8 Temmuz 2013 Pazartesi

Kariyer değişikliği – 40. Hafta Bülteni


Merhaba; 40. Hafta bülteni ile birlikteyiz. Bu haftadan itibaren yazılarımı Bodrum’dan yüklüyor olacağım. En sevdiğim iki şey, Bodrum’da olmak ve yazı yazmak. Kurumsal iş hayatında iken hep bunu hayal ederdim. İş telefonları ile bölünen kısa tatiller hiç yeterli olmaz, ben erken emekli olup Bodrum’a yerleşmenin hayalini kurardım. Kızların okulu nedeniyle İstanbul’u terk etmek için henüz erken ama benim hayalim gerçek oldu. Sonuçta en azından yazları kesintisiz olarak buradayım ve yazıyorum. Neleri hayal ettiğinize dikkat edin, sizinki de gerçek olabilirJ.

“Kariyer değişikliği” cümlesini duyduğunuzda aklınıza ilk neler geliyor, nasıl bir ruh haline giriyorsunuz? Korku ve endişenin hakimiyetinde soğuk terler mi döküyorsunuz yoksa hafiften bir heyecan ve neşe duygusu mu kaplıyor içinizi?

1,5 saatlik yoğun trafikte geçen araba yolculuğunun ardından adeta tükenmiş bir şekilde plazaya geldiğimde yukarı ofise çıkmadan önce hızlıca bir şeyler atıştırır, kahve ve sigara eşliğinde güne hazırlanırdım. Güvenlikten geçer ve asansör kuyruğunda beklerken farklı bir dünyanın hayalini kurar, odama geçip bilgisayarımı açtığımda gelen maillerin çokluğu karşısında “gerçek dünyaya” dönerdim. Şimdi sabahları çimlerin üstünde meditasyon yaparak güne başlıyorumJ.

Koçluk ve yazarlık yapmaya başladıktan sonra uzun bir süre Caddebostan Sahil’deki Cafe Nero’yu ofis olarak kullandım. Akıllı telefonları ve laptopları ile çalışan, toplantı yapan, çalışma saatleri esnek olan çok sayıda insanla karşılaştım, onları gözlemledim, sohbetlerine kulak misafiri oldum. Hikayelerin benzerliği beni şaşırttı.

İstemedikleri, sevmedikleri bir işte bitmek tükenmek bilmeyen harcamalarını finanse etmek için çalıştıklarını fark ettikleri anda tüketimlerini azaltmak ve bazı şeylerden en azından bir süreliğine vazgeçmek kaydıyla daha azla yetinmeyi göze alıp kariyer değişikliği yapmışlardı.

Aç ve açıkta olan kimse yoktu, bazıları yeni kariyerlerini tam bir başarı hikayesine çevirip hem eskisinden daha çok para kazanır ve hayattan daha fazla keyif alırken bazıları ise maddi anlamda eski günlerini özlemle ansalar bile çok daha mutlu ve sağlıklı olduklarını dile getiriyorlardı.

Gerekmesi durumunda en azından geçici bir süre harcama alışkanlıklarınızı değiştirmek sizi korkutuyor mu?

Korkutmasın, ben böyle bir deneyimin içinden geçiyorum. Dışarıda yemek yemeyi azalttım, restoranların fiyat kalite dengesi konusunda son derece seçiciyim, zorunlu haller dışında kıyafet alışverişi yapmıyorum, kredi kartı kullanmamaya çalışıyorum, bütçe yapıyorum, tatilde yazlığa gidiyorum, yürüyorum ve daha çok toplu taşıma kullanıyorum. Bütün bunlar mutluluk seviyem üzerinde azaltıcı bir etki yapmadı.

Akşam 18.00 olmasını, Cuma gününün gelmesini, maaşınızın yatmasını, yıllık izninizin gelmesini beklemektense farklı bir yöne gidebilirsiniz. Eğer işinizi sevmiyorsanız sevdiğiniz bir iş bulana kadar daha doğrusu iş olarak görmeyeceğiniz bir faaliyet bulana kadar denemeye devam etmelisiniz.

Yaşamak için minimum ne kadar para kazanmak zorundasınız?

Daha farklı bir deneyim için harcamalarınızı azaltmaya hazır mısınız?

Yapmayı sevdiğiniz, gerçekten keyif aldığınız, sizi heyecanlandıran şeyler neler?

Para kazanmak zorunda olmasaydınız hangi işi /mesleği seçerdiniz?

Yapmayı sevdiğiniz şeylere dair en az 20 maddelik bir liste yapmanızı istiyorum sizden. Örnek olması açısından bende kısa bir liste yaptım.

Seyahat etmeyi seviyorum.

Yaratıcılığımı kullanmayı seviyorum.

Yazı yazmayı seviyorum, insanlar okuyup beğenince çok daha fazla hoşuma gidiyor tabii ki.

Koçluk yapmayı seviyorum, insanlara soru sorarak onları düşündürmek çok keyifli.

Ailemle beraber zaman geçirmeyi seviyorum.

Çocukluk arkadaşlarımla beraber 15 günde bir düzenli buluşmayı seviyorum.

Kitap okumayı seviyorum.

Yürüyüş yapmayı seviyorum.

Yüzmeyi seviyorum.

Yazın Bodrum’da olmayı seviyorum.

Sinemada film izlemeyi seviyorum.

Sosyal medyada aktif olmayı seviyorum.

Sevdiğim işi yaparak para kazanmayı seviyorum.
 

Listenizi bitirdiniz, peki sevdiğiniz işi yaparak para kazanma fikrine ne dersiniz?

Sizleri girişimci olmaya davet ediyorum.

Sevdiğiniz şeyleri yaparak para kazanmak gerçekten mümkün. Bir şeyi seviyorsanız tüm gücünüzle onun peşinden gidersiniz ve başarmanız kaçınılmaz olur.

İnsanlar her zaman işlerini severek yapan kişilerden hizmet almayı tercih ederler, bunu unutmayın lütfen.

Ne yapmak istediğinize karar verdikten sonra aşağıdaki sorulara dürüstçe yanıt verin ve cevaplara göre nihai kararınızı şekillendirin. Örnek olması açısından bende kendi (eski) cevaplarıma yer verdim.

Müşterileriniz (koçluk) kim olacak?

Daha çok büyük kentlerde yaşayan beyaz yakalı olarak tabir edilen çalışanlar. Kariyer değişikliği yapmak isteyenler, ilişkilerinde daha fazla mutluluk arayanlar, hayatlarında genel anlamda bir değişiklik yapmak isteyip bir rehber eşliğinde bunu gerçekleştirmek isteyenler, kendilerine duydukları güveni artırmak isteyenler, vb.

Müşteri ilişkisi tipi ne olacak?

Uzun süreli koçluk almak isteyenler, 3 ila 6 ay arası ideal, müşteriler değişecek, eski müşterilerin yerini yeni müşteriler alacak, butik hizmet verilecek.

Neden müşteri olsunlar?

Yapmak istedikleri değişiklikleri daha kolay ve hızlı yapmak için, hayatında bazı önemli değişiklikler yapmış bir kişi ile beraber bu yolu yürümek için, dışarıdan bir bakış açısının iyi geleceğinin farkında olacakları için.

Pazarlama, reklam, tanıtım kanalları ne olacak?

Facebook, twitter, linkedin, blog, web sayfası, viral marketing

Anahtar aktiviteler neler?

Kendini geliştirmek, eğitimlere katılmak, okumak, yazı yazmak ve paylaşmak, insanlarla iletişimde olmak, tecrübeyi artırmak, sosyal medya iletişimi…

Kaynaklar?

Zaman, bilgi, deneyim, sermaye, farklılıktan beslenen bir yaratıcılık

Ortaklar?

Yayınevi, blog takipçileri, koçluk deneyiminden memnun kalanlar, vb.

Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
 
Koçlukla ve bültenlerle ilgili sorularınız için: mert.cuhadaroglu@gmail.com
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder