Hayatta en çok
önemsediğim şeylerden birisi denge kavramıdır. Hem kendi hayatımı yaşarken hem
de koçluk çalışmalarım sırasında dengeye özel bir önem veririm. Dengeye
yaklaştıkça mutluluğun arttığını, dengeden uzaklaştıkça mutsuzluğun başladığını
gözlemliyorum.
Bugünkü yazım da denge
üzerine, farklı denge kavramlarından bahsedeceğim.
Yaşamın farklı alanları
var, sağlığımız, ilişkimiz/evliliğimiz/çocuklarımız, birince derece
akrabalarımızla olan ilişkilerimiz, iş ve kariyer durumu, para durumumuz,
sosyal hayatımız, ilgi alanlarımız, hobilerimiz, maneviyat ve diğer aklınıza
gelebilecek konular. Zamanımızı ve enerjimizi bu konular arasında ne şekilde
dağıttığımız, bunun bizi mutlu edip etmediği, hangi alanlara daha fazla zaman ve
enerji ayırmak gerektiği üzerinde düşünebileceğimiz en basit denge kavramıdır.
Bir sonraki yaklaşım şu
şekilde olabilir; fiziksel hedeflerim var, işim, gücüm, para durumum, evim,
arabam gibi, bu alanda bir tatmin seviyem var. Sonra ilişkiler alanı var, bütün
insan ilişkileri anlamında kendimi değerlendirecek olsam nasıl bir not veririm.
Üçüncü bir alan yaratıcılık alanı, hayatımı yaşarken yaratıcılığımı ne ölçüde
kullanabiliyorum. Dördüncü ve son alan ise katkı alanı, diğer insanların
hayatında olumlu izler bırakıyor muyum, bu dünyada var oluş amacım ne, nasıl
bir eser bırakmak istiyorum gibi konular. Bu dört alanı ayrı ayrı
değerlendirdiğinizde hangi alan üzerinde bir şeyler yapmak bundan sonra sizi
daha mutlu edebilir. Dengeyi sağlamak için hangi alana odaklanmanız gerekecek?
Bir başka denge
kavramı; düşündüğüm, söylediğim ve yaptığım şeylerin uyum içinde olması
halidir. Yaşamın hangi alanlarında bu dengeyi yakalıyorum, hangi konularda bunu
yapamıyorum.
Son olarak da hayata
matematiksel yaklaşmak ile spiritüel yaklaşmak arasındaki denge.
Hayata tam analitik bir
bakış açısı ile yaklaşmak dediğimde 2+2’nin her şart altında 4 ettiği
matematiksel bir formülü hayatın tüm alanlarına uyarlamaya çalışmaktan
bahsediyorum. Bu mümkün olmuyor. Fiziksel bir dünyada yaşıyoruz ve gerçekleşme
için eylem adımları kuşkusuz çok önemli. Diğer yandan; ne kadar mükemmel
planlarsanız planlayın sadece eylem adımları sizi istediğiniz noktaya her zaman
ulaştırmayabiliyor.
Hayata tam spiritüel
bir bakış açısı ile yaklaşmak ise benim tanımımda uygun strateji ve eylem
adımları olmadan sadece düşünce gücü ile bir şeyleri oldurmaya çalışmak ve/veya
çaba göstermeden her şeyi kaderin eline teslim etmek.
Bu iki uç yaklaşımı
ortada bir yerlerde dengeleyebilirse yani olumlu düşünmenin gücü ve inanç ile
akılcı planları ve uygun eylem adımlarını birleştirebilirsek istediğimiz
sonuçlara çok daha kolay ulaşabileceğimizi düşünüyorum.
Hayat sadece
matematikle açıklanamaz, diğer yandan hayat her şeyi kaderin eline teslim
ederek de yaşanmıyor. Pek çok konuda olduğu gibi burada da bir denge modeli
geliştirmenin bizi daha mutlu bireyler yapacağını düşünüyorum.
Herkesin denge noktası
elbette biraz farklı olacaktır. Denge noktanızı tanımlamanızı, mutlu olacağınız
bir reçeteyi oluşturmanızı ve uygulamanızı diliyorum.
Sevgi ile kalın.
Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder