Geçen Pazar akşamı
paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi. Bir okuyucum bu başlığı anlatan bir yazı
kaleme almamı rica etti. İlk kitabım olan Hayatını Seç’te bu konuyu detaylı
olarak ele almıştım, bugün kısa bir yazı kapsamında düşüncelerimi paylaşacağım.
Kendimiz olduğumuz bir
dönem var; çocukluğumuz. Sonra unutuyoruz kendimiz olmayı ve hatırlamak için
emek vermeye başlıyoruz. Geçenlerde bir danışanımla yaptığım sohbette onunla
yapacağımız çalışmalarda yeni bilgiler vermekten ziyade bazı şeyleri
hatırlamasını sağlamaya çalışacağımızı söylediğimde önce şaşırıp sonra bana hak
verdi.
Büyürken ailemizden,
çevremizden aldığımız tepkiler nedeniyle kendimiz olmaktan vazgeçebiliyor ya da
uzaklaşabiliyoruz, onay almak için yapıyoruz bunları genellikle. Endişe etmeyi
öğreniyoruz, en kötüsünü de düşünerek yaşamayı satın alıyoruz. Güvenliğimiz
adında özgürce hareket etmekten vazgeçiyoruz, vazgeçiriliyoruz.
Kendimize ait her şeyi
olabileceğimiz, yapabileceğimiz özgür bir dünyayı bırakıp bir başka boyuta
geçiş yapıyoruz adeta, her şeyin kurallarının önceden belirlendiği, nispeten
güvenli ama çoğu zaman sıkıcı bir dünya.
Bizim için önemli olan
nedir, gerçekten ne istiyoruz sorusunun cevabını aramak erteleniyor hep.
Özgüvenimiz çoğu
durumda yeterince gelişmiyor, hata yapmamıza dahi izin verilmiyor. Kendim
olmanın ilk şartı kendi kararlarımı alıp gerekirse bedellerini ödemek, bazen ne
mümkün.
Kendimi gerçekten
tanıma şansında 30’lu yaşlarımın ortalarında ulaştım ve çok sevdim, yolculuk
devam ediyor elbette, koçluk yaparken başkalarına da bu anlamda yardımcı
oluyor, rehberlik ediyorum.
Diğerleri ne düşünür
şeklinde yaşamayı uzun zaman önce bıraktım, kolay olmadı ama sonuçta güzel oldu.
Diğerlerinin hep bir şeyler düşündüğünü, aslında temelde iyi niyetli
olduklarını, ama ne yaparsam yapayım diğer insanların yarısının çıldırdığımı
düşündüğünü, diğer yarısının ise beni takdir ettiğini fark ettim.
Kendimiz olmaya izin
vermenin bir yaşı yok, her yaşta yapılabilir. Bunun için öncelikle kendimizi
daha iyi tanımak, isteklerimizi net bir şekilde ortaya koymak, hayatımızın
sorumluluğunu elimize alıp cesur kararlar almak ve uygulamak, diğer insanlar ne
düşünür endişesi ile vedalaşmak gerekiyor bana göre.
Ne yapacağınızı,
nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız bir elinizi kalbinize yerleştirin,
bırakın o size rehberlik etsin.
Sevgi ile kalın.
Not: Mutlulukla Değişim
Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com
adresine mail atın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder