Merhaba; 42. Hafta bülteni ile
birlikteyiz. Bu haftaki konumuz ilişkiler. 16. Yılını kutlamaya yaklaştığımız
evliliğimize dayanarak uzun süreli ilişkiler hakkında bir şeyler bildiğimi
söyleyebilirim sanırım. Elbette her gün yeni şeyler öğreniyorum ama bu bugüne
kadar öğrendiklerimi paylaşmama engel değil. Umarım keyifle okur ve uzun süreli
olmasını planladığınız ilişkilerinizde faydalanırsınız.
Dışarıdan bakıldığında (içeriden
bakıldığında da çok farklı değil, anlatacağım) mükemmel bir ilişkimiz varmış
gibi gözüküyor. Yaklaşık 20 yıldır beraberiz, iki tane harika kızımız var,
ikimizde aynı mesleği icra ediyoruz, özellikle son bir yıldır pek çok çiftin
hayal bile edebileceğinden daha fazla birlikte zaman geçiriyoruz. Dışarıdan
bakıldığında oluşan bu mutluluk tablosu pek çok insanın ilişkiler konusunda
koçluk almak için bizi tercih etmesinin nedenlerinden birisi kuşkusuz.
Evet, gerçekten mükemmel bir ilişkimiz
var, ama “mükemmel” tanımınızın ne olduğu bu noktada çok önemli.
Bazen tartışıyoruz, istemeden
birbirimizi kırdığımız veya üzdüğümüz oluyor. Anlaşamadığımız pek çok konu
ortaya çıkıyor. Ama büyütmüyoruz, uzatmıyoruz, birbirimize elimizi uzatıp
ilişkimize güzel bir şekilde devam etmeyi seçiyoruz.
Kavga etmeden, tartışmadan bir ilişki
yaşayan var mı bilmiyorum. Biz pes etmiyoruz, birbirimizi sevmekten ve bunu
dile getirmekten vazgeçmiyoruz. Birbirimize yaklaşımımız genellikle sevgi
üzerine kurulu ve ufak tefek aksiliklerin bunu gölgelemesine müsaade etmiyoruz.
Kendimize özel zamanlar ve alanlar
ayırmak ilk günden beri ilişkimizin sağlığına olumlu etki yaptı, tek bir şey
tavsiye edecek olsaydım bununla başlardım sanırım.
Yalnız veya arkadaşlarımızla ayrı ayrı
programlar yapmayı seviyoruz. Hiçbir zaman bütün arkadaşlarımızı bir araya
getirip hep beraber takılalım diye düşünmedik sanırım. Özge’nin arkadaşlarını
çok seviyorum ve zaman zaman görüşüyorum, yanlış anlaşılma olmasın, ama benim
kendi arkadaşlarım var, yalnız kalmayı da seviyorum, herkes bazen kendi
programını yaptığında daha mutluyuz.
İlk günlerden itibaren bir rahatlığımız
vardı, ilişkimizi koruyan bir kalkan görevi gördü sanırım. İlişkinin süresi
ilişkinin kalitesinin bir göstergesi değil, ilişkiye bağımlı değiliz,
birbirimizi artık sevmediğimizi fark edersek ilişkinin dışına çıkmayı tercih
edebiliriz. Çiftlerin birbirine bağımlılığının çok yüksek olduğu ilişki
modellerinden hoşlanmıyoruz ikimizde.
Geriye doğru değil ileriye doğru bakmayı
tercih ediyoruz. Bu ne demek? Sohbetlerimizin konusu daha çok olan bitene dair
değil, gelecekten, hayallerimizden bahsetmeyi seviyoruz. Neden sorusunu da çok
fazla kullanmayız, neden öyle yaptın demek çare değil, bundan sonra nasıl
farklı olabilir onu ortaya koymak ve devam etmek lazım.
Rollerimizin ne olacağı konusunda
önceden mutabakata varmış olmak çocuklar konusunda da bizi oldukça rahatlattı.
Ben çocuklarla oyun oynuyorum, ama her gün ve saatlerce. Zaten biraz çocuk
ruhluyum, bana iyi geliyor kesinlikle.
Güven çok önemli elbette, hiç güven
sorunu yaşamadık. Karşısındakine güvenmeyen aslında daha çok kendisine
güvenmiyordur ve biz bunu oldukça erken fark ettik sanırım.
İlişkimize tazelik getirecek bir şeyler
yapmayı seviyoruz. Birbirimize hediye alırız, ben Özge’ye çiçek alırım, kızları
bırakıp dışarı yemek yemeye veya 2-3 günlüğüne tatile gideriz. Çocuklar bizi,
biz onları özleriz ama ilişkimiz ne kadar iyi olursa çocuklar için o kadar
huzurlu bir ortam oluşur.
Kendimize zaman ayırırız, ben yürüyüş
yaparım, yazı yazarım, Özge kitap okur, arkadaşlarıyla buluşur, biraz yalnız
takılmak ilişkiyi zedelemez besler aslında.
Çok katı kurallarımız yoktur, esneklik
bir ilişkide önemlidir. Çocuk büyütürken bazı kırmızı çizgilerimiz var elbette,
dersler bitmeden TV açılmayacak ve ertesi gün okul varsa en geç 21’de yatılacak
gibi.
Birbirimizi çok seviyoruz, iyi günde ve
kötü günde birbirimizi sevmeye devam ediyoruz. Zengin günlerimiz oldu, nispeten
geçim zorluğu çektiğimiz günler oldu, mutluluktan bulutların üzerinde uçtuk,
üzüntüden dibe vurduk ama hep beraber olmayı seçtik. Daha doğrusu ne ile
karşılaşırsak karşılaşalım yolu beraber yürümeyi seçtik ve korkmadık.
Tabii ki her şey burada anlattığım kadar
kolay olmadı her zaman. Bazen nasıl çözeceğimizi bilmediğimiz durumlarla
karşılaştık.
Her şeyden önce biz çok farklı yapılarda
insanlarız. Özge daha çok planlamayı, koordine etmeyi sever. Ben ise hareket
odaklıyımdır, bir şeye çok fazla ölçüp biçmeden atlar ve o şeyi deneyimlerken
rotamı değiştirebilirim.
Farklı özellikleri olan insanlar tek bir
şekilde başarıya ulaşabilirler, bir takım olarak, evet bizde iyi bir takımız
sanırım. Özge ufak tefek tamiratları yapar, ben kızlarla lego oynarımJ.
İyi bir takım olmak için neler yaptık?
İyi yönlerimize odaklandık, diğerimizi çıldırtan huylarımızı belki biraz
törpüledik. Korkularımız olduğunu kabul ettik, birbirimize güvendik ve
korkularımızı anlattık. Öfke, korkunun maske takmış halidir aslında,
korkularınızı birbirinizle paylaşınca maskeler düşecek göreceksiniz.
Değiştik, değişimi sevdik, orta ve uzun
vadede değişimin hep iyi yönde olduğunu gördük. Zaten seçtiğimiz meslekte
insanın değişebileceği varsayımı üzerine kurulu.
20. yılımızı büyük bir parti ile
kutlamayı düşünüyoruz, 2017 Eylül’ünde görüşmek üzere, sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder