Merhaba; uzun bir aranın ardından 39.
Hafta Bülteni ile birlikteyiz. Bültenin isminden anlaşılacağı üzere biraz derin
bir konuyu ele aldım bu hafta. Elimden geldiğince anlaşılır, hafif ve esprili
bir üslupla yazmaya gayret ettim. Farklı bir bakış açısı sunabileceğini
düşündüğüm Human Design sisteminden bahsedip kendi tasarımımı da paylaştım.
Umarım keyifle okursunuz. Sevgiler.
Hepimiz hayatımızın bir veya birkaç
noktasında ne için gelmiştim ben buraya diye kendimize sorarız. Ben en son
40’lı yaşlarıma yaklaşırken bu soruyu kendime sordum ve Dünya’ya “yazarlık ve
koçluk yaparak insanları hayallerinin gerçek olabileceğine inandırmak” için
geldiğime karar verdim. Şimdilik son kararım bu, değişirse elbette sizlere
haber veririm.
Muhtemelen hepimiz hayata bir şeyler
olmak veya yapmak için geldik, ama bunu hatırlayamıyoruz. Daha önceki
yazılarımda bahsetmiştim, henüz bir bebekken sahip olduğumuz spiritüel
yetenekleri hatırlamaya çalışmakla geçiyor bazen hayatımız.
Bazen de hatırlar gibi olup sonra emin
olamıyor ve aramaya devam ediyoruz. Genellikle daha önemli bir şey olmalı diye
düşünürüz. Önemli insan olma takıntısı çoğumuzda var, bende de var.
Diğer yandan; bazılarımızın niye
Dünya’ya geldiğimiz hakkında en ufak bir fikri dahi olmayabilir ve bunu çok da
umursamaz. Aslında bir bakıma bu görüş açısına da saygı duyuyorum, şu anlamda: Sağlıklıysanız
Dünya’da olmak çok güzel ve neler olup biteceğini görmek bile yeterli olabilir.
Ne için geldiğinizi bulana kadar mutlu
olamayacaksanız hayat zorlaşabilir.
Bilinmeyen her zaman biraz korkutur ama
hayatı çoğu zaman daha keyifli kılar.
Belki de bir şey için gelmedik kim
bilir?
Bu soruya verecek kesin bir yanıtım yok.
Bilmiyorum. Sadece farklı bir bakış açısını paylaşmak istiyorum sizinle, Human
Design veya İnsan Tasarımı.
Eşim Özge bu konuda bir eğitim aldığı ve
koçluk çalışmalarının arasına Human Design’ı kattığı için bu konuda dolaylı
olarak bilgi sahibiyim.
Hepimiz bu dünyaya farklı bir takım
deneyimler yaşamak için geldik, işte bu deneyimleri yaşayabilmemiz için bir
tasarımla daha doğrusu bir donanımla geliyoruz. Hepimizin farklı ilgi alanları,
eğilimleri ve farklı özellikleri var. Kar tanesi gibiyiz sonuçta. Tüm evrenle
bir ve bütün, aynı zamanda da bambaşka ve farklı. Hayat da zaten olduğumuz
kişiyi keşfetme oyunu değil mi? Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi ne kadar
erken keşfedersek, deneyimlerimizden o kadar keyif almıyor muyuz? Özümüze uygun
yaşadığımızda huzuru ve mutluluğu tatmıyor muyuz? Human Design sistemi bize bu
bilgiyi veriyor işte.
Benim tasarımım:
Açıklamalar:
Tip: Manifesting Generator
Profil: 3/6
Karar merkezi: Duygular
Kanallar:
23-43 Yapılandırma Kanalı (Genius to
Freak)
33-13 Kahin Kanalı
20-57 Ani Uyarım Kanalı
20-10 Uyanış Kanalı
20-34 Meşguliyet Kanalı
10-57 Hayatta Kalma Kanalı
10-34 Araştırma Kanalı
34-57 Güç Kanalı
19-49 Hassasiyet Kanalı
Human Design sisteminde 5 farklı tip
mevcut. Manifestor, Generator, Manifesting Generator, Projector ve Reflector.
Bir Manifestor adından da belli olduğu
üzere bir şeyleri yapma ve gerçekleştirme odaklıdır. Bir şey aklına geldiği zaman
hiç kimseye danışmadan ve haber vermeden aklındakini yapmak ister ve
yapamadığını zaman kendini kısıtlanmış hisseder. Yapar ve geri çekilir çünkü
enerjisini sürekli bir şeylere akıtma ihtiyacı hissetmez. Bir Generator ise
enerjisini sürekli bir şeylere akıtmak ister. Onların enerjilerinin açma
düğmesi vardır ama kapatma düğmesi yoktur. Her zaman yapacak şey bulamadıkları
zaman enerjilerini akıtamadıkları için kendilerini rahatsız hissedebilirler.
Bir Manifesting Generator ise bu iki
tipin bir birleşimidir. Dolayısıyla akıllarına bir şey geldiği zaman onu
gerçekleştirmek ister ve bunu sürekli yapacak enerjiye de sahiptir. Bu sebeple
yapılacak işler listeleri ve yeni projeleri vardır. Hayattaki varolma sebepleri
kendilerini ifade edebilmek için yeni işler ve projeler peşinde koşmaktır.
Fakat dikkat etmeleri gereken çok önemli bir detay vardır ve eğer bu durumu
gözardı ederlerse hayatları bir kaosa dönebilir. Manifesting Generator tipler
ancak deneyim sırasında, o deneyimin kendilerine keyif verip vermediğini
anlayabilirler. Dolayısıyla yeni bir işe girişmeden önce o konu ile ilgili bir
‘test sürüşü’ yapmaları önemlidir. Eğer buna dikkat etmeyip sadece söz
verdikleri için bir deneyimin içine girerlerse hayatlarının en eziyetli dakikalarını
yaşayabilirler. Eğer ‘test sürüşünü’ yapıp, kendileri için iyi olduğuna dair
bir farkındalık oluştuysa artık bir Manifestor’a dönüşür ve kimseyi
bilgilendirme ihtiyacı hissetmeden girdikleri işi büyük bir keyifle sonuna
kadar götürürler.
3/6 profiller az bulunan profillerdir.
Bu profilin özelliği, bir yandan her şeyi deneme-yanılma yöntemi ile keşfetmek
istemesi ve bu yüzden de hayatına zaman zaman karmaşa ve zorluk davet etmesi;
diğer yandan da genel tabloyu çok iyi görmesi sebebiyle bilge ve olgun bir
tarafının olmasıdır. Yaşamın ilk gençlik yıllarında bol macera ve her şeyi
deneme isteği, ilerleyen yıllarda ‘her şeyi gördüm, geçirdim’ düşüncesiyle
kişiyi bilge ve kararlı bir birey haline getirir. İletişim tarzı bir yandan
mizahi, bir yandan da kendine has bir üsluba sahiptir. Daha tatmin dolu bir
hayat yaşamak için yapabileceğin en iyi şey ‘dene-yanıl-kendin gör’ tavrını
sahip olduğun bilgelikle gerçek seçiciliğe dönüştürmektir.
Karar verirken duygularına dikkat etmen
gerekiyor. Duygu merkezi tanımlı kişiler duygularını inişler ve çıkışlar
halinde yaşar. Kararlarını bu iniş-çıkışlar sırasında değil, duygularının daha
sakin ve dingin olduğu zamanlarda vermen daha doğru olur. Sevinçten havalar
uçmuş vaziyette veya çok üzüntülü-gergin anlarında karar vermemen senin için
daha doğru olur. Sakral merkezin de tanımlı olduğu için duygularının daha
dingin olduğu durumlarda karnından gelen enerji akışına dikkat ederek o an için
en doğru kararı alabilirsin.
2 merkezinin dışındaki tüm merkezlerinin
tanımlı olması senin bir çok konuda daha rijid ve sabit bir bakış açısına sahip
olmana sebep oluyor. İnsanların senin işleri kendi tarzında yapmandan veya
esnek olmamandan dolayı bir şikayetleri olabilir ama sen o işlerin farklı bir
tarzda yürüyebileceğini düşünmezsin bile.
Tanımlı merkezlerinden zihin, yıllar
öncesine ait sayıları ve bilgileri bile kolayca aklında tutmanı sağlar. Tanımlı
boğaz merkezi sayesinde, kendini rahatça ve kolayca ifade edebilirsin ve konuşmaktan
yorulmazsın. Tanımlı benlik merkezin, hayattaki amacının belli bir yönü
olmasına ve senin bu yönü hep korumana yardımcı olur. Tanımlı sakral, seni
sürekli akan bir enerji merkezine çevirir. Tanımlı duygu merkezi, duygularının
hep inişli çıkışlı olmasına sebep olur. Tanımlı bir kök merkezi, seni strese
karşı dayanıklı yapar ve yeni başlangıçlar için bir baskı yaratır. Tanımlı
dalak ise, seni sezgisel anlamda güçlü bir insan yapar ve kendini korumak için
anlık dürtüler yaratır.
Tanımsız merkezin taç, hem tanımsız hem
de tamamen açık. Bu senin dış fikirlerden ve koşullardan çok etkilenmene sebep
olur ve bir yandan da bu fikirleri karşı bir medyum gibi fark etmeni sağlar.
Diğer tanımsız merkezin kalp, yine hem
tanımsız hem açık. Bu seni açık yürekli ve tüm hatalara karşı hoşgörülü bir
insan yapar. Kalp merkezi aynı zamanda maddi değerlerle de alakalıdır.
Dolayısıyla hizmet aldığın veya verdiğin durumlarda buna kendi değerin de dahil
olmak üzere değer biçmekte zorlanabilirsin. Yani aldığın bir ürün için değerinin
üzerinde para ödemen, verdiğin bir hizmet için de değerinin altında bir rakam
belirlemen mümkün. Bu tür durumlarda bu merkezi tanımlı birisinden destek alman
iyi olabilir.
Kapıların ve kanalların detaylarına
burada girmiyorum ama detaylı bir analiz için bunlar hakkında bilgi sahibi
olmakta önemli. Sevgiler Özge.
Haftaya Bodrum’dan yeni bir bülten ile
görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın, sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder