Merhaba, 33. Hafta bülteni ile
birlikteyiz. 23 Mayıs tarihinde İzmit’te düzenlenen 13. Doğu Marmara İnsan
Kaynakları ve İstihdam Fuarı’na konuşmacı olarak çağrıldım. Konuşmamın konusu
“İşini Seç Hayatını Seç”. Bu nedenle bu haftanın konusu kariyer. Bültende
anlatılanlar aynı zamanda yapmayı planladığım konuşmanın ana hatlarını
oluşturmaktadır.
Benim hikayem
Büyüklerimiz bence çok doğru
söylemişler, insanın hayatında iki tane büyük ve önemli seçim vardır, eş seçimi
ve iş seçimi. Dolayısı ile söz konusu iş, meslek seçimi veya kariyer ise tek
başına teorik bilgiler yeterli olmayabilir. Bu nedenle ben size burada pratik
bilgiler vereceğim, kendi hayatım üzerinden örnekleyeceğim.
Üniversiteden mezun olduğumda
yüksek lisans yapmaya başladım ve bana asistan olarak okulda kalmam teklif
edildi, ben ücreti düşük bulduğum için kabul etmedim. Halbuki ücret dışındaki
konular benim istediklerimle örtüşüyordu.
Daha sonra bir denetim şirketinde
çalışmaya başladım. Büyük beşli olarak tabir edilen firmalardan birisi değildi,
piyasadaki Alman şirketlerini denetleyen aile şirketi olarak tabir edebileceğim
küçük bir firma idi. İşin ilginç tarafı burada da yüksek bir ücret almıyordum
ama 90’lı yılların ortalarında bir denetim firmasında çalışıyor olmak gayet
havalı ve popüler bir seçimdi. O zamanlar bize anlatılanlara göre bir denetim
firmasında partner olduğunuzda bütün kapılar önünüzde açılıyordu.
Neyse hikayeyi fazla uzatmayayım
sevmediğim bu işe en fazla 2 yıl dayanabildim. Sınavla eleman alan kamu
kuruluşlarının ve bankaların sınavlarına hazırlanmaya başladım.
Maliye Bakanlığı, Rekabet Kurumu,
İş Bankası, vb. Kendisi de eski bir bankacı olan Annemin de yönlendirmesiyle İş
Bankası’nın sınavlarını kazandım ve müfettiş olarak çalışmaya başladım.
8 yıl müfettişlik yaptım, bütün
Anadolu’yu gezdim, harika insanlarla tanıştım ve güzel anılar biriktirdim.
Özellikle ilk 3 senesi hadi bilemedin 5 senesi çok güzel geçti, sonrasında
tabii ki biraz sıkılmaya başladım. Belli sabit görevlere atanma süreleri olduğu
için 8. Yılımın dolmasını bekledim ve genel müdürlükte müdür yardımcısı olarak
görevlendirildim.
Plaza hayatını ilk günden
itibaren sevmedim, başlangıçta yaptığım iş keyif ve heyecan versede aynı işi 5
yıl yapmak beni çok yıprattı ve bir gün dedim ki artık ben sevdiğim işi
yapacağım. İşte şimdi sevdiği işi yapan bir insan olarak karşınızdayım,
yazarlık ve koçluk yapıyorum. Tam karşınızda duruyorum ve size gerçek bir
hikaye anlattım.
Kariyer Planı
Yakın zamanda okuduğum bir
anketin sonuçlarına göre çalışanların yüzde 90’ı iş fırsatları arayışının
rutinin bir parçası olduğu bilgisini verirken, üçte biri ise iş arayışının
haftalık bir aktivite olduğunu söylüyorlarmış. Çalışanların yarısı ise bir
işleri olsa da bunu kariyer olarak görmediklerini ifade etmişler.
Anket sonuçları ile örtüşen bir
şekilde bugün etrafımda gözlemlediğim kadarıyla insanların %90’ı mutsuz
oldukları işlerde çalışıyor ve işin daha kötüsü bunu değiştirmek için hiçbir
şey yapmıyorlar.
Sonunda söylemek istediğimi
baştan söyleyeyim. Ücret almanız söz konusu olmasa idi yine de aynı işi yapar
mıydınız? Ücret konusunu çok fazla kafaya takmadan sevdiğiniz bir iş bulmanızı
tavsiye ederim. Yeteneklerinizi ve zekanızı tutkuyla istediğiniz bir şeyi
gerçekleştirmek için, değerinizin bilindiği bir ortamda kullanın.
En iyi kariyer seçimi özümüze
uygun bir iş yapmaktır. Özümüz; özgürlük, gelişme ve eğlence arar. Bir iş bulup
kazanacağınız para ile işten arta kalan zamanlarda yapacaklarınızla tatmin
peşinde koşmak yerine yaparken tatmin olacağınız bir iş bulun. Bu kesinlikle
önemli bir fark yaratır.
Üretken olmak insanı kesinlikle
mutlu eder. Mutluluğa giden yoldaki önemli araçlardan biridir. Ancak unutmamak
gerekir ki insan sadece sevdiği bir konuda mutlu çalışabilir. Yoksa çoğumuzun
zaman zaman başına geldiği gibi çalışmak eziyete dönüşebilir. Eziyet olan
çalışmanın kendisi değildir, çalışma biçimi veya üzerinde çalıştığımız konudur.
Sevmediğiniz bir alanda
çalışırsanız en iyi ihtimalle vasat bir insan olursunuz, bugüne kadar sevmediği
bir alanda çalışıp çok başarılı olmuş birisiyle karşılaşmadım. Kendinize bir
şans tanıyın ve sevdiğiniz konuda çalışın, bu şekilde çok daha mutlu ve
başarılı olabilirsiniz.
Unutmayın ki sevdiğiniz bir iş
size sonsuz çalışma ve keşif imkanı sunar. Meslek seçimi konusunda kendinize
sormanızı istediğim bir soru var. Sahip olduğunuz kişisel özellikler ve
istekleriniz göz önüne alındığında nasıl bir iş kendinizi ve hayalleriniz
gerçekleştirmenizi sağlar?
Bende bankacılıktan sıkılınca
oturup düşünmeye başladım, “Benim sahip olduğum kişisel özelliklerle nasıl bir
iş hayallerimi gerçekleştirmemi sağlayabilir?” diye. Siz de bunu yapmalısınız,
yani kişisel özellikler listeniz ve nelerden keyif aldığınızın kesişim kümesini
bulacaksınız. İyi yaptığınızı düşündüğünüz ve yapmaktan keyif aldığınız şeyleri
belirleyip iki tarafta da olanların peşinden gitmelisiniz.
İnsanlarla birlikte olmaktan,
onları dinlemekten, yazı yazmaktan büyük keyif alıyordum ve bu alanlarda iyi
olduğumu düşünüyordum.
Ben bu çalışmayı yaptıktan sonra
isteklerimin neredeyse tamamını sadece yaşam koçluğu ve yazarlık yaparak
gerçekleştirebileceğimi fark ettim. Her şeyden önce bu iş/meslek/hobi, isteğim
olan insanlara ve topluma yardımcı olmak ile örtüşüyordu. Ama koçluk tek başına
olmazdı. Tek tek koçluk yaptığım insanlar ile toplamda kaç kişiye temas
edebilirdim ki, ama örneğin kitap yazarak binlerce kişiye ulaşabilir,
tecrübelerimi aktarabilir ve onlara faydalı olabilirdim.
Peki istediğiniz işi biliyor ama
yapamıyorsanız nerede takılmış olabilirsiniz?
İş seçimi konusunda size engel
olan düşüncelerinizi/inançlarınızı gözden geçirip bunları sorgulamanız sizin
için önemlidir. Eğer şanssız olduğunuz için veya tanıdığınız olmadığı için
istediğiniz işi bulamayacağınıza inanıyorsanız, önce bu konudaki inancınızı
değiştirmelisiniz. Yoksa sadece iş arıyor veya fırsatlara açık gözükürsünüz.
Bunun yöntemi ise sanıldığı gibi
zor veya karışık değil. İnançlarınızı tespit edip sorgulayacaksınız. Bu
inandığım şeye neden inanıyorum, her şart altında geçerli mi. Sonra da bunun
yerine yerleştirmek istediğiniz inanç her ne ise ona dair kanıtlar
toplayacaksınız, kendi hayatınızdan veya çevrenizdeki insanların hayatlarından,
unutmayın bir kişi bile başardıysa sizin de yapmamanız için bir neden yoktur.
Şanssız olduğunu düşünenler daha
az sorumluluk alırlar, olaylara kötümser yaklaşırlar ve bu nedenle risk alıp
şartları zorlamayı da sevmezler. Uzun süre iş arayıp bulamayan insanlar veya
istedikleri işi yapmayan insanlar bu konuda fikirleri sorulduğunda genellikle
“ben şanssızım” diye başlayan cümleler kurarlar.
Bir insan neye inanırsa algıda
seçicilik nedeniyle onu görür daha çok. Bize hizmet etmeyen, bizi sınırlandıran
inanç kalıplarını ters yüz etmek, daha olumlu düşünceler ile değiştirmek her
zaman mümkündür. Bu sanıldığı kadar zor değildir, bir adımla başlamak gerekir,
insanın kendi kendisine yaptığı iç konuşmaları değiştirdiğinizde bakış açısı ve
dolayısıyla her şey değişebilir.
Yeter ki siz ne yapmak
istediğinize karar verin, seçiminizi yapın, inançlarınız üzerinde çalışmaya
başlayın, fırsatlar mutlaka kendini gösterecektir.
Bir şeyin olabileceği onlarca yol
vardır. Tek bir rotaya saplanıp kalırsanız ve diğer alternatifleri kabul
etmezseniz hayallerinizle vedalaşmak zorunda kalabilirsiniz.
Etrafınız ihtimallerle çevrili,
siz öncelikle ne istediğinize ve inançlarınıza odaklanın, nasıl elde
edeceğinize değil. İnançlarınız değişince daha sonra minik bir adım atarsınız
zaten istediğiniz konuda.
Kurumsal ya da büyük firmada
çalışmak her zaman sizin için en iyi seçenek olmayabilir, önemli olan
çalışacağınız firmada yaratıcılığınızı ne ölçüde kullanacağınız, ne kadar anlam
katacağınız ve ne kadar mutlu çalışacağınızdır.
Nasıl biri olduğunuzu,
değerlerinizi, güçlü yanlarınızı, gelişim alanlarınızı ve nasıl bir iş
ikliminde değer yaratabileceklerini anlamak için harcayacağınız zaman en önemli
yatırımınız olabilir.
Siz istemezseniz, siz talep
etmezseniz, kimse sizi düşünüp de size bir kariyer planı hediye etmez.
Kariyer planı sizin yapmanız
gereken bir plandır, sizin isteklerinizi, seçimlerinizi ve inançlarınızı yansıtır.
Bir işte ne kadar kalmalı?
Bir yerde takılıp kalmak mı
yoksa bir iş yerinden diğerine atlamak mı daha iyi?
İnsan kaç kere aşık olabilir,
evlenmeden önce kaç kişiyle flört edilmeli, ilk evlilik sonsuza dek sürmeli mi?
Bu soruların cevapları nasıl kişiden kişiye fark gösterirse bir işyerinde ne
kadar kalınması gerektiği sorusunun da tek bir cevabı olamaz.
Kariyerinin başındaki gençler
bir pozisyonda genellikle üç ila 5 yıl arasında kalırken; ilerleyen yaşlarda ortalama
10 yılın üzerine çıkabiliyor.
İlk 3 yıl gerekli olan
tecrübeyi ediniyorsunuz, sonraki iki yıl uzmanlaşıyorsunuz. 5 yıldan fazla bir
süre aynı işi aynı formatta yapmaya devam ederseniz veriminiz azalmaya
başlıyor. Nereden mi biliyorum, bende ve çevremdeki insanlarda bu şekilde oldu.
İşin veya görev tanımının, pozisyonun değişmesi kaçınılmaz hale gelmeye
başlayabiliyor.
Gençler doğal olarak daha
fazla yenilik ve değişim odaklı, daha çabuk sıkılabilirler, iş değişimini
gelişim fırsatı olarak görmeye yatkın olabilirler.
“Bazen sabrın sonu selamettir,
lafı doğru çıkıyor. Bazen de sabır kişinin özgüvenini zedeliyor. Bu analizleri
yapabilecek olan tek kişi sizsiniz.
Önemli olan kişinin iç
huzurunu ve dengesini korumasıdır.
Kişi dengeye doğru hareket ettikçe,
her türlü değişim iyidir.
Çok yanlış yerlerde ayrılmaya
cesaret edemeyen çok insan var. Yıllar sonra farkına varıyorlar. Ama dengede ve
kontrollü cesaret. İyi analiz ederek, hedeflerin çıkarıldığı ama bir yandan da
en kötü senaryoya da hazırlık yapılan bir cesaret.
Sevdiğiniz işi mi
yapıyorsunuz?
Kişinin kendini merkeze
koyması gerekiyor.
Ara ara kişi ‘sevdiğim işi mi
yapıyorum’u, soruyor olmalı kendine. Kendini bağımsız bir gözle, dışardan
değerlendirebilmeli. Eğer bunu yapamıyor ise koçluk desteği almalı belki.
Zamanında almış olduğunuz
kararlardan dolayı mutlu olmadığınız bir işi yapıyorsunuz, tamam bu anlaşılır
bir şey ama şikayet etmek yerine bir şeyler yapabilirsiniz.
Öncelikle şunu belirtmek isterim,
mutsuz olduğunuz işi hemen bırakın ve gerçekten ne istediğinizi düşünmek için
bütün zamanınızı kullanın anlamında bir şey söylemiyorum. Belki ödemek zorunda
olduğunuz faturalar ve geçindirmek zorunda olduğunuz bir aileniz var. Bunları
yapmaya devam etmek zorunda olduğunuzu biliyorum, anlıyorum ve ben de yaşadım.
Siz de ne istediğinizi bulmak için her akşam belirli bir süre ayırsanız, birkaç
ayın sonunda önemli bir mesafe kaydedebilirsiniz.
Kariyer koçluğu yaptığım
danışanlarım var. Ortalama olarak 8 seansta çok olumlu sonuçlar elde ediyoruz.
Bu bültende anlattıklarım çerçevesinde sorduğum sorularla gerçek
potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı oluyorum.
Siz işinizden memnun
değilseniz fakat kariyer konusunda henüz bir adım atmak istemiyorsanız en
azından şanslı olduğunuza inanın ve bir haftayı böyle geçirin bakalım neler
olacak.
Perşembe günkü konferanstan
sonra kısa bir tatil yapacağım. Haziran ayının başında yeni yazılarla birlikte
olacağız. Görüşmek üzere, sevgiler.
P.S. : Kariyer koçluğu ile
ilgili sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com
adresine gönderebilirsiniz.