15 Temmuz 2013 Pazartesi

Para ve zenginlik üzerine – 41. Hafta Bülteni


Merhaba; 41. Hafta bülteni ile birlikteyiz. Para ile mutluluk satın alınamayacağını düşünüyorum. Peki, para ile daha fazla özgürlük satın alabilir miyiz?

Annem ve rahmetli babam bize rahat bir hayat sunabilmek için çok çalıştılar. Özellikle de Annem. 25 yıl çalıştığı bankadan emekli olduktan sonra Anadolu Sigorta acentesi işletmeye başladı ve geçenlerde Acentenin kuruluşunun 22. Yılını kutladık.

Şanslı olduğumuzu düşünüyorum, kendimize ait bir evimiz vardı, renkli TV ve video çıktığında ilk alanlardandık, komşular TV izlemek için bize gelirlerdi. Uzun yaz tatilleri yapabilirdik kendi arabamızla, 34 ZD 473 plakalı Murat 131’i çok net hatırlıyorum hala. Kliması ve otomatik camları bile yoktu ama biz çok mutluyduk ve bunları önemsemezdik o zaman.

Paralı eğitim veren özel bir kolejde okudum, üniversite eğitiminin bir bölümünü yurt dışında yaptım ve sonra işe girdim.

Para ile ilişkim genel olarak iyiydi, zenginliği “istediğim kadar para harcayabilmek” olarak görüyordum, iyi kazanıyor ve iyi harcıyordum. Başlangıçta her şey yolunda gitti, 9- 6 mesaisi olan itibarlı ve yüksek maaşlı kurumsal işimde kazandığım paranın tamamına yakınını mesai saatleri dışında, hafta sonlarında, tatillerde harcıyorduk.

40’lı yaşlarıma yaklaşırken hayatımı daha çok sorgulamaya başladım. Gelirimiz arttıkça harcamalarımız da buna paralel olarak artıyordu. Kira getirisi elde edebileceğimiz ikinci bir ev, kendimize ait bir yazlık, yeni bir otomobil, yeni kıyafetler, bizi kazıklamaya çalışan restoranlarda daha fazla yemek yerine daha fazla özgürlük istediğimi keşfettim.

Birkaç yıl böyle geldi geçti. Sık sık eşim Özge ile birlikte daha farklı bir hayat nasıl olabilir diye konuşuyorduk. Sonunda 9 ay önce yüksek maaşlı ve gelecek garantili işimi bir kenara bırakıp sevdiğim şeylerin ve özgürlüğün peşinden gitmeye karar verdim.

Daha basit bir hayat yaşamak istiyordum sanırım birazda. Kendimi geliştirmek, öğrendiklerimi diğer insanlarla paylaşmak, sevdiğim işi yaparak para kazanmak istiyordum.

Bir iş planı yapmak, para kazanmak ve para biriktirmek. Daha önce hiç girişimci olmamış ve ticaret yapmamıştım. Nasıl olacaktı ki?

Ne yalan söyleyeyim başlangıçta çok zorlandım, hala da bir miktar zorlanıyorum. Sabit giderlerimizin büyüklüğü ve büyük miktarlarda paraya ihtiyacımız olduğu gerçeği beni bunaltmıştı.

Öncelikle giderleri kontrol altına aldım, hayatımda ilk defa ciddi ve devamlı bir şekilde bütçe yapmaya başladım, excel tablosuna günlük olarak harcamalarımı kaydettim, ay sonlarında kontrol ettim, saçma sapan şeylere ne kadar çok para harcadığımı fark ettim ve harcama alışkanlıklarımı değiştirdim. Artık dışarıda yemek yerken, kıyafet alışverişi yaparken, vb. çok daha dikkatli davranıyorum.

Daha sonra para hakkındaki inançlarımı gözden geçirmeye karar verdim. Bana hizmet etmediğini düşündüğüm kalıplaşmış inançlarımın yerine inanabileceğim yeni düşünceler buldum ve zamanla inandım.

Para her şekilde bir şekilde geliyor.

Para ile satın alabileceğimiz şeyler hediye ediliyor.

İnsanlar sırf yardım olsun diye bizi destekliyorlar

Doğru projeyi sunarsanız herkes size ve projenize yatırım yapmak ister.

Para güzel bir şey.

Yazdım, kestim, katladım, cüzdanıma koydum ve aklıma geldikçe okudum. Hala cüzdanımda duruyor ve zaman zaman bakıyorum. Uğur parası gibi bir şey işte.

Yaptıklarım sanırım işe yarıyor, hemde oldukça çabuk sonuç aldım sanırım.

Pek çok insan beni herhangi bir ücret almadan veya indirimli ücretlerle destekliyorlar, bir marka oluşturmak için iyi bir ekibe ve kaliteli hizmet almaya ihtiyacınız var.

İş dışında da olumlu gelişmeler var. Bodrum’da çok beğendiğim milyon dolarlık evlerin olduğu butik bir site var deniz kıyısında. Buradan ev alabilecek durumda değilim henüz. Bu yaz güzel bir tesadüf oldu, bu sitede oturduğunu öğrendiğimiz bir tanıdığımız bizi gündüzleri misafir ediyor, bizde o sitede yaşamak nasıl bir duygudur bunu deneyimliyoruz.

Bereketli bir dönemden geçiyoruz. Bodrum’da iken yüz yüze seansların yanı sıra telefonla koçluk yapmaya da başladım.

Parasız olsam bile o kadar çok şeyim var ki, bunu anladığımda her şey çözüldü sanırım. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki istediğim her şeye sahibim.

Sağlıklıyım, dünya tatlısı bir ailem var, Annem, kızkardeşim, akrabalarım ve çok sevdiğim dostlarım hayatta, sevdiğim işi yapıyorum, Dünyanın benim için en güzel tatil beldesinde tatildeyim. Evet daha az harcıyorum ama çok daha özgürüm.

Daha fazlasına sahip olabilirim ve zaman zaman hayalini de kuruyorum.

Ama elimdekiler o kadar güzel ve yeterli ki hayallerim için hiçbir zaman “olmazsa ne olacak” moduna girmiyorum.

Elinizdeki güzelliklere ve varlıklara odaklanıp daha fazlasını isteyeceğiniz ama buna bağımlanmayacağınız harika bir hafta dilerim.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder