31 Ocak 2016 Pazar

BİR HOBİ EDİNMENİN ÖNEMİ


Bir hobiniz, bir ilgi alanınız olsun, bu kendinizi tanımak anlamında veya güzel zaman geçirmek adına size kesinlikle yardımcı olur. Özellikle de ev - iş rutinini kırmak isteyen kişiler için bunu şiddetle öneriyorum.

Yazdıklarımı büyük ölçüde kendi hayatımda da uygulama eğilimindeyim. Son dönemlerde briç kursuna ve pilatese başladım.

Briç, zihinsel sağlık açısından çok faydalı bir spor. Ayrıca ekip çalışması, sosyalleşme imkanları da içeriyor elbette. Çok kolay bir oyun olduğunu söyleyemem ama oldukça keyifli bir sürece dahil oldum. Yaza kadar öğrenip turnuvalara katılmak istiyorum.

Hobilerime ciddi yaklaşmak gibi bir huyum var. Örneğin briç dersi alırken kendimi briç dersi verirken hayal ediyorum.

Pilates ise sağlıklı bedensel aktivite için güzel bir egzersizler bütünü. İmkanı olanlar için haftada beş gün yürüyüş, iki gün pilates ideal kombinasyon olabilir.

İlk dersimden itibaren büyük keyif aldım ve neden yaşamıma daha önce katmadım diye düşündüm. Zaten genelde öyle olur, uzaktan izlediğiniz, yapabileceğinizi düşündüğünüz bir şeyi yapmaya başladığınızda bunu hissedersiniz.

Yaz tatilinde de ülkemizde giderek yaygınlaşan kürek sörfünü denemiştim. Bir sörf tahtası üzerinde ayakta durarak kürek çekiyor ve ilerliyorsunuz.

Peki hangi hobileri seçmeliyiz veya neye göre seçmeliyiz. Çok kişisel bir deneyim elbette. Ben çok uzun süre düşünmeyi sevmem, eylem ağırlıklı bir yaşamım var, dolayısıyla uygun zamanı bulduğumda deneyim, hoşuma giderse devam ederim, gitmezse bırakırım.

Bir şeyi denemeden, içine girmeden bana uygun olup olmayacağını her zaman kestiremiyorum açıkçası. Eşim bu halim ile bazen dalga geçer, önce yapıp sonra düşünüyorsun der. Haklı olduğu durumlar var elbette, ikimiz bir denge yaratmaya çalışıyoruz.

Bu hafta eğer mümkünse uzun zamandır yapmayı düşündüğünüz bir aktivite ile ilgili olarak harekete geçmenizi öneriyorum. Fotoğraf olabilir, yazı yazmak olabilir, müzikle ilgili bir konu olur, bir spor dalı, bir dans dersi hepsi olabilir. Yeter ki içinizden gelsin, ruhunuz beslensin.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

29 Ocak 2016 Cuma

BUGÜN FAZLADAN KÜÇÜK BİR ŞEY YAPIN


Bir kararı doğru veya yanlış yapan şey, karar anındaki değerlendirmeden ziyade daha sonrasındaki düşüncelerimiz ve eylemlerimiz olabilir. Bu nedenle fazladan küçük bir şey yapmak sandığınızdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Almış olduğunuz kararın doğru olmasını istiyorsanız fazladan küçük bir şey yapın.

Konu ister ilişkiler olsun ister kariyerimiz, fazladan küçük bir şeyler yapmak her zaman işe yarar. Bu küçük şeyler bir araya geldiğinde hayatı oluştururlar.

Bugün değiştirmek istediğiniz konu, doğru çıkmasını istediğiniz kararınız her ne ise o konuda fazladan küçük bir şey yapmanızı istiyorum. İlişkinizi daha iyi hale getirmek istediğiniz birisi var ise ona küçük bir sürpriz yapın. İş değişikliği düşünüyorsanız fazladan bir mail atın, görüşme yapın. Bir hayaliniz varsa fazladan bir adım atın.

Hayatın bize neler getireceğini bilme şansına sahip değiliz, ama getireceklerine bir adım yaklaşmak için fazladan bir adım atmak çoğu zaman işe yarar. Yapabilenler ile yapamayanlar arasındaki farkı çoğu zaman fazladan atılan o tek bir adım, tek bir söz veya tek bir hareket oluşturur.

Her gün, her ay ve her yıl çok sayıda küçük seçimler yaparız, bu seçimler toplanıp bir araya geldiklerinde hayatımızı nasıl geçirdiğimizi belirler.

Siz de bugün bir karar alın, fazladan küçük bir şey yapın ve daha mutlu insanlar arasındaki yerinizi alın.

Pazartesi görüşmek üzere, sevgi ile kalın.

Not: Şubat ayı koçluk ön görüşmeleri bu hafta başlamaktadır, koçluk almak ile ilgileniyorsanız ücretsiz ön görüşmelerden yararlanmak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

KENDİNE GÜZEL ŞEYLER ANLAT


Size “Gün içinde en çok kiminle görüşüyor, en çok kiminle sohbet ediyorsunuz? Kimlerle konuşuyor, kimin fikirlerini dinliyorsunuz?” diye sorsam, birçok farklı cevap alabilirim

“İş arkadaşlarım, eşim/sevgilim, çocuklarım, annem-babam, komşum, dostlarım,…”

Liste uzayıp gidebilir fakat kendinizi de listenin içine koymazsanız, hayatınızdaki en önemli kişiyi atlamış olursunuz.

Aslında hepimiz gün içinde en çok kendimizle konuşuyor, kendimizle sohbet ediyor, kendi düşüncelerimizi dinliyoruz.

Dışarıdan görenler deli olduğumuzu düşünmesinler diye de bunu zihnimizin içinde yapıyoruz J Aklımızdan geçen düşünceler, resimler, anılar, yaptığımız yorumlar aracılığıyla kendimize sürekli bir şeyler anlatıyoruz.

Madem en çok kendimizle konuşuyoruz, güzel şeyler anlatmaya ne dersiniz?

Mesela,…

Hayatımızda nelerin yolunda gitmediğini değil, nelerin YOLUNDA GİTTİĞİNİ …

Daha ne kadar yolumuzun olduğunu değil, ne kadar yol KAT ETTİĞİMİZİ …

Neleri yapamadığımızı değil, neleri YAPABİLDİĞİMİZİ …

Kusurlarımızı değil, MÜKEMMEL yönlerimizi …

Başarısızlıklarımızı değil, BAŞARILARIMIZI …

Nelerin yok olduğunu değil, nelerin VAR olduğunu …

Düşünsenize, birisi gelse ve bize bütün gün yaşamımızın negatif yönlerinden bahsetse enerjimiz ne kadar düşer. O zaman biz bunu kendimize neden yapalım?

Güzel düşünceler mucizeler yaratır ve düşünceler sadece alışkanlıktır.

Negatif düşünceleri nasıl zamanla oluşturduysanız ve bunu bir alışkanlık haline getirdiyseniz, pozitif düşünceleri de zamanla oluşturmak ve bunu bir alışkanlık haline getirmek mümkün.

Sadece biraz farkındalık ve emek yeterli.

Bugünden itibaren başlayabilirsiniz, kendinize güzel şeyler anlatmaya.

Madem en çok kendimizle konuşuyoruz, bari güzel olsun anlattıklarımız J

Hepimize güzel bir hafta diliyorum.

Eğer yaşamınızda bir değişim arzu eder ve olasılıklarınız hakkında daha detaylı görüşmek isterseniz, ÜCRETSİZ BİR ÖNGÖRÜŞME için bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Diğer yazılarım için www.ozgecuhadaroglu.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

#hayatböylegüzel paylaşımları için Instagram hesabım @cuhadarogluozge

Sevgiyle kalın.

Özge Çuhadaroğlu

27 Ocak 2016 Çarşamba

SINIR ÇİZMENİN ÖNEMİ


İnsan ilişkileri hayatta önemli yer tutuyor, insan ilişkilerini iyi kavramak ve yönetmek mutluluğun anahtarlarından birisi kesinlikle. Burada çok sayıda konu var, ben bugün kısaca sınır çizmek konusundan bahsetmek istiyorum, sınır çizmek özgürlüğünüzü artırır ve sizi ilişkiler anlamında daha mutlu yapabilir.

Pek çok insan sınır çizmekten kaçınır, sınır çizerlerse bunun kötü olacağını, karşı tarafın olumsuz bir tepki verebileceğini düşünürler. Oysa ki sınırlarınızı çizmeden içine dahil olacağınız ilişkilerde ciddi sıkıntılar yaşayabilirsiniz.

Denge kavramı burada da önemli elbette, sınır çizeyim derken kendinizi tamamen geri çekeceğiniz veya insanlara güvenmeyeceğiniz bir yapıdan bahsetmiyorum.

Sınır çizmek kendimizi tanımakla mümkün olan bir kavramdır, ben kimim, ne istiyorum, neye nasıl tepki veriyorum ve bunu niçin bu şekilde deneyimliyorum gibi soruların cevapları üzerinde düşünmek kesinlikle işe yarar.

Bir sınır çizilmemişse bir ihlal olup olmadığı konusu da zaman zaman tartışmalı hale gelir.

Sınır çizmek konusunda yapabileceğimiz en iyi şey ima edebiyatını bir tarafa bırakıp her şeyi açıkça dile getirmek olmalıdır. Özellikle de bir ilişkinin başlangıç döneminde sınırlar oluşurken bunu yapmak daha kolaydır.

İnsanlara yardım etmek elbette çok güzel bir duygudur, diğer yandan her kişiye her konuda yardım edemezsiniz, gerçekten yapmayı istiyor musunuz, kendinize bunu daha sıkça sormalısınız.

Sınır çizmek konusunda şunu da düşünebilirsiniz, hayatınızdaki ilişkileri düşündüğünüzde sizi mutlu edecek şekilde sınır çizebildikleriniz ve çizemedikleriniz vardır. Siz aynı kişi olduğunuza göre iyi örneklerle diğerlerini karşılaştırarak nerede hata yaptığınızı görebilir ve bazı önlemler alabilirsiniz.

Sınırlarını çizemeyen sınır ihlaline katlanır.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapevlerinden ulaşabilirsiniz.

26 Ocak 2016 Salı

ZAMAN VARKEN MUTLAKA YAPIN

Dün akşam paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi, zaman varken mutlaka yapın. Peki, neyi mutlaka yapalım? Bu cümleyi düşündüğünüzde aklınıza gelen şey veya şeyler neler ise onları yapın. Kişiden kişiye farklı olacaktır. Bazen bu şeyleri yapmadan ilerlemek de mümkün olmaz hayatta.
Genel olarak hepimizin mutlaka yapmasını tavsiye edebileceğim şeyler de var elbette, bugünkü kısa yazımın konusunu onlar oluşturuyor.

Mutlaka sağlığınıza yatırım yapın, ben şu an sağlıklıyım bana bir şey olmaz demeyin. Kontrollerinizi yaptırın, kötü alışkanlıklarınızı bırakın ya da azaltın. Her gün yarım saat yürümeye çalışın, imkanınıza varsa haftada iki gün pilates ya da yoga benzeri bir aktivite yapın, grup çalışmalarına katılın. Briç öğrenin, bulmaca çözün, zihni de ihmal etmemek ve değişik şekillerde çalıştırmak lazım. Ayrıca doğal ve sağlıklı beslenmeye çalışın, bol bol su için.

Mutlaka sevgiye önem verin. Sevgi her şeye anlam katar. Sevgi yemeğin tadı tuzu değil yemeğin kendisidir. Sevgiyi hayatınızdaki öncelikli alanlar arasına almadan, hayatınızı bu şekilde yaşamadan mutlu olmak çok zordur. Hayatta iseler annenizi, babanızı, kardeşlerinizi her gün arayın. Eşinize/sevgilinize, çocuklarınıza onları sevdiğinizi gösterin. Gösterdikçe çoğalır sevgiler. Akrabalarınızı, dostlarınızı arayıp sorun.

Mutlaka sevdiğiniz bir işiniz olsun ya da yaptığınız işi daha çok severek yapmanın yollarını bulun. Günün büyük bir kısmı işte geçiyor, yaptığınız işe daha fazla anlam katmaya çalışın.

Mutlaka biraz para biriktirin, miktarı çok önemli değil, bir köşede acil ihtiyaç halinde kullanabileceğiniz biraz paranız olsun.

Mutlaka yardım edin, kime nasıl yardım ettiğiniz çok önemli değil, maddi bir yardım olması da gerekmiyor, imkanlarınız çerçevesinde insanların hayatında bir katkınız olsun.

Mutlaka maneviyata önem verin, inancınız doğrultusunda her gün düzenli olarak dua etmeye çalışın, sahip olduklarınız için şükretmeyi ihmal etmeyin.

Mutlaka iyinin ve güzelin yanında olun, eninde sonunda kazanan siz olursunuz.

Her gün mutlaka kendinize iyi gelecek bir şeyler yapın, ruhunuzu besleyin.

Kendi mutlaka listenizi oluşturun ve mutlaka uygulayın.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

25 Ocak 2016 Pazartesi

KEŞKE OKULDA ÖĞRENSEYDİK


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım bana güzel bir yazı gönderdi, yazının linkini en altta paylaştım. Yazının ana fikri kişisel gelişimle veya koçluk ile ilgili konuları maalesef geç sayılabilecek yaşlarda öğreniyor olmamız. Bazı konuları eğitim sistemimizin içine dahil edebilmek gerçekten yararlı olurdu. Diğer yandan eğer hayatta isek her zaman yeni bilgiler öğrenmek ve öğrendiklerimizi hayatımıza almak mümkündür. Bugünkü yazım keşke okulda öğrenseydim dediğim ama sonrasında geç de olsa kavrayıp hayatıma yerleştirdiğim konular ile ilgili.

İlk aklıma gelen konu para yönetimi konusu, yani kendi paramızın idare edilmesi. Ana kural kazancından önce tasarruf miktarını ayır, sonra kalan kısmı ile mecburi harcamalarını yap, eğer artarsa gezip tozarsın.

İkinci konu zaman yönetimi. Zamanı çok hoyratça tüketiyoruz. Fiziksel olarak hayatta kalmak için yapmamız gereken uyku, beslenme gibi şeylerden sonra iş hayatı zamanımızın önemli bir kısmını alıyor. Geriye kalan zamanı gerçekten çok iyi kullanmak gerekiyor. Mutlaka stratejiye zaman ayırmak lazım. Bir insanın hayatında strateji nedir? Ben kimim, nasıl mutlu oluyorum, hayallerim neler, onlara nasıl ulaşabilirim, kendime neler katabilirim gibi soruların cevaplarını aramak ve bu alanlarda bir şeyler yapmak.

Üçüncü konu dengeye önem vermek olurdu. Dengeye yaklaştıkça mutluluk artıyor çünkü. O kadar çok denge var ki, almak ve vermek arasındaki denge, gerçekçi beklenti ile hayal kurmak arasındaki denge, kendim ve diğer insanlar arasındaki denge, söylediklerim ve yaptıklarım arasındaki denge gibi.

Dördüncü konu, hatalardan ders çıkarma konusu olabilirdi, nerede düştüğüne değil nerede sendelediğine bak ve dersi öyle çıkar, keşke daha önce öğrenseydim dediğim sözlerden birisidir.

Beşinci konu sağlığın önemi olabilir, doğru beslenme nedir, doğru spor nasıl yapılır, bir insan sağlığına nasıl yatırım yapabilir, bu konuları da okulda öğrenmiş olmayı dilerdim.

Altıncı konu biraz spiritüel veya manevi bir konu, var olana odaklanmak, bu konuda ayrı bir kitap yazmayı bile düşünüyorum, neyin eksik olduğuna değil nelerin var olduğuna odaklanmak ve sahip olduklarımız için her zaman şükretmek.

Yedinci konu, korkunun kendisinden başka korkacak bir şey olmadığı olabilir. Korkularımıza doğru minik adımlar atarak ilerlemenin ne olduğu, nasıl yapılabileceği daha geç yaşlarda ulaştığım bir bilgi oldu kendi adıma.

Benim aklıma gelenler bunlar oldu, eminin sizin de aklınıza gelen ve paylaşmak istedikleriniz olacaktır, isterseniz yorum olarak paylaşabilirsiniz.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazının linki şu şekildedir: http://www.egitimpedia.com/keske-okulda-ogretselerdi-dedigim-16-sey/

24 Ocak 2016 Pazar

HAYATINI SEÇ


Geçen hafta Ankara’dan çok değerli konuklarım vardı; Mustafa ve Kemal dostlarım. Benim ilk kitabımdan bazı kısa bölümlerin de yer aldığı, kendi hayat hikayelerini anlattıkları bir gösteri hazırlıyorlar, öncelikle Anadolu liselerinde sonra başka okullarda ve platformlarda sergilemeye çalışacaklar. Yazılarımdan ve kitaplarımdan etkilenen, yarar sağlayan dostlarıma elimden geldiği ölçüde yardımcı oluyorum elbette. Bugün ilk kitabım olan Hayatını Seç’in başlığını taşıyan bir yazı ile haftaya merhaba demek istedim, hafta hepimize sağlık, huzur ve mutluluk getirsin.

Hayat nedir?

Bence kendimiz üzerinde çalıştığımız, kendimizi keşfettiğimiz bir yolculuktur.

Kendimiz dedik, bu nedenle başarılı insanların temel özelliği asla ve asla kendilerini başkalarıyla kıyaslamamalarıdır. Kendilerini önceki halleriyle kıyaslarlar. Yolculukta nereden nereye geldiklerine ve nereye gittiklerine bakarlar. Sadece ne kadar yollarının kaldığına değil ne kadar mesafe kat etmiş olduklarına da odaklanırlar.

İnsan aslında organik mükemmel bir bilgisayar, hali hazırda kullandığımız bilgisayarları bizim en ilkel halimiz olarak düşünebiliriz. İçimizde pek çok program var, bu programları keşfetmek ve çalıştırmak amacımız.

Bunu nasıl yapacağız?

Bizler aslında tasarımcıyız, bizi desteklemeyen programları değiştirebiliriz. Bunlar bir işimize yaramayan bizi istediklerimizden uzaklaştıran düşünce yapıları ve inançlardır.

Seçmek demek öncelikle istediğimiz hayatı yaratmak anlamında bize destek olabilecek, işimizi kolaylaştırabilecek düşünceleri ve inançları seçmek demektir.

İnanç, bir insanın yaşamında sisteme ait komuttur. Neye inanıyorsak sistem komut olarak algılar ve yerine getirir.

Ağzımızdan çıkan sözler bizim için bir kodlama ve bilinçaltı sistemi için bir emirdir: Koşturuyorum derseniz bilinçaltının anladığı sizi koşturmak yönünde bir emirdir.

Ben kendime güvenmiyorum derseniz sistem sürekli zemini sallamaya başlar. Güven zemindir, zemin sallanıyorsa destek gerekir.

Bizi sınırlayan konuşmalarımızı, düşüncelerimizi ve inançlarımızı keşfetmek ve mekanizmayı anlamak bu nedenlerden dolayı önemlidir.

Sürekli yapageldiğimiz şeyleri ve alışkanlıklarımızı düşündüğümüzde hayatımızı etkileyen düşünce sistemlerini ve inançlarımızı buluruz.

Birçok şeyimiz çok otomatiktir.

Davranışlarımdan memnun muyum? Daha farklı hangi davranışları seçebilirim?

Davranıştan giderek inancı bulabilirim.

Davranış değişikliği için yeni bir strateji gerekir, inanç değişikliği gerekir.

İnandığım şeyler yaşamda beni destekliyor mu, yoksa bana ayak bağı mı oluyor?

Gelecekte hangi düşünce ve inançlarla devam edeceğim?

Bunun için ise ne istediğini bilmek önemlidir. Farkındalık önemlidir. Farkındaysak değiştirebiliriz, yönetebiliriz. Sorgulamadığımız şeyler, farkında olmadan bizi yönetir.

Sorgulama başlayana kadar mevcut durum devam eder. Neden Olmasın? Kuvvetli bir sorudur.

Bu arada bir şey işliyorsa sakın bozmayın. Size olumlu hizmet eden inançlarınız kalsın.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

KÜÇÜK VE GÜNLÜK SEÇİMLERİN ÖNEMİ

Yarından başlayarak;
Sabahları normalde uyandığınızdan biraz daha erken kalkmayı seçebilir ve kendinize keyif alacağınız bir yarım saat ayırabilirsiniz veya her zamanki saatinizde uyanıp hızlıca hazırlanıp evden son anda çıkabilirsiniz.
...
Dengeli beslenmeyi tercih ederek, güne evinizde yapacağınız güzel ve sağlıklı bir kahvaltı ile başlayabilir veya işyerine giderken alacağınız bir poğaça ile karnınızı doyurabilirsiniz.
İşyerinizdeki insanlara onları şaşırtacak şekilde gülümseyip kocaman bir günaydın diyebilir veya sessizce aralarından geçerek masanıza oturabilirsiniz.
Her gün içten bir şekilde bir iş arkadaşınızın halini hatırını sorabilir veya kendi işinize gömülebilirsiniz.
Bundan sonra öğle tatillerinde yarım saat bir yürüyüş yapabilir veya kitap okuyabilir ya da çoğu zaman yaptığınız gibi sosyal medyada zaman geçirebilirsiniz.
Akşamları eve dönerken bazen evdekilere sürpriz yapmak için bir demet çiçek, küçük bir çikolata, bir balon alabilirsiniz veya bugün çok yoruldum bana dokunmayın diyerek kapıyı açabilirsiniz.
Akşam yemeklerinde sofrada herkesin ilgisini çekebilecek güzel konulardan bahsedebilir veya bütün gün işte neler yaptığınızı anlatabilirsiniz.
Çocuklarınız yatmadan her gece onlarla 15-20 dakika oyun oynayabilir veya sosyal medyaya göz atabilirsiniz.
Ailenizle, eşinizle daha çok güzel bir müzik eşliğinde sohbetler edebilir veya TV’nin karşısında uyuklayabilirsiniz.
Her gün, her ay ve her yıl çok sayıda küçük seçimler yaparız, bu seçimler toplanıp bir araya geldiklerinde bir yılı nasıl geçirdiğimizi ve hayatımızı etkileme anlamında önemli bir güce sahiptir.
Adete otomatik pilotta yaşar ve bu küçük seçimleri hep alışılageldik şekilde yaparsanız sizden duyacağım şey genellikle şu olur: “Her gün/her yıl birbirinin aynısı ve çok sıkıcı”.
Evet öyle, çünkü siz her gün öyle olmasını seçiyorsunuz.
Dikkatimizi hep büyük seçimlere vermeyi öğrenecek şekilde yetiştirildik. Meslek sahibi olmak, para kazanmak, evlenmek, ev almak. Kimse bize küçük seçimlerin de önemli olabileceğini anlatmadı.
Eğer her gününüz/her yılınız bir diğerine benziyorsa ve bundan sıkıldıysanız yeni yılda küçük seçimlerinize bir göz atmanızı ve ufak değişiklikler yapmanızı önerebilirim.
Mutlu haftalar.

22 Ocak 2016 Cuma

MUTLAKA KENDİNİZE İYİ GELECEK BİR ŞEYLER YAPIN


Geçen akşam paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi, mutlaka kendinize iyi gelecek bir şeyler yapın. Peki, neyi mutlaka yapalım? Bu cümleyi düşündüğünüzde aklınıza gelen şey veya şeyler neler ise onları yapın. Kişiden kişiye farklı olacaktır. Bazen bu şeyleri yapmadan ilerlemek de mümkün olmaz hayatta.

Genel olarak hepimizin mutlaka yapmasını tavsiye edebileceğim şeyler de var elbette, bugünkü kısa yazımın konusunu onlar oluşturuyor.

Mutlaka sağlığınıza yatırım yapın, ben şu an sağlıklıyım bana bir şey olmaz demeyin. Kontrollerinizi yaptırın, kötü alışkanlıklarınızı bırakın ya da azaltın. Her gün yarım saat yürümeye çalışın, imkanınıza varsa haftada iki gün pilates ya da yoga benzeri bir aktivite yapın, grup çalışmalarına katılın. Briç öğrenin, bulmaca çözün, zihni de ihmal etmemek ve değişik şekillerde çalıştırmak lazım. Ayrıca doğal ve sağlıklı beslenmeye çalışın, bol bol su için.

Mutlaka sevgiye önem verin. Sevgi her şeye anlam katar. Sevgi yemeğin tadı tuzu değil yemeğin kendisidir. Sevgiyi hayatınızdaki öncelikli alanlar arasına almadan, hayatınızı bu şekilde yaşamadan mutlu olmak çok zordur. Hayatta iseler annenizi, babanızı, kardeşlerinizi her gün arayın. Eşinize/sevgilinize, çocuklarınıza onları sevdiğinizi gösterin. Gösterdikçe çoğalır sevgiler. Akrabalarınızı, dostlarınızı arayıp sorun.

Mutlaka sevdiğiniz bir işiniz olsun ya da yaptığınız işi daha çok severek yapmanın yollarını bulun. Günün büyük bir kısmı işte geçiyor, yaptığınız işe daha fazla anlam katmaya çalışın.

Mutlaka biraz para biriktirin, miktarı çok önemli değil, bir köşede acil ihtiyaç halinde kullanabileceğiniz biraz paranız olsun.

Mutlaka yardım edin, kime nasıl yardım ettiğiniz çok önemli değil, maddi bir yardım olması da gerekmiyor, imkanlarınız çerçevesinde insanların hayatında bir katkınız olsun.

Mutlaka maneviyata önem verin, inancınız doğrultusunda her gün düzenli olarak dua etmeye çalışın, sahip olduklarınız için şükretmeyi ihmal etmeyin.

Mutlaka iyinin ve güzelin yanında olun, eninde sonunda kazanan siz olursunuz.

Kendi mutlaka listenizi oluşturun ve mutlaka uygulayın.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

YAŞAMIN TÜM OLASILIKLARI


Hepimiz hayatın tüm olasılıklarını içimizde barındırıyoruz. Kimi zaman susmak işe yarar, kimi zaman sesini yükseltmek. Bazen ileri atılmak iyi gelir, bazen de sabırla beklemek. Hayatın akışında her anda farklı alternatifler bizi isteğimize götürüyor, çünkü o anın şartı o.

Zaten sorun, farklı durumlarda hep aynı şeyi yapmaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Hayatınızda isteklerinizi hep ileri atılarak elde ettiğinizi düşünüyorsanız ve o an içinde olduğunuz deneyimde sabırla beklemek en iyi sonucu verecekse, ileri atılarak işleri karıştırıyorsunuz sadece. O zaman da istediğinizi elde etmek için çok daha fazla eylem gerekiyor. Halbuki bazen ‘armut piş ağzıma düş’ en iyi sonucu verir.

Eğer geçmişin ve geleceğin yansımasını şimdiye taşımadan anda kalabilirseniz, o durumda neyin gerekli olduğunu rahatlıkla farkeder ve ona göre kendinizi ayarlarsınız. Bu sayede de her eyleminiz düşüncenizle hizalı olur ve ideal eforla ideal sonucu elde edersiniz.

Bilgelik denen şey de bu aslında, her an yepyeni bir insan olduğunun farkına varıp sadece iç sesine kulak vererek hayatın içinde yol almak, bazen ne kadar mantıksız gözükse bile.

Sizi hayallerinize götürecek olan anahtar içinde olduğunuz anın tadını çıkarmak ve keyfini sürmek. Ne kadar yapabilirseniz, o kadarı yeterli. Çoğu zaman hayatı gereğinden fazla ciddiye alıyor ve her şeye fazladan anlamlar yüklüyoruz. 

Hayat kendimizi keşfettiğimiz eğlenceli bir yolculuk aslında. Tadını ne kadar çok çıkarırsak, o kadar keyifli…

Eğer yaşamınızda bir değişim arzu eder ve olasılıklarınız hakkında daha detaylı görüşmek isterseniz, ÜCRETSİZ BİR ÖNGÖRÜŞME için bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

#hayatböylegüzel paylaşımları için Instagram hesabım @cuhadarogluozge

Sevgiyle kalın.

Özge Çuhadaroğlu

20 Ocak 2016 Çarşamba

ANI YAKALAMAK, HAYATI YAKALAMAK


Geçtiğimiz Pazar gecesi İstanbul’da çok güzel kar yağıyordu, günün büyük kısmında danışanlarımla seanslar yapmıştık, eve geldiğimde biraz yorgundum, sonra bir banyo yaptım, yemek yedim ve günlük şükürlerimi yazmaya başladım, aşağıdaki paragraf o yazıdan alınmıştır.

“Çok şükür sağlıklıyım, dışarıda çok güzel kar yağıyor, kızlar yataklarında uyuyor, Özge kitap okuyor, sıcacık huzur dolu evimizdeyiz, güzel bir müzik çalıyor hafiften, sıcak çay içiyorum, her şey çok güzel, zamanı durdurmak istediğim anlardan birisi kesinlikle…”

Benim için mutluluğun bir resmi olsaydı yukarıdaki satırlar olurdu herhalde. Peki böyle anları daha çok yaşamak için neler yapabiliriz?

Burada herkesin izlemesi gereken yol farklı olacaktır, çünkü genellikle huzurlu olduğumuzda bu güzel anları fark edebiliyoruz veya yaşayabiliyoruz. Herkesi huzura götüren farklı şeyler olabilir.

Benim huzurlu olmam için o gün mutlaka bir şeyler üretmiş olmam gerekiyor, bu doğru veya yanlış değil, bana özgü bir şey sadece. Tatilde olsam bile durum çok değişmiyor. Üretilen şey güzel geçen bir koçluk seansı olabileceği gibi içime sinen güzel bir yazı yazmış olmak da olabiliyor.

Benim huzuru daha kolay yakalamamda için o gün yapmayı planladığım şeyleri, özellikle de sorumluluklarımı büyük ölçüde tamamlamış olmam da etkili oluyor.

Ayrıca geçenlerde ayrı bir yazıda kaleme almıştım, anda kalmak ve para durumu arasında bir ilişki var, artıda olmak, tasarruf etmek de anda kalmayı, huzur bulmayı kolaylaştırıyor.

Elbette maneviyat, inandığımız şekilde dua etmek ve şükretmek de insanı huzurlu yapar.

Yazının başında belirtmiş olduğum gibi herkesin huzur ve anda kalma deneyimi farklı olacaktır. Zamanı durdurmak istediğiniz bir anı en son ne zaman yaşadınız, o sırada ne yapıyordunuz, nasıl bir çevre içindeydiniz, anda kalmanızı genel olarak sağlayan şeyler nelerdir?

Hepinize anı yakalayacağınız güzel günler diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı da okumanızı önerebilirim.

 

19 Ocak 2016 Salı

KENDİN OLMAYA İZİN VER


Geçen Pazar akşamı paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi. Bir okuyucum bu başlığı anlatan bir yazı kaleme almamı rica etti. İlk kitabım olan Hayatını Seç’te bu konuyu detaylı olarak ele almıştım, bugün kısa bir yazı kapsamında düşüncelerimi paylaşacağım.

Kendimiz olduğumuz bir dönem var; çocukluğumuz. Sonra unutuyoruz kendimiz olmayı ve hatırlamak için emek vermeye başlıyoruz. Geçenlerde bir danışanımla yaptığım sohbette onunla yapacağımız çalışmalarda yeni bilgiler vermekten ziyade bazı şeyleri hatırlamasını sağlamaya çalışacağımızı söylediğimde önce şaşırıp sonra bana hak verdi.

Büyürken ailemizden, çevremizden aldığımız tepkiler nedeniyle kendimiz olmaktan vazgeçebiliyor ya da uzaklaşabiliyoruz, onay almak için yapıyoruz bunları genellikle. Endişe etmeyi öğreniyoruz, en kötüsünü de düşünerek yaşamayı satın alıyoruz. Güvenliğimiz adında özgürce hareket etmekten vazgeçiyoruz, vazgeçiriliyoruz.

Kendimize ait her şeyi olabileceğimiz, yapabileceğimiz özgür bir dünyayı bırakıp bir başka boyuta geçiş yapıyoruz adeta, her şeyin kurallarının önceden belirlendiği, nispeten güvenli ama çoğu zaman sıkıcı bir dünya.

Bizim için önemli olan nedir, gerçekten ne istiyoruz sorusunun cevabını aramak erteleniyor hep.

Özgüvenimiz çoğu durumda yeterince gelişmiyor, hata yapmamıza dahi izin verilmiyor. Kendim olmanın ilk şartı kendi kararlarımı alıp gerekirse bedellerini ödemek, bazen ne mümkün.

Kendimi gerçekten tanıma şansında 30’lu yaşlarımın ortalarında ulaştım ve çok sevdim, yolculuk devam ediyor elbette, koçluk yaparken başkalarına da bu anlamda yardımcı oluyor, rehberlik ediyorum.

Diğerleri ne düşünür şeklinde yaşamayı uzun zaman önce bıraktım, kolay olmadı ama sonuçta güzel oldu. Diğerlerinin hep bir şeyler düşündüğünü, aslında temelde iyi niyetli olduklarını, ama ne yaparsam yapayım diğer insanların yarısının çıldırdığımı düşündüğünü, diğer yarısının ise beni takdir ettiğini fark ettim.

Kendimiz olmaya izin vermenin bir yaşı yok, her yaşta yapılabilir. Bunun için öncelikle kendimizi daha iyi tanımak, isteklerimizi net bir şekilde ortaya koymak, hayatımızın sorumluluğunu elimize alıp cesur kararlar almak ve uygulamak, diğer insanlar ne düşünür endişesi ile vedalaşmak gerekiyor bana göre.

Ne yapacağınızı, nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız bir elinizi kalbinize yerleştirin, bırakın o size rehberlik etsin.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atın.

18 Ocak 2016 Pazartesi

KARAR VERMEK VE UYGULAMAK


Koçlukta en çok üzerinde durduğumuz konulardan birisi de karar vermek konusudur. Kararlarım kendi değerlerim ile uyumlu mu? Kararımın muhtemel sonucu kimleri nasıl etkiliyor? Aldığım karar beni daha huzurlu yapacak mı? Bu ve benzeri soruların üzerinde sesli olarak düşünmek çoğu zaman işe yarar.

Daha sonra verdiğimiz kararın ne ölçüde uygulanabilir olduğuna bakmak gerekir. Bir kararın önce benim için sonra da çevrem için yararlı olması da bazı durumlarda önemli olabilir.

Kararla ilgili eylem adımlarını kafamızda şekillendiririz; somut, ölçülebilir, gerçekçi eylem adımları belirlemeye çalışırız, bunları bir takvime bağlamaya gayret ederiz.

Bazen detaylandırmak ve minik adımlar belirlemek iyi gelir, pek çok kişi için bu şekilde yapmak uygulamayı kolaylaştırır.

Sizi korkutmayacak ancak bir şey yaptığınız hissini verecek bir adımla başlamanızı öneririm.

Daha sonra kontrolümüzde olan ve olmayan alanlara bakmak gerekebilir. Bazen ikisinin karışımından oluşan gri bölgelerle de karşılaşabiliriz.

Bu konu ile ilgili olarak gidiş yolundan puan almak isimli yazımı da okumanızı isterim, bütün eski yazılarıma kendi adımı taşıyan web sitesinden ve hayatını seç isimli bloğumdan ulaşabilirsiniz.

Karar verdikten sonra hemen başlamak genellikle daha iyidir, eyleme geçmek motivasyonu artırır, eyleme geçme süresini uzatmak ise kaygı ve endişeyi çoğaltabilir.

Kararlarınızı uygulamaya başlayacağınız kararlı günler diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Karar vermek ve uygulamak konusunda koçluk desteği almak isterseniz bana mert.cuhadaroglu@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

17 Ocak 2016 Pazar

HEDEF BELİRLEME VE ULAŞMA


Hepimizin çok sayıda isteği var, bunların gerçekleşmesini arzu ediyoruz. Diğer yandan bütün isteklerimizin aynı anda gerçekleşmesi pek mümkün olmayabiliyor. Hangi isteklerimiz daha öncelikli ise bunları hedef haline getirmek daha akılcı bir çözüm olabilir. Dolayısıyla hedef belirlemek; isteklerim arasından öncelikli olarak daha kısa vadede ulaşmayı düşündüğüm bir veya iki tanesidir.

Bütün isteklerinizi hedef haline getirirseniz çok zorlanır ve hiçbirine ulaşamayabilirsiniz.

Hedefinizi belirledikten sonra hedefinizle ilgili sorumluluklarınızı belirleyin, neler yapacaksınız?

Bu konudan dünkü yazımda detaylı olarak bahsetmiştim. Sonuçla ilgilenmekten çok irademiz dahilinde olan sorumluluklarımız ile ilgilenmek daha önemlidir. Sonuçları her zaman kontrol edemezsiniz.

Bir başka konu ise hedeflerinizin birbiri ile çatışmamasıdır. Hedeflerimin kendi aralarında uyumlu olması önemlidir.

İnsan yaşamda kendi hedeflerini belirleyerek ilerlemelidir, yoksa sadece yaşamın getirdikleri ile hareket eder ve bu her zaman tatmin edici olmayabilir.

Bazen bir hedef belirlediğinizde ve ona ulaşmaya çalıştığınızda hayat birden anlam kazanır.

Hedeflerinizi bulacağınız ve onlara ulaşmak için adım atacağınız güzel bir hafta diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atın.

15 Ocak 2016 Cuma

GİDİŞ YOLUNDAN PUAN ALMAK


Benim zamanımda okullarda gidiş yolundan puan almak diye bir uygulama vardı. Eğer izlediğiniz yöntem doğru ise doğru cevaba ulaşamasanız bile belli bir puan alırdınız. Bunu belli ölçülerde hayatımıza uygulamanın doğru olabileceğini düşünüyorum, işte bugünkü yazım.

Büyük kızım orta ikiye gidiyor ve dersleri/okul durumu ile ilgilenmeye çalışıyorum. Yapmaya çalıştığım şey aldığı notlardan bağımsız bir sistem yaratmak. Ders çalışması, buna belli bir süre ayırması, ayırdığı sürede başka bir şeyle ilgilenmeden konsantre olması benim için önemli ve yeterli, bunları yaptığı için onu takdir ediyorum. Bunları uyguladığında aldığı notun düşük veya yüksek olması ile çok ilgilenmiyorum

Benim düşünceme göre; biz hedeflerimizle ilgili sorumluluklarımızı yerine getirmek durumundayız.

Sorumluluk ise bence sürece ilişkin olmalıdır, sonuca ilişkin olmamalıdır. Gidiş yolundan puan almak şeklinde düşünebilirsiniz.

Sonuçla ilgilenmekten ziyade irademiz dahilinde olan sorumluluk ile ilgilenmek daha önemlidir, sonuçları her zaman kontrol edemezsiniz.

Ayrıca sonuca odaklanmak stresi artırır, ya olmazsa endişesi başlar, sorumluluğa odaklanmak ve yerine getirmek ise huzur ve rahatlık verir.

Bu yaklaşımı koçluk çalışmalarında da uygulamaya gayret ediyorum, seanslara düzenli devam etmek, orada konuşulan konuları hayata geçirmek önemli, sonuçlardan bağımsız doğru olduğunu düşündüğümüz şeyleri ortaya koymak ve elimizden geldiği ölçüde yapmak.

Kendinize gidiş yolundan güzel puanlar vereceğiniz günler diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları başlamıştır. Bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atınız.

14 Ocak 2016 Perşembe

EN İYİ ÖĞRETMEN


Bu hayattaki en iyi öğretmen deneyimler yoluyla tecrübe kazanmaktır.

Geçen hafta 82 yaşındaki büyük halam düşmüş ve kolunu kırmış. Hemen apar topar en yakın acil bölümüne götürdüm. Gittiğimiz yer bir devlet hastanesinin acil bölümüydü. Dolayısıyla doktorlar yaşadıkları yoğunluk sebebiyle her hastayla sınırlı bir sürede ilgilenebiliyor ve hızlıca ilk müdahalelerini yapıyorlardı.

Biz de eve dönünce birkaç gün sonraya başka bir doktordan daha randevu aldık ve yapılan işlemden iyice emin olmak istedik. Gittiğimiz ikinci doktor yeniden röntgen istedi, sonra durumun tahmin ettiğinden iyi olduğunu ve yapılması gereken her şeyin zaten yapılmış olduğunu söyledi. Sadece alçısını hafifletti ve yeniledi. Biz de içimiz rahat bir şekilde eve döndük.

Sonra eve döndüğümüzde düşündüm: “Nasıl oldu da bir doktor, bu kadar yoğunluk içinde ve bu kadar kısa bir sürede, üstelik de sorduğum sorulara verdiği ayaküstü cevaplarla bende tersi bir izlenim bırakmışken yapılması gereken her şeyi yapmıştı?”

Sonra anladım ki, deneyim.

Her gün aynı alanda o kadar çok deneyim yaşıyordu ki, benim baştan savma olarak gördüğüm müdahalede bile ustaca davranabildi.

Çok sevdiğim bir Japon Atasözü var: “Bilmek ama onu deneyime dönüştürememek, bilmek değildir”

Bazen çalıştığım kişilerin kendileri ile ilgili şöyle bir arzusu olur: “Ben kendi üzerimde çalışayım, mükemmel hale geldikten sonra adım atmaya başlarım”

Mekanizma ne yazık ki bu şekilde işlemez.

Bir konuyu içselleştirebilmenin tek yolu, onu deneyimlemek, sonra bir daha deneyimlemek, sonra yine deneyimlemektir. Her tekrarda daha da emin hale gelir, ne istediğimiz konusunda iyice netleşir, inancımızı güçlendir ve ustalaşmaya başlarız.

Bu sebeple sizden ricam, harekete geçmekten korkmamanız, minik adımlar atarak başlamanız ve her seferinde adımlarınızı biraz daha büyütmeniz, yaptığınız hatalardan ders almanız ve sonra tekrar denemeniz. Bu sırada size engel olan inançlarınızı fark etmeniz ve dönüştürmek için çalışmanız.

Başka türlü gerçek anlamda öğrenmek mümkün değil. Hata yapmamak için adım atmayı ertelemek, hayalleri de ertelemektir aslında.

Çünkü gerçekten bu hayattaki en iyi öğretmen yaşadığımız deneyimlerdir.

Deneyimlerinizin bol olduğu bir hafta diliyorum.

Eğer yaşamınızda bir değişim arzu eder ve olasılıklarınız hakkında daha detaylı görüşmek isterseniz, ÜCRETSİZ BİR ÖNGÖRÜŞME için bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Diğer yazılarım için www.ozgecuhadaroglu.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

#hayatböylegüzel paylaşımları için Instagram hesabım @cuhadarogluozge

Sevgiyle kalın.

Özge Çuhadaroğlu

MUTLULUĞU DENGEDE BULMAK


Hayatta en çok önemsediğim şeylerden birisi denge kavramıdır. Hem kendi hayatımı yaşarken hem de koçluk çalışmalarım sırasında dengeye özel bir önem veririm. Dengeye yaklaştıkça mutluluğun arttığını, dengeden uzaklaştıkça mutsuzluğun başladığını gözlemliyorum.

Bugünkü yazım da denge üzerine, farklı denge kavramlarından bahsedeceğim.

Yaşamın farklı alanları var, sağlığımız, ilişkimiz/evliliğimiz/çocuklarımız, birince derece akrabalarımızla olan ilişkilerimiz, iş ve kariyer durumu, para durumumuz, sosyal hayatımız, ilgi alanlarımız, hobilerimiz, maneviyat ve diğer aklınıza gelebilecek konular. Zamanımızı ve enerjimizi bu konular arasında ne şekilde dağıttığımız, bunun bizi mutlu edip etmediği, hangi alanlara daha fazla zaman ve enerji ayırmak gerektiği üzerinde düşünebileceğimiz en basit denge kavramıdır.

Bir sonraki yaklaşım şu şekilde olabilir; fiziksel hedeflerim var, işim, gücüm, para durumum, evim, arabam gibi, bu alanda bir tatmin seviyem var. Sonra ilişkiler alanı var, bütün insan ilişkileri anlamında kendimi değerlendirecek olsam nasıl bir not veririm. Üçüncü bir alan yaratıcılık alanı, hayatımı yaşarken yaratıcılığımı ne ölçüde kullanabiliyorum. Dördüncü ve son alan ise katkı alanı, diğer insanların hayatında olumlu izler bırakıyor muyum, bu dünyada var oluş amacım ne, nasıl bir eser bırakmak istiyorum gibi konular. Bu dört alanı ayrı ayrı değerlendirdiğinizde hangi alan üzerinde bir şeyler yapmak bundan sonra sizi daha mutlu edebilir. Dengeyi sağlamak için hangi alana odaklanmanız gerekecek?

Bir başka denge kavramı; düşündüğüm, söylediğim ve yaptığım şeylerin uyum içinde olması halidir. Yaşamın hangi alanlarında bu dengeyi yakalıyorum, hangi konularda bunu yapamıyorum.

Son olarak da hayata matematiksel yaklaşmak ile spiritüel yaklaşmak arasındaki denge.

Hayata tam analitik bir bakış açısı ile yaklaşmak dediğimde 2+2’nin her şart altında 4 ettiği matematiksel bir formülü hayatın tüm alanlarına uyarlamaya çalışmaktan bahsediyorum. Bu mümkün olmuyor. Fiziksel bir dünyada yaşıyoruz ve gerçekleşme için eylem adımları kuşkusuz çok önemli. Diğer yandan; ne kadar mükemmel planlarsanız planlayın sadece eylem adımları sizi istediğiniz noktaya her zaman ulaştırmayabiliyor.

Hayata tam spiritüel bir bakış açısı ile yaklaşmak ise benim tanımımda uygun strateji ve eylem adımları olmadan sadece düşünce gücü ile bir şeyleri oldurmaya çalışmak ve/veya çaba göstermeden her şeyi kaderin eline teslim etmek.

Bu iki uç yaklaşımı ortada bir yerlerde dengeleyebilirse yani olumlu düşünmenin gücü ve inanç ile akılcı planları ve uygun eylem adımlarını birleştirebilirsek istediğimiz sonuçlara çok daha kolay ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Hayat sadece matematikle açıklanamaz, diğer yandan hayat her şeyi kaderin eline teslim ederek de yaşanmıyor. Pek çok konuda olduğu gibi burada da bir denge modeli geliştirmenin bizi daha mutlu bireyler yapacağını düşünüyorum.

Herkesin denge noktası elbette biraz farklı olacaktır. Denge noktanızı tanımlamanızı, mutlu olacağınız bir reçeteyi oluşturmanızı ve uygulamanızı diliyorum.

Sevgi ile kalın.
Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atınız.

11 Ocak 2016 Pazartesi

HAFTALIK MUTLULUK PROGRAMI


Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz.

4. GÜN

Kahvaltıdan önce: Uyanır uyanmaz duşa girin ve şarkı söyleyin, size neşe veren bir şarkıdan aklınızda kalan dizeleri tekrar edin.

Saat 11 civarı: Bir arkadaşınızı arayarak Mutluluk Programı’nın ortasında olmanıza rağmen kendinizi harika hissettiğinizi söyleyin, isterse programı onunla da paylaşın.

Öğle yemeği sonrası: Kendinizi çok şanslı hissetseydiniz neler yapacağınızı düşünün ve kendinizi şanslı hissetmeyi seçin, pek çok şey gibi bu da bir seçimdir.

Saat 16 civarı: Çok sevdiğiniz bir insanı arayarak onu sevdiğinizi ve özlediğinizi söyleyin.

Akşam yemeği sonrası: Bir yıl sonra okumak üzere kendinize kısa bir mektup yazın ve bitirince bir zarfa yerleştirip saklayın.

Yatmadan önce: Giysi dolabınızdan en sevdiğiniz kıyafeti çıkarın ve yarın giymek üzere hazırlayın.

5. GÜN

Kahvaltıdan sonra: En sevdiğiniz kıyafeti giyin, saçınızı tarayın, çekici gözüktüğünüze emin olarak evden çıkın ve yüzünüze bir gülümseme yerleştirin, karşılaştığınız ilk insana onu tanımasanız dahi günaydın diyerek devam edin.

Saat 11 civarı: Bir arkadaşınızı, akrabanızı ya da birden fazla insanı arayarak akşam yemekten sonra size gelmelerini isteyin.

Öğle yemeği sonrası: Kendime daha fazla güvenseydim yapacağım ilk 3 şey ne olurdu diye düşünün ve kendinize güvenmeyi seçin.

Saat 16 civarı: Sevdiğim bir insana küçük güzel bir sürpriz yapacak olsaydım bu ne olurdu diye düşünün, sonra bunu kendiniz için yapın.

Akşam yemeğinden sonra: Eve çağırdığınız kişilerle ister sohbet edin, ister oyun oynayın, kestane pişirebilir veya mısır patlatabilirsiniz.

Yatmadan önce: Evi toplayın, bunu yaparken kendinize ne kadar şanslı olduğunuzu hatırlatın.

6. GÜN

Kahvaltıdan önce: En yakın fırına yürüyüp sıcak ekmek, simit ya da sandviç ekmeği alın. Basit ama lezzetli kahvaltınız hazır.

Saat 11 civarı: Sevdiğiniz bir kitaptan kısa bir bölüm okuyun, kitabın içine yıllar sonra gördüğünüzde hoşunuza gidebilecek bir not alın.

Öğle yemeğinden sonra: Kendime daha çok değer verseydim neleri farklı yapardım diye düşünün ve kendinize daha çok değer vermeyi seçin, sonra da bu yönde minik bir adım atın.

Saat 16 civarı: Uzun zamandır ertelediğiniz çok basit fazla zaman almayacak bir şeyi yapın ve yapılacaklar listenizden çıkarın.

Akşam yemeğinden sonra: Kendinize zaman ayırın, biraz tembellik yapın, tembelliğin keyfini çıkarın.

Yatmadan önce: Sahip olduklarınıza şükredin, bunların devam etmesi için de dua edin.

7. GÜN

Kahvaltıdan önce: Yarım saat spor yapın, en azından bir yürüyüş.

Saat 11 civarı: İhtiyacınız olmayan kıyafetleri ayırın, bir torbaya yerleştirin, sonra ihtiyacı olan bir kişiye ya da bir kuruma verirsiniz.

Öğle yemeğinden sonra: Şu an dert ettiğiniz bir şeyi düşünün ve bunu 10 yıl sonra hatırlayıp hatırlamayacağınızı tahmin etmeye çalışın.

Saat 16 civarı: Geçen haftayı şöyle bir değerlendirin, mutluluğunuza 10 üzerinden bir puan verin, ilk verdiğiniz notla karşılaştırın, notunuz artmışsa siz de başkaları için bir mutluluk programı oluşturun ve paylaşın. Notunuz artmadıysa bu programı bir hafta daha uygulayın.

Akşam yemeğinden sonra: Başkalarının hayatını olumlu anlamda değiştirmek, katkı sağlamak için neler yapabilirim diye düşünün.

Yatmadan önce: Güzel geçen hafta için şükredin, önümüzdeki haftanın da sağlık ve mutluluk getirmesi için niyet edin ve erken yatın.

Güzel bir hafta diliyorum, mutluluk bizimle olsun, sevgiyle.

Not: Daha fazla mutluluk önerisi için kendi adımı taşıyan web sitesinin ana sayfasında “Mutluluk İçin 25 Öneri”yi okuyabilirsiniz.

10 Ocak 2016 Pazar

7 GÜNLÜK MUTLULUK PROGRAMI


Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun yazılarını fırsat buldukça takip ediyorum. 6 Ocak Çarşamba günü sayfasında 7 günlük hafifleme programı adıyla bir beslenme programı sunmuş. Ben de bundan hareketle sizlere 7 günlük bir hafif mutluluk programı sunmak istiyorum. Programa harfiyen uymanız gerekmiyor elbette, ne kadar uygularsanız o kadar kar. Başlarken şu an sahip olduğunuz mutluluğunuz için 10 üzerinden bir puan verin kendinize.

1.      GÜN

Kahvaltı öncesi: Uyandıktan sonra yataktan kalkmadan önce bugünün çok güzel bir gün olmasını ve ne olursa olsun fikrinizi değiştirmemeyi seçin, günün getireceği güzellikleri düşünün, her gün yeni bir hayattır. Elinizi yüzünüzü yıkadıktan sonra sadece beş dakika sessiz sakin bir ortamda sahip olduğunuz şeyleri düşünerek içinizden gelerek şükredin.

Saat 11 civarı: Uzun zamandır aramadığınız bir arkadaşınızı ya da akrabanızı arayarak 5-10 dakika halini hatırını sorun, sohbet edin, sizin nasıl olduğunuzu sorarsa gayet iyi olduğunuzu söyleyin.

Öğle yemeğinden sonra: Size komik gelen, gülmenizi sağlayacak kısa bir şey izleyin ya da okuyun.

Saat 16 civarı: Güzel bir şarkı dinleyin, size keyif, neşe, coşku veren bir şarkı seçin.

Akşam yemeği sonrası: Sevdiğiniz bir kitaptan bir ya da iki bölüm okuyun, yarım saat ayırmanız yeterli olacaktır.

Yatmadan önce: Gün içinde yaşadığınız güzel olayları yazın, ertesi gün olmasını beklediğiniz güzel şeyleri not alın.

2.      GÜN

Kahvaltı öncesi: Sabah sporu veya onun yerine geçebilecek bir egzersiz yapın, 15-20 dakika yeterlidir, gerekirse bunun için biraz erken kalkın.

Saat 11 civarı: En sevdiğiniz arkadaşınızı arayıp en geç bir hafta içinde buluşmak üzere bir plan yapın. Günü, yeri ve saati netleştirin.

Öğle yemeğinden sonra: Para ve zaman bulunca yapacağınız ilk seyahatte nereye gitmek istediğinizi düşünün, zamanınız varsa internetten biraz araştırma yapın.

Saat 16 civarı: Yardıma / desteğe ihtiyacı olabileceğini düşündüğünüz bir tanıdığınızı arayarak nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun.

Akşam yemeği sonrası: Sevdiğiniz bir insanla yüz yüze veya telefonla dün akşam okuduğunuz kitap hakkında 10 dakika sohbet edin, sonra 20 dakika daha bu kitabı okumaya devam edin.

Yatmadan önce: Sahip olduğunuz güzel şeylere odaklanın ve aklınıza gelen ilk 15-20 maddeyi yazın.

3.      GÜN

Kahvaltı öncesi: En sevdiğiniz ev kahvaltısını hazırlamak için biraz erken kalkın, gerçekten neyi çok seviyorsanız pişirin, hazırlayın ve afiyetle yiyin.

Saat 11 civarı: Vizyondaki sinema filmlerini araştırın, en beğendiğiniz filmin saatlerini öğrenin, film hakkında yazılan yorumları okuyun.

Öğle yemeğinden sonra: Mümkünse açık havada 15-20 dakika bir yürüyüş yapın.

Saat 16 civarı: Çocukken en çok neleri sevdiğinizi düşünün, hatırlamıyorsanız annenizi, teyzenizi, dedenizi arayın.

Akşam yemeği sonrası: Sinemaya gidin, varsa alasko frigo yemeyi ihmal etmeyin.

Yatmadan önce: Dua edin.

Yarın devam edeceğiz, sevgi ile mutluluk ile kalın.

Not: Daha fazla mutluluk önerisi için kendi adımı taşıyan web sitesinin ana sayfasında “Mutluluk İçin 25 Öneri”yi okuyabilirsiniz.