neyse lafı çok uzattım, Ebru’ya söz
vermiştim ve gittim. Seminer tam tahmin ettiğimiz gibi başladı, ayağa kalkmamız
istendi, “Life will never be the same” şarkısı eşliğinde 100 kişi dans etmeye
başladıkJ.
Seminerin bir noktasında Tony Robbins
ile bütünleşmiş olan ateş yürüyüşü hakkında bilgi verildi. Bir video izledik.
Tony Robbins’in Amerika’daki 4 günlük aylık seminerlerine (Türkiye’den
katılmanın bedeli 3.000 USD civarında) dünyanın dört bir yanından gelen 6.000
kişi katılıyor, 400 adet görevli var ve eğitimin 2. Gününde 6.000 kişi büyük
bir organizasyon ile 250 adet ateş üzerinde yürüyor.
Ateş yürüyüşü korkularla yüzleşmek ve
onların üzerine gitmek anlamında, eğer çok korktuğunuz bir şeyi yapabilirseniz
daha sonra bunu başardığınız ruh haline yeniden bürünerek istediğiniz diğer
şeyleri kolayca yapabilirsiniz.
Katılıyorum, sadece bir katkı yapmak
istiyorum. Herkes farklı şeylerden korkar, örneğin ateşte yürümek benim için
korkutucu bir deneyim değil, ama dalmak veya atlamak derseniz benim korkuyu
aşma deneyimlerim onlar olabilir belki. Fethiye’de yamaç paraşütü yaparak bu
tip bir deneyim yaşamıştım zatenJ.
Bir başkası için en çok korku duyduğu
şey topluluk önünde konuşma yapmak olabilir, bazı insanlar için hissettiklerini
başkalarına söylemek veya gece ıssız bir yerde yalnız başına kalmak da
olabilir. Dolayısı ile herkesin kendi deneyimini yaşaması daha önemli.
Bende oldum olası en çok hastalık,
doktor, iğne gibi şeylerden korkarım. Kan vermek, iğne olmak dediğiniz zaman
bende şalterler atarJ.
İki yıl önce sırtımda omzuma yakın bir
bölgede lipom adı verilen küçük bir yağ bezesi oluştu. Bende doktora gittim,
şimdilik bir sorun yok ama büyürse operasyon ile alınması lazım dediler. İki
yıl içinde ceviz büyüklüğünden elma büyüklüğüne ulaştıJ. Korkudan doktora gitmedim,
aldıramadım.
Eğitimden sonra pazartesi günü kendi
ateş yürüyüşümü yaparak elmam ile vedalaştım.
En korktuğum şey oldum olası lokal
anestezi ile yapılan operasyonlardır, uyuşturucu iğnelerin etkisi genelde 20
dakikada geçer. 2 doktor, 2 hemşire; 45 dakika süren bir operasyon ve dayandım,
bir şey olmadı, yani aslında boşuna korkmuşumJ.
Sizinde benzer korkularınız olabilir, bu
nedenle bu deneyimi sizinle paylaştım.
Gelelim programın kalan kısmına. Ben
önemli bulduğum bir kısmını anlatacağım. Katılmanızı kesinlikle öneririm, Tolga
Hancı ve Yeliz Rüzgar’ın facebook sayfalarından eğitim tarihlerini takip
edebilirsiniz.
Eğitimin ilk yarısının odağında Tony
Robbins’in 3F formülü vardı. Fizyoloji, Fokus, Filoloji.
Fizyolojiniz duruşunuzdur, nasıl
baktığınız, nasıl yürüdüğünüz, nasıl bir ruh hali içinde olduğunuzun fiziksel
yansımasıdır. Müzik dinleyerek, dans ederek, hareket ederek, spor veya yoga
yaparak fizyolojinizi değiştirebilirsiniz.
Fokus (Odak) ise dikkatinizi neye
verdiğinizdir, odağınızda neler var, gerçekten
istediklerinizi ve gitmek istediğiniz hedefleri odağınızda tutmalısınız.
Kendinize bir hedef belirleyin ve dikkatinizi ona verin, bu sayede algıda
seçicilik ile fırsatlar ve tesadüfler devreye girecektir.
Filoloji ise kendinizle olan
konuşmalarınızda nasıl bir dil kullandığınızdır, olumlu mu, olumsuz mu?
Kendinize neler söylüyorsunuz? Dr. Emoto’nun meşhur su kristalleri deneyini
hatırlayın. Kelimelerin bir titreşimi var ve suyun moleküllerini
değiştirebiliyorlar, vücudumuzun 3/4ü sudan oluşuyor. Ben kelimesinin arkasına
yerleştirdiğiniz şeylere dikkat edin.
Değişim dediğimiz zaman bütün bunların
değişmesinden bahsediyoruz. Eğer değişmeye karar verdiyseniz fizyolojinizi,
fokusunuzu ve filolojinizi (üçünü birlikte) değiştirerek işe başlamanızı
öneririm.
Haftaya görüşmek üzere sevgiler,
kendinize iyi davranın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder