Merhabalar, 10. Hafta bülteni ile
karşınızdayım.
Geçen hafta benim açımdan olağanüstü
güzel bir haftaydı, bunu sizlerle de paylaşmak istedim.
Hayatımda ilk defa bir radyo programına
katıldım, ilk defa bir TV programına konuk oldum ve yine ilk defa çok beğendiğim
bir dergiye röportaj verdim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki hepsi de
beni harika ağırladılar. Ben ünlü birisi sayılmam, Hayatını Seç isimli kitabım
piyasaya çıkalı henüz bir ay oldu; koçluk sertifikamı alıp ücretli olarak bu
işi yapmaya başlayalı ise sadece 2 ay.
Diğer yandan beni öyle bir misafir
ettiler ki utandım biraz açıkçası. Otomobille evden aldırdılar, misafir
götürmeme izin verdiler, söz verdikleri zaman aralıklarına harfiyen uydular vb.
Daha önce bu tip programlara
katılmadıysanız biraz bilgi vermem ilginizi çekebilir. Önce Dream TV televizyon
yayını ile başlayalım.
Evet, çekim yapılan stüdyolar gerçekten
çok ama çok sıcak, siz siz olun bir çekime giderseniz hangi mevsimde olursanız
olun t-shirt veya gömlekle gidin. Ben gömlekle bayağı rahat ettim, yaka
mikrofonu taşımak açısından da rahat edersiniz.
Evet, makyaj yapıyorlar, hayatımda ilk
defa makyaj yapmış oldum bende. Ama hafif bir makyajdan bahsediyoruz burada
erkekler için, biraz fondöten sadeceJ.
Ben fazla heyecanlı değildim, belki de
bu nedenle bana herhangi bir açıklama yapmadılar, yani kameraya değil spikere
bak bile demediler (bunu Kadir Aydemir söylemişti programa gitmeden önce). Çok
sayıda kamera var zaten, hangisine bakacağınızı şaşırabilirsiniz.
Radyo programı bazı açılardan daha rahat
tabii ki, kıyafet seçimi konusunda rahat olabilir, makyaj olmadan
çıkabilirsiniz. TRT’nin Harbiye’deki eski binasını hep merak ederdim, görme
fırsatım oldu. Gerçekten çok güzel bir bina ve içinde çalışan insanlar, en
azından benim rastladıklarım gerçekten harika insanlar.
Özge ile beraber gittik, bizi rahat
ettirmek için ellerinden geleni yaptılar. Radyo programında da rahattım TV’de
olduğu gibi, çok büyük keyif aldım canlı yayında olmaktan.
O kadar keyif aldım ki radyodan yeni bir
hayal oluşturdum, haftada bir gün herhangi bir radyo kanalında 1 saat kişisel
gelişimle ilgili konuların konuşulduğu, dinleyicilerden gelen sorulara cevap
verildiği bir programım olduğunu düşlemeye başladım.
Dergi röportajı da son derece
profesyonel bir şekilde gerçekleşti, İnfomag grubunun Akatlar’daki ofisine de
bayıldım bu arada. Fotoğraf çekimi sırasında (Chandler sendromu yaşayıp) biraz
zorlansam da genel olarak gayet keyifli ve güzeldi.
Beni yakından tanıyan insanlar bile
bütün bunlar sırasında nasıl soğukkanlı kalıp hiç teklemeden bütün sorulara
düzgün cevap verdiğimi merak ettiler.
Onlara yaptığım açıklamayı size de
yapayım. Bankacılık hayatımda üst düzey yöneticilere çok sayıda sunum yaptım, bankaya yeni girenlere eğitimci olarak ders aktardım. Bu yaptığım sunumlar,
katıldığım toplantılar ve eğitimler beni bugüne hazırladılar.
Buradan konuyu değişik bir yere bağlamak
istiyorum. Bu hafta yaptığım koçluk seanslarından birinde danışanım bana
ileride koçluk yapmak istediğini, şu anda yaptığı işin bu amaca hizmet
etmediğini düşündüğünü ve aslında bütün gün evde oturup kitap okusa hayalini
daha erken gerçekleştirebileceğini söyledi.
Ben de ona yanılma ihtimali
olabileceğini, zira nasılki bankacılık yaptığım günlerde öğrendiklerim ve
tecrübelerim bana bugün hizmet ediyorsa onun deneyimlerinin de kendisine
ileride koçluk yaparken hizmet edeceğini söyledim.
Hayaliniz her ne olursa olsun ve şu an
yapmakta olduğunuz şey nedeniyle kendinizi hayalinize ne kadar uzak
hissederseniz hissedin, her deneyim size ileride hayalinizi yaşarken hizmet
edebilir, bu seçimi yapmak ve olaylara bu şekilde yaklaşmak bence daha doğru
bir yöntem, ama tabii ki karar size ait.
Görüşmek üzere sevgiler.
Not: Sosyal medyada yer almadıkları için
beni sadece blog üzerinden takip eden arkadaşlarım için Bloomberg Business Week
dergisindeki röportajı burada tekrar paylaştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder