1 Temmuz 2013 Pazartesi

Sahi Biz Ne İçin Gelmiştik Dünya’ya – 39. Hafta Bülteni


Merhaba; uzun bir aranın ardından 39. Hafta Bülteni ile birlikteyiz. Bültenin isminden anlaşılacağı üzere biraz derin bir konuyu ele aldım bu hafta. Elimden geldiğince anlaşılır, hafif ve esprili bir üslupla yazmaya gayret ettim. Farklı bir bakış açısı sunabileceğini düşündüğüm Human Design sisteminden bahsedip kendi tasarımımı da paylaştım. Umarım keyifle okursunuz. Sevgiler.

Hepimiz hayatımızın bir veya birkaç noktasında ne için gelmiştim ben buraya diye kendimize sorarız. Ben en son 40’lı yaşlarıma yaklaşırken bu soruyu kendime sordum ve Dünya’ya “yazarlık ve koçluk yaparak insanları hayallerinin gerçek olabileceğine inandırmak” için geldiğime karar verdim. Şimdilik son kararım bu, değişirse elbette sizlere haber veririm.

Muhtemelen hepimiz hayata bir şeyler olmak veya yapmak için geldik, ama bunu hatırlayamıyoruz. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, henüz bir bebekken sahip olduğumuz spiritüel yetenekleri hatırlamaya çalışmakla geçiyor bazen hayatımız.

Bazen de hatırlar gibi olup sonra emin olamıyor ve aramaya devam ediyoruz. Genellikle daha önemli bir şey olmalı diye düşünürüz. Önemli insan olma takıntısı çoğumuzda var, bende de var.

Diğer yandan; bazılarımızın niye Dünya’ya geldiğimiz hakkında en ufak bir fikri dahi olmayabilir ve bunu çok da umursamaz. Aslında bir bakıma bu görüş açısına da saygı duyuyorum, şu anlamda: Sağlıklıysanız Dünya’da olmak çok güzel ve neler olup biteceğini görmek bile yeterli olabilir.

Ne için geldiğinizi bulana kadar mutlu olamayacaksanız hayat zorlaşabilir.

Bilinmeyen her zaman biraz korkutur ama hayatı çoğu zaman daha keyifli kılar.

Belki de bir şey için gelmedik kim bilir?

Bu soruya verecek kesin bir yanıtım yok. Bilmiyorum. Sadece farklı bir bakış açısını paylaşmak istiyorum sizinle, Human Design veya İnsan Tasarımı.

Eşim Özge bu konuda bir eğitim aldığı ve koçluk çalışmalarının arasına Human Design’ı kattığı için bu konuda dolaylı olarak bilgi sahibiyim.

Hepimiz bu dünyaya farklı bir takım deneyimler yaşamak için geldik, işte bu deneyimleri yaşayabilmemiz için bir tasarımla daha doğrusu bir donanımla geliyoruz. Hepimizin farklı ilgi alanları, eğilimleri ve farklı özellikleri var. Kar tanesi gibiyiz sonuçta. Tüm evrenle bir ve bütün, aynı zamanda da bambaşka ve farklı. Hayat da zaten olduğumuz kişiyi keşfetme oyunu değil mi? Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi ne kadar erken keşfedersek, deneyimlerimizden o kadar keyif almıyor muyuz? Özümüze uygun yaşadığımızda huzuru ve mutluluğu tatmıyor muyuz? Human Design sistemi bize bu bilgiyi veriyor işte.

Benim tasarımım:



Açıklamalar:

Tip: Manifesting Generator

Profil: 3/6

Karar merkezi: Duygular

Kanallar:

23-43 Yapılandırma Kanalı (Genius to Freak)

33-13 Kahin Kanalı

20-57 Ani Uyarım Kanalı

20-10 Uyanış Kanalı

20-34 Meşguliyet Kanalı

10-57 Hayatta Kalma Kanalı

10-34 Araştırma Kanalı

34-57 Güç Kanalı

19-49 Hassasiyet Kanalı

Human Design sisteminde 5 farklı tip mevcut. Manifestor, Generator, Manifesting Generator, Projector ve Reflector.

Bir Manifestor adından da belli olduğu üzere bir şeyleri yapma ve gerçekleştirme odaklıdır. Bir şey aklına geldiği zaman hiç kimseye danışmadan ve haber vermeden aklındakini yapmak ister ve yapamadığını zaman kendini kısıtlanmış hisseder. Yapar ve geri çekilir çünkü enerjisini sürekli bir şeylere akıtma ihtiyacı hissetmez. Bir Generator ise enerjisini sürekli bir şeylere akıtmak ister. Onların enerjilerinin açma düğmesi vardır ama kapatma düğmesi yoktur. Her zaman yapacak şey bulamadıkları zaman enerjilerini akıtamadıkları için kendilerini rahatsız hissedebilirler.

Bir Manifesting Generator ise bu iki tipin bir birleşimidir. Dolayısıyla akıllarına bir şey geldiği zaman onu gerçekleştirmek ister ve bunu sürekli yapacak enerjiye de sahiptir. Bu sebeple yapılacak işler listeleri ve yeni projeleri vardır. Hayattaki varolma sebepleri kendilerini ifade edebilmek için yeni işler ve projeler peşinde koşmaktır. Fakat dikkat etmeleri gereken çok önemli bir detay vardır ve eğer bu durumu gözardı ederlerse hayatları bir kaosa dönebilir. Manifesting Generator tipler ancak deneyim sırasında, o deneyimin kendilerine keyif verip vermediğini anlayabilirler. Dolayısıyla yeni bir işe girişmeden önce o konu ile ilgili bir ‘test sürüşü’ yapmaları önemlidir. Eğer buna dikkat etmeyip sadece söz verdikleri için bir deneyimin içine girerlerse hayatlarının en eziyetli dakikalarını yaşayabilirler. Eğer ‘test sürüşünü’ yapıp, kendileri için iyi olduğuna dair bir farkındalık oluştuysa artık bir Manifestor’a dönüşür ve kimseyi bilgilendirme ihtiyacı hissetmeden girdikleri işi büyük bir keyifle sonuna kadar götürürler.

3/6 profiller az bulunan profillerdir. Bu profilin özelliği, bir yandan her şeyi deneme-yanılma yöntemi ile keşfetmek istemesi ve bu yüzden de hayatına zaman zaman karmaşa ve zorluk davet etmesi; diğer yandan da genel tabloyu çok iyi görmesi sebebiyle bilge ve olgun bir tarafının olmasıdır. Yaşamın ilk gençlik yıllarında bol macera ve her şeyi deneme isteği, ilerleyen yıllarda ‘her şeyi gördüm, geçirdim’ düşüncesiyle kişiyi bilge ve kararlı bir birey haline getirir. İletişim tarzı bir yandan mizahi, bir yandan da kendine has bir üsluba sahiptir. Daha tatmin dolu bir hayat yaşamak için yapabileceğin en iyi şey ‘dene-yanıl-kendin gör’ tavrını sahip olduğun bilgelikle gerçek seçiciliğe dönüştürmektir.

Karar verirken duygularına dikkat etmen gerekiyor. Duygu merkezi tanımlı kişiler duygularını inişler ve çıkışlar halinde yaşar. Kararlarını bu iniş-çıkışlar sırasında değil, duygularının daha sakin ve dingin olduğu zamanlarda vermen daha doğru olur. Sevinçten havalar uçmuş vaziyette veya çok üzüntülü-gergin anlarında karar vermemen senin için daha doğru olur. Sakral merkezin de tanımlı olduğu için duygularının daha dingin olduğu durumlarda karnından gelen enerji akışına dikkat ederek o an için en doğru kararı alabilirsin.

2 merkezinin dışındaki tüm merkezlerinin tanımlı olması senin bir çok konuda daha rijid ve sabit bir bakış açısına sahip olmana sebep oluyor. İnsanların senin işleri kendi tarzında yapmandan veya esnek olmamandan dolayı bir şikayetleri olabilir ama sen o işlerin farklı bir tarzda yürüyebileceğini düşünmezsin bile.

Tanımlı merkezlerinden zihin, yıllar öncesine ait sayıları ve bilgileri bile kolayca aklında tutmanı sağlar. Tanımlı boğaz merkezi sayesinde, kendini rahatça ve kolayca ifade edebilirsin ve konuşmaktan yorulmazsın. Tanımlı benlik merkezin, hayattaki amacının belli bir yönü olmasına ve senin bu yönü hep korumana yardımcı olur. Tanımlı sakral, seni sürekli akan bir enerji merkezine çevirir. Tanımlı duygu merkezi, duygularının hep inişli çıkışlı olmasına sebep olur. Tanımlı bir kök merkezi, seni strese karşı dayanıklı yapar ve yeni başlangıçlar için bir baskı yaratır. Tanımlı dalak ise, seni sezgisel anlamda güçlü bir insan yapar ve kendini korumak için anlık dürtüler yaratır.

Tanımsız merkezin taç, hem tanımsız hem de tamamen açık. Bu senin dış fikirlerden ve koşullardan çok etkilenmene sebep olur ve bir yandan da bu fikirleri karşı bir medyum gibi fark etmeni sağlar.

Diğer tanımsız merkezin kalp, yine hem tanımsız hem açık. Bu seni açık yürekli ve tüm hatalara karşı hoşgörülü bir insan yapar. Kalp merkezi aynı zamanda maddi değerlerle de alakalıdır. Dolayısıyla hizmet aldığın veya verdiğin durumlarda buna kendi değerin de dahil olmak üzere değer biçmekte zorlanabilirsin. Yani aldığın bir ürün için değerinin üzerinde para ödemen, verdiğin bir hizmet için de değerinin altında bir rakam belirlemen mümkün. Bu tür durumlarda bu merkezi tanımlı birisinden destek alman iyi olabilir.

Kapıların ve kanalların detaylarına burada girmiyorum ama detaylı bir analiz için bunlar hakkında bilgi sahibi olmakta önemli.   Sevgiler Özge.

Haftaya Bodrum’dan yeni bir bülten ile görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın, sevgiler.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder