3 Mart 2016 Perşembe

WEB SİTEMİZ YENİLENMİŞTİR

Web sitemiz yenilenmiştir. Bugüne kadar yazmış olduğum tüm yazılara www.mertcuhadaroglu.com adresinden ulaşabilir, yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı okuyabilirsiniz. Koçluk hakkında öğrenmek istediklerinizi mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail olarak iletebilirsiniz.

Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorum, Mert Çuhadaroğlu Yazar isimli Resmi Facebook Sayfamda yaptığım paylaşımları, Instagram (Mert Çuhadaroğlu) ve Twitter (hayatinisec) hesaplarımı da takip edebilirsiniz.

Sevgi ile kalın.

22 Şubat 2016 Pazartesi

HAYAT SENDEN YANA


Hayatı iki şekilde yaşayabilirsiniz, hayatın sizden yana olduğunu düşünerek ya da size karşı olduğunu düşünerek. Ben hayatın benden yana olduğunu düşünmeyi seçiyorum ve bu hayatımda önemli bir fark yaratıyor, bu nedenle bugün bu konudan biraz bahsetmeye karar verdim.

Cevabını aradığımız soru şu: Hayat kimden yana? Öncelikle elbette, hayatın kendisinden yana olduğunu düşünenlerden yana. Daha sonra ne olursa olsun hayal kurmaktan vazgeçemeyenlerden yana. Hayallerini gerçekleştirmek için adım atanlardan yana ve yanında. Hayat; iyi ve iyimser insan olanların daha çok yanındadır ayrıca.

Çocukları izleyin, hayatı ne şekilde yaşadıklarına bakın, bir cıvıltı, bir mutluluk hali, üzüntüleri çok kısa, hayat devam ediyor, harika bir gelecek onları bekliyor.

Geçtiğimiz hafta doğum günüm vardı, 45 yaşıma bastım, futboldan hareket edersek maçın ikinci yarısı başladı, Allah maçın sonunu görmeyi nasip etsin. Hayatıma ikinci yarıda ne şekilde devam edeceğim? Elbette bir bilanço çıkarıyorum zaman zaman, güzel yaptığım şeylerin yanında hatalarım da oluyor. Tek bir slogan bul deseniz söyleyeceğim şey şu olurdu, hayatımın ikinci yarısını hayatın benden yana olduğunu bilerek yaşayacağım.

Geriye dönüp baktığımda gördüğüm şey bu oluyor, yaşamın tılsımlı bir adaleti var. İstediğim şeyler istediğim zamanda olmayabiliyor, ama daha sonra oluyor, bazen olmuyor ama iyi ki olmamış diyorum. Hayatın beden yana olduğunu ve benim için bazen benden daha iyi planlar yaptığını biliyorum.

Şanslı olduğunuza inanarak yaşayın hayatınızı, büyük bir farkın hemen oluşacağını göreceksiniz. Kendinizi takdir ederek hayatın içinden geçin, ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz. Kendinizi ve olayları olduğunuz şekliyle de sevin, bir şeyleri değiştirin ama özünüzü korumayı ihmal etmeyin, hepimiz çok özeliz.

Hayatın içinden geçerken hayatın bizim yanımızda olduğunu hissetmek muhteşem bir duygudur, bu duygudan yoksun bırakmayın lütfen kendinizi.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarım D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz. Koçluk hakkındaki sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine iletebilirsiniz.

19 Şubat 2016 Cuma

HAYATIN MUCİZELERİ


Hep söylerim, aslında hayatın kendisi bir mucizedir ve başka mucize aramaya gerek yoktur. Ama bunu görebilmek için biraz farkındalıkla bakmak gerekir.

Mucize, normal ve olağan olanın tam tersi değildir, çoğu zaman normal ve olağan olarak gördüklerimizdir. Bir yerlere yetişme telaşı içinde sürekli koşturmamız, hiç durmadan yeni hedefler belirlememiz mucizelerin üzerine bir sis perdesi gibi iner ve onları görmemizi zorlaştırır.

Biraz yavaşlamanızı, durmanızı ve düşünmenizi istiyorum sizlerden. Hayatınızdaki mucizeler neler?

Yazılarımı yakından takip edenler bilirler, bir Bilge arada bir ziyaretime gelir ve sorularıma cevap verir. Onunla an son yaptığımız konuşmayı aşağıda bilginize sunuyorum. Umarım keyifle okur ve üzerinde düşünürsünüz.

Ben: Mucize nedir?

Bilge: Mucize, her gün olan bitendir, bunun içindeki güzellikleri fark etmektir.

Bu farkındalığı nasıl edinirim?

Buna zaten sahipsin.

Niye kullanamıyorum o zaman?

Karanlıktasın.

Işığa nasıl çıkarım?

Daha fazla güvenerek.

Her şeyin ötesinde ne var?

Işık var.

Onu göremiyorum.

Görmene gerek yok, ışığı hisset.

Nasıl?

Gerçeği takip et, korkularından uzaklaş.

Korkularımı nasıl bırakırım?

Onlar sana ait değil zaten, ödünç almıştın, bırakabilirsin artık.

Bırakmam gereken başka neler olabilir?

Öfkeyi bırak, hiçbir işine yaramayacak.

Bunları bıraktığımda mucizeleri görebilecek miyim?

Son bir şey daha var.

Nedir?

Olması gereken diye bir şey yoktur. Sadece olan vardır, olması gereken zaten olandır.

Bilge geldiği gibi aniden ortadan kayboldu. Sis perdesi aralandı.

Bilge her zamanki gibi haklıydı. Mucize, olması gereken bir şey değildi, zaten olanlar mucizeydi.
Sevgi ile kalın.

16 Şubat 2016 Salı

HAYATA ZIT GİTMEYİN, HAYATLA ANLAŞIN


Daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek istiyorsak hayata zıt gitmemeliyiz, onunla anlaşmalıyız. Peki, bunu nasıl yapacağız? Hayatın bir ritmi, bir akışı var. Onunla uyumlandığımızda daha keyifli olmak ve hayatın tadını daha çok çıkarmak mümkün.

Hepimizin hayatında iyi giden şeyler var ve istediğimiz gibi gitmeyen şeyler var, bundan sonra da öyle olacak. Hayat bir paket, paketin içinde hepsi var. Bazen zorlanıyoruz, bazen zorlanmak iyidir. Bazen fazla zorluyoruz, fazla zorlamak iyi değildir.

İkinci kitabım Hayatını Değiştir’de kendi başımdan geçen bir rafting macerasına yer vermiştim. Kalabalık botumuz bir girdabı aşarken havalanıp ters döndü ve ben kendimi çok kuvvetli akan nehrin tam ortasında şiddetli akıntıyla sürüklenirken buldum. İyi bir yüzücü olmama ve genel olarak soğukkanlı yapıma rağmen akıntıdan kurtulmayı ve kıyıya çıkmayı başaramadım. Çırpındıkça panik yaptım ve daha çok su yutmaya başladım. Sonunda teslim oldum, kendimi akıntıya bıraktım, sadece nefes almaya ve suyla ilerlemeye odaklandım. Bir süre sonra akıntı hafifledi, beni yakaladılar ve sudan çıkardılar.

Hayatta bazen işler istediğimiz gibi gitmez; müşteri gelmez, alacak ödenmez, aşk bulunmaz, para azalır, patron sıkıştırır, hasta oluruz, vb. Bu tip durumlarda bunlar niye benim başıma geliyor diye düşünüp şikayet etmek ve durumu hemen tersine çevirmek için aşırı zorlamak ters etki yaratabilir. Durumu geçici olarak kabullenip farklı şeylere odaklanmak gerekir.

Hayat büyük bir sistem, çok büyük hem de. Bizler bu sistemin parçalarıyız, sistemin bir yönü, bir akışı var, zorladıkça bazen geri itiliriz, hatta her şey geçici olarak daha kötüye bile gidebilir.

Elinizden geleni yaptığınıza eminseniz, buna rağmen hayatın bazı alanlarında işler istediğiniz gibi değilse lütfen biraz oluruna bırakın, belki daha zamanı gelmemiştir, zamanı gelince sizin olan size gelir, belki daha iyisi olur.

Şöyle de düşünebilirsiniz, yaşam bir çark, belli bir hızda dönüyor, dışarıdan içeri atlamak istediğinizde veya içinde iken hızınızı ona uydurmadığınızda sizi dışarı doğru itecektir.

Bugün farklı bir konuya odaklanın, bu hafta farklı şeyler düşünün ve yapın, bir iki hafta içinde her şey değişebilir, o zaman bu yazıyı hatırlayın. Zorlamayın, hayatla anlaşın ve onunla birlikte akmaya çalışın.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Bahar Programı kayıtları devam etmektedir, lütfen detaylar için mert@mertcuhadaroglu.com adresine mail atınız.

KENDİNİZE YENİ BİR ŞANS VERİN


Hayat cömerttir, bize pek çok konuda ikinci hatta üçüncü fırsatları sunar, bu fırsatların farkına varabilmek için kendimize yeni bir şans vermeye hazır olmamız gerekir.

Bugün sizinle bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Diğer insanlar hata yaptığında genellikle anlayışlı davranabiliyoruz, ikinci bir şansı çoğu zaman tanıyoruz, kendimize karşı ise daha acımasız olabiliyoruz. Diğer insanlara verdiğimiz yeni şansı kendimizden sakınabiliyoruz.

Bir veya iki defa deneyip “başarısız” olduğunuz için denemekten vazgeçtiğiniz neler var? Tekrar peşinden gitmek için neye ihtiyacınız var? Belki da sadece kendinize yeni bir şans vermeye.

Etiketlemek konusunda çok marifetliyiz, özellikle de söz konusu kişi kendimiz olunca. Kendimize yapıştırdığımız etiketler bir süre sonra kaderimiz haline geliyor fark etmeden. Eğer geleceğinizi değiştirmek istiyorsanız söküp atın o etiketleri, siz geçmişiniz değilsiniz.

Bir bakış açısına göre hayat, yaşanmış günlerin değil, henüz yaşanmamış toplamıdır. Buradan devam edersek siz de yaptıklarınız veya yapamadıklarınız değil henüz denemediklerinizsiniz.

Büyük bir potansiyelimiz var, geleceği geçmişte aramak, potansiyelimizi hafife alarak yaşamak en basitinden yaşama karşı saygısızlık.

Hadi bugün şöyle bir silkinin ve yeniden başlayın, kendinize yeni bir şans verin.

Hepinize mutlu bir hafta diliyorum.

Sevgi ile kalın.

14 Şubat 2016 Pazar

HAYAT, HENÜZ YAŞANMAMIŞ GÜNLERİN TOPLAMIDIR


Hayatı genellikle bugüne kadar yaşadıklarımız olarak algılamak eğilimindeyiz, yarın hayatta olup olmayacağımızı bilmediğimiz için bir açıdan haklı bir yaklaşım. Diğer yandan yaşanmış olanlar anılar arasındaki yerini aldıktan sonra bizi heyecanlandırabilecek tek şey bundan sonra olacak güzel şeyler.

 

Hep deriz ya bugünkü aklımla geçmişe geri gidebilsem her şey çok farklı olurdu diye. Bugün bunu düşünmenizi istiyorum, şu an sahip olduğunuz aklınız ve deneyiminizle hayatınızı baştan yaşama şansınız olsaydı neleri farklı yapardınız, hayat çizginiz hangi noktalarda farklılaşıp şu ankinden ayrılırdı?

 

Bunu istememin nedeni şu: Bundan beş yıl sonra, on yıl sonra bir gün bugünü hatırladığınızda bugünkü aklım ve deneyimimle hayatımın son beş veya on senesini tekrar yaşasam aynı şeyleri yapardım diyebilmeniz. Hayat bazen, “yine olsa yine yaparım”ları çoğaltmaktır.

 

Eğer hayatımı en baştan tekrar yaşama şansım olsaydı, yani yeniden başlayabilseydim hayata daha çok severdim, her gün yeniden severdim, sanki ilk defa karşılaşıyormuşçasına severdim, hayatın beni şaşırtmasına daha çok izin verirdim.

 

Tutku, coşku ve heyecan eksik hayatımızda. Bunun nedeni pek çok şeyi kanıksamak, sıradanlaştırmak. Oysa ki hayat bize her gün yeniden başlamak yeniden sevmek için sayısız fırsat sunuyor. Her gün yeni bir hayat aslında eğer farkında olabilirsek.

 

Eğer her günü hayatımızın ilk günü gibi yaşayabilirsek, eğer karşılaştığımız insanlar hakkında ön yargıları kaldırıp herkese ve her şeye yeni bir şans verirsek “sırra” ulaşacağız.

 

Bugüne kadar ne olduysa oldu, ne kadar günümüz kaldı bilmiyoruz, ya rutin bir hayatımız olacak ya da yeniden başlayıp yeniden seveceğiz. Bunu yapmanın yöntemi ise hayata coşku dolu yaklaşabilmek. Sanki ilk kez hissediyormuşçasına duyguları yaşamak.

 

Bugün lütfen yeniden başlayın, yeniden sevin hayatı, size misliyle karşılık vereceğini göreceksiniz.

 

Sevgi ile kalın.

11 Şubat 2016 Perşembe

HER NE PLANLIYORSAN ARTIK YAPMAYA BAŞLA


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla telefonda sohbet ediyorduk. Orta ölçekli bir şirketi var. Bana yine yapmayı planladığı şeyleri anlattı. Haftada bir veya iki defa konuşuyoruz, Aralık ayı başından beri bana benzer şeyler anlatıyor Sen ne düşünüyorsun diye sorduğunda artık dayanamadım ve ona şöyle söyledim “Allah aşkına her ne planlıyorsan, planladıysan artık yapmaya başla, bir adım at.”

Karar vermeden, harekete geçmeden önce düşünmek, yapmak istediğimiz şeyi planlamak elbette güzeldir ve bazen gereklidir, ama buradaki süreyi çok uzatmamak gerektiğini düşünüyorum. Eylemin gücü bir başkadır, bir eylem yaptığınızda neyi doğru neyi yanlış yaptığınızı anlarsınız ve bir şeyleri değiştirerek ilerlersiniz.

Konuları sadece ve sürekli zihnimizde tartıp durmak bizi hedefimize yaklaştırmaz, bakarsan uzak, gidersen yakındır.

Bugün aklınızda uzun zamandır planladığınız bir konu varsa ona dair minik bir adım atmanızı rica ediyorum, eyleme geçmek çoğu durumda korkuyu azaltır ve motivasyonu artırır.

Bazı insanlar kendilerini daha iyi, daha net hissettiklerinde eyleme geçeceklerini söylerler, kısmen doğrudur, ama döngünün diğer tarafından bakıldığında tam aksi de geçerlidir, yani eyleme geçtiğinizde kendinizi çoğu zaman daha iyi hissedersiniz.

Hata yapmaktan korkuyor olabilirsiniz, bunu anlıyorum, diğer yandan eğer doğru dersler çıkarılırsa hata yapmak öğrenme sürecinin önemli bir parçasıdır ve bizi geliştirip geleceğe hazırlar.

Bugün güzel geleceğiniz için minik bir adım atın.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı da okumanızı tavsiye ederim, koçlukla ilgili sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

9 Şubat 2016 Salı

BİRAZ SABIRLI OLUN


Başarıya çok yaklaştıkları halde vazgeçen veya izledikleri yolu değiştirip yollarını uzatan kişiler görüyorum. Bir şeyi istediğinizde onu elde etmeniz bazen bir gün bazen bir yıl sürebilir, eğer gerçekten istiyorsanız kendinizin ve isteğinizin arkasında durmalısınız.

İstediğim şey hemen olsun diye düşünmek her zaman çok gerçekçi bir yaklaşım değildir. Siz yapılması gerektiğini düşündüğünüz şeyleri yapın, inançla ve sabırla bekleyin, inanç varsa sabır da olmalıdır.

Geçenlerde Poyraz Karayel dizisini izliyordum, orada sabırlı olmaya dair güzel bir cümle vardı, “insan sevmediklerine katlanır, sabırsa aşktır” şeklinde idi.

İsyan etmek, yine olmadı, olmuyor işte diye düşünmek ve bunu dile getirmek sizi isteğinize yaklaştırmaz.

Kendinize nedenlerinizi hatırların, yaptığınız şeylerin yeterli olmadığını düşünüyorsanız daha farklı neleri yapabilirim diye düşünün, gerekirse yardım alın ama umudunuzu ve inancınızı kaybetmeyin.

Hayatın bir ritmi var, bir akışı var, onunla uyumlanmaya çalışın. Bir şeyi isterken zaten sahip olduklarınızı ve onların değerini gözden kaçırmayın

İnancınızı artırmanın yöntemleri üzerinde düşünün, bazen bazı şeylerin daha geç olması daha iyi bile olabilir, bu sürede isteğinize hazır hale gelirsiniz.

Hepinize sabırlı, inançlı, umutlu günler diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı da okuyabilirsiniz. Koçluk hakkında sorularınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine iletebilirsiniz.

HER ŞEYİ SORUN HALİNE GETİRMEYİN


Düşüncelerimiz ve zihnimizin çalışma şekli, seçtiğimiz bakış açıları, olaylara nasıl açıklamalar getirdiğimiz mutluluğumuzu ve dolayısı ile yaşam kalitemizi belirliyor. Sağlık sorunlarını ve uç nokta örnekleri bir kenara bıraktığımızda insanların başına benzer olaylar gelir veya insanlar benzer şeyler yaşarlar. Bu olaylara nasıl yaklaştığımız ise daha belirleyicidir mutluluk açısından.

Birkaç örnek verirsem konu daha iyi anlaşılabilir. Bir ilişkinizin olmaması sadece bir durumdur. Bir ilişkiniz olmasını istemenize rağmen bir ilişkiniz olmaması da sadece bir durumdur. Bu durumun sizden kaynaklandığını düşünmeniz veya hoşunuza gitmeyen bu durumu değiştirme şansınız olmadığını düşünmeniz ise bir sorundur.

Paranızın olması veya olmaması bir durumdur. Paranızın olmadığı durumlarda para bulamayacağınızı, para kazanamayacağınızı, işlerin kötüye gideceğini düşünmek ise bir sorundur.

Bir işinizin olmaması veya çalıştığınız işten memnun olmamanız bir durumdur, daha mutlu olacağınız şekilde bir iş bulamayacağınızı, yapamayacağınızı düşünmek ise bir sorundur.

Uç nokta örneklerini bir kenara bırakırsak çoğu durumda sorunları yaratan düşünce şeklimiz, bakış açılarımızdır. Aynı olayları veya benzer durumları yaşayan kişilerin farklı ruh hallerinde olması sadece bu şekilde açıklanabilir zaten.

Bugün bir sorun olarak gördüğünüz şeyleri listelemenizi ve daha sonra bu konuya dair düşüncelerinizi ve bakış açılarınızı sorgulamanızı rica ediyorum. Daha umutlu bakış açıları seçmeniz halinde ruh haliniz de çabucak değişebilecektir.

Endişe etmenin çok istisnai durumlar hariç kişiye bir getirisi yoktur. Bunu biliyor olmamıza rağmen sıkça endişe ediyor olmamız ise mantıken açıklanamaz bir olgudur.

Sorun olarak gördüğünüz şeyler varken vur patlasın çal oynasın yaşayın demiyorum elbette, ama biraz kafayı kaldırın, aslında bazı fırsatlar olduğunu, seçeneklerin olabileceğini fark edin. Sonrası her zaman daha kolay olacaktır.

Sevgi ile kalın.

Not: Bu konu ile ilgili olarak Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı da okuyabilirsiniz.

7 Şubat 2016 Pazar

HUZURA GİDEN YOL


Huzurlu olmak en çok istediğimiz şeylerin başında geliyor. Neye sahip olursak olalım huzur olmadan bir şeyler eksik kalıyor hep. Her zaman her şart altında huzurlu olmak belki mümkün olmayabilir ama genel olarak huzurlu olmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.

Her şeyden önce sonuçlara değil izlediğimiz yola odaklanmak gerekiyor. Sonuçlar her zaman bizim elimizde olmayabilir.

Benim de sizler gibi pek çok isteğim var, Allah’a şükür genellikle gerçekleşiyorlar, bu süreçte huzurumu korumayı zaman içinde öğrendim. İsteğime doğru yaklaşıp yaklaşmadığıma bakıyorum, sadece kalan mesafeye değil , katetmiş olduğum mesafeye de bakıyorum, doğru yolda ilerlediğimi düşünüyorsam (isteğime yaklaşıyorsam) yaptığım şeyleri yapmaya devam ediyorum ve sabırla bekliyorum.

Eğer bir ay, üç ay, altı ay öncesine göre baktığımda isteğimden uzağa sürüklendiğimi anlarsam daha farklı ne yapabilirim diye düşünüyorum ve izlediğim yöntemde biraz değişiklik yapıyorum.

Kendimi diğer insanlarla kıyaslamamaya çalışıyorum, yaşam bir yarış değil, herkesin farklı bir kulvarı var.

Diğer insanların ne yaptığını nasıl yaşadığını bilmiyor olsaydım hayatımı nasıl yaşardım diye düşünüyorum ve bulduklarımı uygulamaya çalışıyorum.

Hepinize huzur dolu günler diliyorum.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı okuyabilirsiniz. Koçluk hakkında bilgi almak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

6 Şubat 2016 Cumartesi

HAYATIN İNİŞ VE ÇIKIŞLARI


Pekiştirici döngüler değişime neden olan döngülerdir. Bir yönde artış varsa artış devam eder genellikle. Azalma varsa da azalma devam eder. Kartopu etkisi olarak da bilinir.

Sistem adeta gittiği yönde hızlanır. Başarı başarıyı, başarısızlık başarısızlığı getirir. Sistem sadece pekiştirici döngüler ile çalışırsa bir noktada kırılır. Bu nedenle büyüme veya küçülme sonsuza dek süremez, dengeleyici döngüler devreye girer.

Bunu anlamak ve içten bir şekilde kabul edebilmek çok önemlidir. Çünkü bu hayatımızdaki iniş çıkışları açıklar. Her şey ne kadar kötü olursa olsun, iyiye döneceğini anlamamız gerekir. Benzer şekilde başarı da sonsuzluğa kadar kesintisiz gidemez, arada başarısızlıklar olacaktır.

Hayatın inişleri ve çıkışları olacaktır, sistem bilimi teorisine göre hiçbir çıkış veya iniş sonsuza dek süremez ve bir şekilde kırılır. Çıkışları yönetmek kolaydır, daha zor olan inişleri yönetmektir, biraz ustalık ister, bazen yardım almak ister.

Hayatımızdaki çoğu deneyim bir şeyler anlatmak için oradadır. Eckhart Tolle’ün çok sevdiğim bir yaklaşımı var, “yaşam, sana bilincinin evrimi için en yararlı deneyimi verecektir, bu deneyimin senin en çok ihtiyacın olan deneyim olduğunu nasıl bilebilirsin?, çünkü şu an içinde bulunduğun deneyim buJ.”

En çok ihtiyaç duyduğunuz deneyim içinde olduğunuz deneyimdir, başka türlü olamaz. “Başımıza gelenler”in bizi yıkmasına izin vermek bir tercihtir, bir süre üzüldükten sonra tekrar ayağa kalkıp silkelenmek ve yola devam etmek başka bir tercihtir, siz hangisini seçiyorsunuz? Umutsuzluğu seçmeyin.

Umutsuzluk yaşıyorsanız iniş dönemlerine farklı bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışın, kendinize dair yapacağınız ve sizi bile şaşırtabilecek keşifler neler olabilir hiç düşündünüz mü?

Aşağıya iniş dönemlerini hayatınızda bir şeylerin daha iyiye doğru evrimleşeceği bir dönemin başlangıcı olarak da görebilirsiniz.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı okuyabilirsiniz. Koçluk hakkında bilgi almak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

4 Şubat 2016 Perşembe

DOĞRU SÖZCÜKLERİ SEÇMEK


Gelecekteki yaratımlarınızı belirleyen şey şu an yaşadığınız deneyimler değil, onları kendinize nasıl anlatmayı seçtiğinizdir.

Zihnimiz yaşadığımız her deneyimi analiz eder, filtreler, iyi-kötü olarak etiketler ve bir kategoriye yerleştirir. Biz de bu düşünceleri kullandığımız sözcüklerle ifade ederiz. Seçtiğimiz sözcükleri yakalamak, düşüncelerimiz fark etmek açısından önemli bir anahtar. Hayatla ve kendimizle ilgili düşüncelerimiz değiştikçe kullandığımız sözcükler de otomatikman değişir. Sözcüklerimizi özenli bir şekilde seçmek ise düşünce alışkanlığımızı istediğimiz yöne kaydırmak açısından çok etkili.

Geçenlerde küçük kızım Ada ile birbirimize bilmece soruyorduk. Hafızadaki bilmece stokları tükenince iş başa düştü. “Cebi vardır, yavrusunu orada taşır” gibi dahiyane fikirler üreterek oyunumuza devam ettik J Bir süre sonra Ada bana baktı ve “Anne” dedi, “Biz bu bilmeceleri uyduruyoruz, değil mi?” “Yoo” dedim “Niye uyduralım, bunları biz yaratıyoruz

O an yüzündeki beğenmez ifade birden gururlu bir hal aldı ve yeni bir şeyler yaratmanın sevinciyle çok mutlu oldu.

Sonuç olarak baktığınızda uydurmanın da yaratmanın da anlamı belki aslında aynı; olmayan bir şeyi söylemek. Fakat birisine negatif bir anlam yüklemişken diğerine pozitif bir anlam yüklemiş durumdayız. Hangisini kullandığımız ve kendimizi eleştirmeyi mi yoksa takdir etmeyi mi seçtiğimiz tamamen bize kalmış.

Bir danışanımla yaptığım seansta da buna benzer bir konuşma yaşandı. Danışanım yaşadığı bir durumu anlatırken kendisinin de biraz maymun iştahlı olduğundan söz etti. Farkında bile olmadan eleştiriyordu kendisini. Sözünü kestim ve maymun iştahlı kelimesini başka bir şekilde ifade etmesini rica ettim. Biraz düşündükten sonra, kendisinin değişik şeyleri denemekten keyif alan bir insan olduğunu söyledi. Biraz evvelki eleştirel bakış açısı, beğeniye dönüşmüştü bile.

Deneyimlerimizi nasıl anlatmayı seçtiğimiz, gelecekteki yaratımlarımızı etkileyen tek şey olacak. O yüzden lütfen dikkatli yapın seçimlerinizi. Sözcüklerinizi değiştirmek için özenli bir emek harcayın. Harcayın ki, düşünce alışkanlığınız da bununla beraber yavaş yavaş değişmeye başlasın.

Düşünce alışkanlığınız değişince de yaşamınız yönü değişmeye başlayacak.

Eğer yaşamınızda bir değişim arzu eder ve olasılıklarınız hakkında daha detaylı görüşmek isterseniz, ÜCRETSİZ BİR ÖNGÖRÜŞME için bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Diğer yazılarım için www.ozgecuhadaroglu.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

#hayatböylegüzel paylaşımları için Instagram hesabım @cuhadarogluozge

Sevgiyle kalın.

Özge Çuhadaroğlu

 

3 Şubat 2016 Çarşamba

YÜRÜMEYE DEVAM ET


Sistem bilimi önemli bir konudur, koçlukta zaman zaman yararlanırız. Hayat dediğimiz şey çok büyük bir sistem, bu nedenle sistemler hakkında bilgi sahibi olmak ve döngüleri tanımak önemlidir. Bugün çok kısaca kesintili (gecikmeli) döngülerden bahsedeceğim.

Sistem içindeki parçaların etkileşimleri sırasında gecikme ortaya çıkar ve etki sonra oluşur. Sistem ne kadar büyükse gecikme etkisi o ölçüde büyük olabilir.

Koçluk çalışmaları da kesintili veya gecikmeli döngülere örnek teşkil eder. Güven duyup sabırla beklerseniz sonuçlar mutlaka gelir.

Belli bir hedefe yönelen insanlar bazen gecikmeli döngülerin farkında olmadıkları için gerekenden fazla düzeltme eylemi yaparlar. Aynı doğrultuda devam etseler sonuca ulaşacakları halde gereksiz yere yolu uzatırlar.

Daha kötüsü ise geciktirici döngünün farkında olmayarak başarıya çok yaklaştığımız halde vazgeçebiliyoruz. Bu insan ilişkilerinde de böyle, bir dükkan açtığımızda da.

Unutmayın taş ustası taşa vurur, vurur, vurur, taş belki bininci vuruşta kırılır, taşı kıran o son vuruş değil ondan önceki 999 vuruştur, taş ustası doğru yere vurduğunu bilir ve sabırla bekler.

Doğru olan sistemdeki gecikmenin doğal olduğunu düşünerek doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi yapmaya devam etmek ve biraz beklemektir.

Bazen de herhangi bir konuda yaptığınız şey işe yaramıyorsa onu değiştirmek ve farklı bir yöntem denemek gerekir. Bu ikisi arasındaki farkı anlayan insan için pek çok konu çözüme kavuşur.

Bu hafta bu konuda bir Yarın’a Not paylaşmıştım, sözlerimi yine o notla sonlandırmak istiyorum.

Yanlış yolda doğru yürünmez, doğru yolda da yanlış yürünmez. Kalbini koyduğun yol doğru yoldur. Yürümeye devam et.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazılarımı beğeniyorsanız Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarımı okuyabilirsiniz. Koçluk hakkında bilgi almak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

2 Şubat 2016 Salı

OLDUĞUN YERİ SEV


Dün kendimize ölçülü bir şekilde hayranlık duymaktan bahsetmiştim, bugün ise olduğumuz yeri sevmenin bizi istediğimiz noktaya daha rahat taşıyabileceğine ilişkin eski bir yazımı tekrar yayınlamak istedim, konuların biraz bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.

“Olduğun yeri sevmeden olmak istediğin yere gidemezsin” dedi Bilge. “Olduğum yeri seviyor olsam, olmak istediğim tek yer burası olurdu zaten” diye yanıtladım. Anlayışla gülümsedi ve en baştan kısaca tekrar anlattı.

“Olduğun yeri sevmelisin çünkü orası olabileceğin en iyi yer ve bunu anlamadan ileri gidemezsin. Geçmişinde söylediğin veya yaptığın şeyler seni buraya getirdi, bundan daha iyi bir başlangıç noktası olamaz, çünkü buradasın.”

“Ben öyle düşünmüyorum, daha farklı davransaydım daha ileri bir noktada olabilirdim. 5 yıl önce bugünkü aklım olsaydı varmak istediğim yere belki de çoktan varmış olurdum.”

“Bugünkü aklım dediğin şeyin önemli bir kısmı son beş yılda şekillendi, son beş yılda öğrendiklerini senden geri alsam ve seni zamanda beş yıl öncesine geri göndersem muhtemelen yine aynı şeyleri yapar ve üç aşağı beş yukarı aynı yolu izlerdin.”

Düşündüm, Bilge haklıydı, ama yenilgiyi bu kadar çabuk kabul etmek istemiyordum.

“Ya benim sahip olmak istediklerime doğuştan sahip olanlar ya da çok genç yaşta kavuşmuş olanlar?” diye sordum.

“Herkesin yolculuğu farklı, seninki de öyle, bu bir yarış değil. Hayal ettiğin her şeye zamanla kavuşacaksın, sabırlı ol ve keyfini çıkar. Unutma, zamanı gelince meyveler olgunlaşır, dallar eğilir, senin olan sana gelir. İyi ki her istediğin henüz gerçekleşmemiş yoksa gerçekten çok sıkıcı bir hayatın olurdu. Hayatta tek bir gerçek başarı vardır, o da öğrenmek ve kendimizi geliştirmektir, buna son verdiğimizde yaşamaya da son veririz aslında farkında olmadan”

“Başarılı olmak için dua ediyorum ve sahip olduklarıma şükrediyorum.”

“Dua ettiğin şeyler gerçekleşmiş gibi şükretmelisin, bunu unutma”

“Yapmak istediğim çok şey var ve zaman çok kısa” diye son bir serzenişte bulundum.

“Zaman izafi bir kavram, bazen az bazen çok, olduğun yeri seversen olmak istediğin yere daha hızlı gidersin” dedi ve geldiği gibi aniden ortadan kayboldu.

Bilge’nin ziyaretlerini seviyorum, belki bir gün onları kitaplaştırırım, kim bilir?

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

 

1 Şubat 2016 Pazartesi

BİRAZ DA KENDİNİZE HAYRANLIK DUYUN


Geçen akşam paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi, biraz da yapabildiklerine odaklan ve kendine hayranlık duy. Bu konu niye önemli? Bir gözlemimi paylaşmak istiyorum, çoğu zaman kendimize fazla yükleniyoruz, adeta dövüyoruz kendimizi. Tamam hepimizin beğenmediği özellikleri var, değiştirmek istediği şeyler var ama bunun ölçüsünü kaçırmamak lazım, her şeyde bir denge hali genel olarak iyidir.

Yaptığınız her şeyi yanlış veya eksik olarak görmek, sürekli neyin olmadığına ya da yanlış gittiğine odaklanmak bir süre sonra sizi çok mutsuz bir insan haline getirir. Oysa ki yapmak istediğimiz her şeyi daha mutlu olmak adına istemiyor muyuz?

Çok istiyorsanız zaman zaman bir bilanço çıkarın, ben bugüne kadar neleri başardım (neleri başaramadım değil), bunu yaparken hangi özelliklerimden yararlandım gibi bir liste. Ondan sonra da bundan sonra yapmak istediklerinizi yazın, ama çıtayı çok yukarı koymayın, dengeli olsun. Bugünden itibaren neleri farklı yapabileceğinizi de ekleyin, kimlerin yardımını alabilirsiniz, her şeyi tek başımıza yapmak zorunda da değiliz.

İnsanlar sadece sorumluluklarını tespit edip bunları yerine getirebilir, hayatın doğası gereğince sonuçlar garanti edilemez, 2+2 her zaman 4 etmeyebilir, bazen sabırlı olmak gerekir, bazen olanı kabul etmek gerekir, bazen de daha fazla çaba sarf etmek yararlıdır, bütün bunları ayrıştırabilmek de sadece bilgi ile olmaz deneyim şarttır.

Deneyim için hata yapmak da önemlidir, hiç hata yapmadan öğrenilmez, önemli olan aynı konuda aynı hataları sürekli tekrarlamamaktır.

Gün içinde en çok kendimizle muhatap oluyoruz, kendimize öyle şeyler söylüyoruz ki bazen başkası söylese kesin kavga çıkar. Sadece bunu değiştirseniz hayatınızda kısa sürede çok şey değişebilir.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, sizin de bazı yöntemleriniz var, bir şeyi düşünme ve halletme şekliniz var, bunların hepsini yanlış kabul edip bir yere varamayız. Değişim dediğimiz şey bir insanı alıp baştan yaratmak değil, sadece esneme paylarından yararlanıp küçük değişiklikler yaratmak, kaldıraç etkisini kullanmak ve özü muhafaza etmektir.

Hepimiz çok değerliyiz ve her şeyi hak ediyoruz. Elbette bunun için düşüneceğiz, hayal kuracağız ve çalışacağız. Ama en az bunlar kadar önemli bir husus da kendimizle yapıcı bir şekilde konuşmak, kendimizi takdir etmek ve değer vermektir.

Eğer hayatınızda bir şeyler ters gidiyorsa bu dediklerimi düşünün lütfen, kendinizle daha farklı konuşmaya başlarsanız işler hızlıca yoluna girebilir. Bir çocuğa laf anlatır gibi sakince, güzelce konuşmak gerekir, hoyratça değil.

Kendinizle güzel konuşmalar yapacağız, kendinize hayranlık duymaya başlayacağınız güzel bir gün diliyorum. Kendine hayranlık duyarak yaşamak çok abartmadığınız sürece doğru bir yaklaşım olabilir.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapevlerinden ulaşabilirsiniz.

31 Ocak 2016 Pazar

BİR HOBİ EDİNMENİN ÖNEMİ


Bir hobiniz, bir ilgi alanınız olsun, bu kendinizi tanımak anlamında veya güzel zaman geçirmek adına size kesinlikle yardımcı olur. Özellikle de ev - iş rutinini kırmak isteyen kişiler için bunu şiddetle öneriyorum.

Yazdıklarımı büyük ölçüde kendi hayatımda da uygulama eğilimindeyim. Son dönemlerde briç kursuna ve pilatese başladım.

Briç, zihinsel sağlık açısından çok faydalı bir spor. Ayrıca ekip çalışması, sosyalleşme imkanları da içeriyor elbette. Çok kolay bir oyun olduğunu söyleyemem ama oldukça keyifli bir sürece dahil oldum. Yaza kadar öğrenip turnuvalara katılmak istiyorum.

Hobilerime ciddi yaklaşmak gibi bir huyum var. Örneğin briç dersi alırken kendimi briç dersi verirken hayal ediyorum.

Pilates ise sağlıklı bedensel aktivite için güzel bir egzersizler bütünü. İmkanı olanlar için haftada beş gün yürüyüş, iki gün pilates ideal kombinasyon olabilir.

İlk dersimden itibaren büyük keyif aldım ve neden yaşamıma daha önce katmadım diye düşündüm. Zaten genelde öyle olur, uzaktan izlediğiniz, yapabileceğinizi düşündüğünüz bir şeyi yapmaya başladığınızda bunu hissedersiniz.

Yaz tatilinde de ülkemizde giderek yaygınlaşan kürek sörfünü denemiştim. Bir sörf tahtası üzerinde ayakta durarak kürek çekiyor ve ilerliyorsunuz.

Peki hangi hobileri seçmeliyiz veya neye göre seçmeliyiz. Çok kişisel bir deneyim elbette. Ben çok uzun süre düşünmeyi sevmem, eylem ağırlıklı bir yaşamım var, dolayısıyla uygun zamanı bulduğumda deneyim, hoşuma giderse devam ederim, gitmezse bırakırım.

Bir şeyi denemeden, içine girmeden bana uygun olup olmayacağını her zaman kestiremiyorum açıkçası. Eşim bu halim ile bazen dalga geçer, önce yapıp sonra düşünüyorsun der. Haklı olduğu durumlar var elbette, ikimiz bir denge yaratmaya çalışıyoruz.

Bu hafta eğer mümkünse uzun zamandır yapmayı düşündüğünüz bir aktivite ile ilgili olarak harekete geçmenizi öneriyorum. Fotoğraf olabilir, yazı yazmak olabilir, müzikle ilgili bir konu olur, bir spor dalı, bir dans dersi hepsi olabilir. Yeter ki içinizden gelsin, ruhunuz beslensin.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

29 Ocak 2016 Cuma

BUGÜN FAZLADAN KÜÇÜK BİR ŞEY YAPIN


Bir kararı doğru veya yanlış yapan şey, karar anındaki değerlendirmeden ziyade daha sonrasındaki düşüncelerimiz ve eylemlerimiz olabilir. Bu nedenle fazladan küçük bir şey yapmak sandığınızdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Almış olduğunuz kararın doğru olmasını istiyorsanız fazladan küçük bir şey yapın.

Konu ister ilişkiler olsun ister kariyerimiz, fazladan küçük bir şeyler yapmak her zaman işe yarar. Bu küçük şeyler bir araya geldiğinde hayatı oluştururlar.

Bugün değiştirmek istediğiniz konu, doğru çıkmasını istediğiniz kararınız her ne ise o konuda fazladan küçük bir şey yapmanızı istiyorum. İlişkinizi daha iyi hale getirmek istediğiniz birisi var ise ona küçük bir sürpriz yapın. İş değişikliği düşünüyorsanız fazladan bir mail atın, görüşme yapın. Bir hayaliniz varsa fazladan bir adım atın.

Hayatın bize neler getireceğini bilme şansına sahip değiliz, ama getireceklerine bir adım yaklaşmak için fazladan bir adım atmak çoğu zaman işe yarar. Yapabilenler ile yapamayanlar arasındaki farkı çoğu zaman fazladan atılan o tek bir adım, tek bir söz veya tek bir hareket oluşturur.

Her gün, her ay ve her yıl çok sayıda küçük seçimler yaparız, bu seçimler toplanıp bir araya geldiklerinde hayatımızı nasıl geçirdiğimizi belirler.

Siz de bugün bir karar alın, fazladan küçük bir şey yapın ve daha mutlu insanlar arasındaki yerinizi alın.

Pazartesi görüşmek üzere, sevgi ile kalın.

Not: Şubat ayı koçluk ön görüşmeleri bu hafta başlamaktadır, koçluk almak ile ilgileniyorsanız ücretsiz ön görüşmelerden yararlanmak için mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

KENDİNE GÜZEL ŞEYLER ANLAT


Size “Gün içinde en çok kiminle görüşüyor, en çok kiminle sohbet ediyorsunuz? Kimlerle konuşuyor, kimin fikirlerini dinliyorsunuz?” diye sorsam, birçok farklı cevap alabilirim

“İş arkadaşlarım, eşim/sevgilim, çocuklarım, annem-babam, komşum, dostlarım,…”

Liste uzayıp gidebilir fakat kendinizi de listenin içine koymazsanız, hayatınızdaki en önemli kişiyi atlamış olursunuz.

Aslında hepimiz gün içinde en çok kendimizle konuşuyor, kendimizle sohbet ediyor, kendi düşüncelerimizi dinliyoruz.

Dışarıdan görenler deli olduğumuzu düşünmesinler diye de bunu zihnimizin içinde yapıyoruz J Aklımızdan geçen düşünceler, resimler, anılar, yaptığımız yorumlar aracılığıyla kendimize sürekli bir şeyler anlatıyoruz.

Madem en çok kendimizle konuşuyoruz, güzel şeyler anlatmaya ne dersiniz?

Mesela,…

Hayatımızda nelerin yolunda gitmediğini değil, nelerin YOLUNDA GİTTİĞİNİ …

Daha ne kadar yolumuzun olduğunu değil, ne kadar yol KAT ETTİĞİMİZİ …

Neleri yapamadığımızı değil, neleri YAPABİLDİĞİMİZİ …

Kusurlarımızı değil, MÜKEMMEL yönlerimizi …

Başarısızlıklarımızı değil, BAŞARILARIMIZI …

Nelerin yok olduğunu değil, nelerin VAR olduğunu …

Düşünsenize, birisi gelse ve bize bütün gün yaşamımızın negatif yönlerinden bahsetse enerjimiz ne kadar düşer. O zaman biz bunu kendimize neden yapalım?

Güzel düşünceler mucizeler yaratır ve düşünceler sadece alışkanlıktır.

Negatif düşünceleri nasıl zamanla oluşturduysanız ve bunu bir alışkanlık haline getirdiyseniz, pozitif düşünceleri de zamanla oluşturmak ve bunu bir alışkanlık haline getirmek mümkün.

Sadece biraz farkındalık ve emek yeterli.

Bugünden itibaren başlayabilirsiniz, kendinize güzel şeyler anlatmaya.

Madem en çok kendimizle konuşuyoruz, bari güzel olsun anlattıklarımız J

Hepimize güzel bir hafta diliyorum.

Eğer yaşamınızda bir değişim arzu eder ve olasılıklarınız hakkında daha detaylı görüşmek isterseniz, ÜCRETSİZ BİR ÖNGÖRÜŞME için bana ozge@ozgecuhadaroglu.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Diğer yazılarım için www.ozgecuhadaroglu.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

#hayatböylegüzel paylaşımları için Instagram hesabım @cuhadarogluozge

Sevgiyle kalın.

Özge Çuhadaroğlu

27 Ocak 2016 Çarşamba

SINIR ÇİZMENİN ÖNEMİ


İnsan ilişkileri hayatta önemli yer tutuyor, insan ilişkilerini iyi kavramak ve yönetmek mutluluğun anahtarlarından birisi kesinlikle. Burada çok sayıda konu var, ben bugün kısaca sınır çizmek konusundan bahsetmek istiyorum, sınır çizmek özgürlüğünüzü artırır ve sizi ilişkiler anlamında daha mutlu yapabilir.

Pek çok insan sınır çizmekten kaçınır, sınır çizerlerse bunun kötü olacağını, karşı tarafın olumsuz bir tepki verebileceğini düşünürler. Oysa ki sınırlarınızı çizmeden içine dahil olacağınız ilişkilerde ciddi sıkıntılar yaşayabilirsiniz.

Denge kavramı burada da önemli elbette, sınır çizeyim derken kendinizi tamamen geri çekeceğiniz veya insanlara güvenmeyeceğiniz bir yapıdan bahsetmiyorum.

Sınır çizmek kendimizi tanımakla mümkün olan bir kavramdır, ben kimim, ne istiyorum, neye nasıl tepki veriyorum ve bunu niçin bu şekilde deneyimliyorum gibi soruların cevapları üzerinde düşünmek kesinlikle işe yarar.

Bir sınır çizilmemişse bir ihlal olup olmadığı konusu da zaman zaman tartışmalı hale gelir.

Sınır çizmek konusunda yapabileceğimiz en iyi şey ima edebiyatını bir tarafa bırakıp her şeyi açıkça dile getirmek olmalıdır. Özellikle de bir ilişkinin başlangıç döneminde sınırlar oluşurken bunu yapmak daha kolaydır.

İnsanlara yardım etmek elbette çok güzel bir duygudur, diğer yandan her kişiye her konuda yardım edemezsiniz, gerçekten yapmayı istiyor musunuz, kendinize bunu daha sıkça sormalısınız.

Sınır çizmek konusunda şunu da düşünebilirsiniz, hayatınızdaki ilişkileri düşündüğünüzde sizi mutlu edecek şekilde sınır çizebildikleriniz ve çizemedikleriniz vardır. Siz aynı kişi olduğunuza göre iyi örneklerle diğerlerini karşılaştırarak nerede hata yaptığınızı görebilir ve bazı önlemler alabilirsiniz.

Sınırlarını çizemeyen sınır ihlaline katlanır.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapevlerinden ulaşabilirsiniz.

26 Ocak 2016 Salı

ZAMAN VARKEN MUTLAKA YAPIN

Dün akşam paylaştığım Yarına Not bu şekildeydi, zaman varken mutlaka yapın. Peki, neyi mutlaka yapalım? Bu cümleyi düşündüğünüzde aklınıza gelen şey veya şeyler neler ise onları yapın. Kişiden kişiye farklı olacaktır. Bazen bu şeyleri yapmadan ilerlemek de mümkün olmaz hayatta.
Genel olarak hepimizin mutlaka yapmasını tavsiye edebileceğim şeyler de var elbette, bugünkü kısa yazımın konusunu onlar oluşturuyor.

Mutlaka sağlığınıza yatırım yapın, ben şu an sağlıklıyım bana bir şey olmaz demeyin. Kontrollerinizi yaptırın, kötü alışkanlıklarınızı bırakın ya da azaltın. Her gün yarım saat yürümeye çalışın, imkanınıza varsa haftada iki gün pilates ya da yoga benzeri bir aktivite yapın, grup çalışmalarına katılın. Briç öğrenin, bulmaca çözün, zihni de ihmal etmemek ve değişik şekillerde çalıştırmak lazım. Ayrıca doğal ve sağlıklı beslenmeye çalışın, bol bol su için.

Mutlaka sevgiye önem verin. Sevgi her şeye anlam katar. Sevgi yemeğin tadı tuzu değil yemeğin kendisidir. Sevgiyi hayatınızdaki öncelikli alanlar arasına almadan, hayatınızı bu şekilde yaşamadan mutlu olmak çok zordur. Hayatta iseler annenizi, babanızı, kardeşlerinizi her gün arayın. Eşinize/sevgilinize, çocuklarınıza onları sevdiğinizi gösterin. Gösterdikçe çoğalır sevgiler. Akrabalarınızı, dostlarınızı arayıp sorun.

Mutlaka sevdiğiniz bir işiniz olsun ya da yaptığınız işi daha çok severek yapmanın yollarını bulun. Günün büyük bir kısmı işte geçiyor, yaptığınız işe daha fazla anlam katmaya çalışın.

Mutlaka biraz para biriktirin, miktarı çok önemli değil, bir köşede acil ihtiyaç halinde kullanabileceğiniz biraz paranız olsun.

Mutlaka yardım edin, kime nasıl yardım ettiğiniz çok önemli değil, maddi bir yardım olması da gerekmiyor, imkanlarınız çerçevesinde insanların hayatında bir katkınız olsun.

Mutlaka maneviyata önem verin, inancınız doğrultusunda her gün düzenli olarak dua etmeye çalışın, sahip olduklarınız için şükretmeyi ihmal etmeyin.

Mutlaka iyinin ve güzelin yanında olun, eninde sonunda kazanan siz olursunuz.

Her gün mutlaka kendinize iyi gelecek bir şeyler yapın, ruhunuzu besleyin.

Kendi mutlaka listenizi oluşturun ve mutlaka uygulayın.

Sevgi ile kalın.

Not: Mutlulukla Değişim Programı Şubat ayı kayıtları devam etmektedir, bilgi ve kayıt için lütfen mert.cuhadaroglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

25 Ocak 2016 Pazartesi

KEŞKE OKULDA ÖĞRENSEYDİK


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım bana güzel bir yazı gönderdi, yazının linkini en altta paylaştım. Yazının ana fikri kişisel gelişimle veya koçluk ile ilgili konuları maalesef geç sayılabilecek yaşlarda öğreniyor olmamız. Bazı konuları eğitim sistemimizin içine dahil edebilmek gerçekten yararlı olurdu. Diğer yandan eğer hayatta isek her zaman yeni bilgiler öğrenmek ve öğrendiklerimizi hayatımıza almak mümkündür. Bugünkü yazım keşke okulda öğrenseydim dediğim ama sonrasında geç de olsa kavrayıp hayatıma yerleştirdiğim konular ile ilgili.

İlk aklıma gelen konu para yönetimi konusu, yani kendi paramızın idare edilmesi. Ana kural kazancından önce tasarruf miktarını ayır, sonra kalan kısmı ile mecburi harcamalarını yap, eğer artarsa gezip tozarsın.

İkinci konu zaman yönetimi. Zamanı çok hoyratça tüketiyoruz. Fiziksel olarak hayatta kalmak için yapmamız gereken uyku, beslenme gibi şeylerden sonra iş hayatı zamanımızın önemli bir kısmını alıyor. Geriye kalan zamanı gerçekten çok iyi kullanmak gerekiyor. Mutlaka stratejiye zaman ayırmak lazım. Bir insanın hayatında strateji nedir? Ben kimim, nasıl mutlu oluyorum, hayallerim neler, onlara nasıl ulaşabilirim, kendime neler katabilirim gibi soruların cevaplarını aramak ve bu alanlarda bir şeyler yapmak.

Üçüncü konu dengeye önem vermek olurdu. Dengeye yaklaştıkça mutluluk artıyor çünkü. O kadar çok denge var ki, almak ve vermek arasındaki denge, gerçekçi beklenti ile hayal kurmak arasındaki denge, kendim ve diğer insanlar arasındaki denge, söylediklerim ve yaptıklarım arasındaki denge gibi.

Dördüncü konu, hatalardan ders çıkarma konusu olabilirdi, nerede düştüğüne değil nerede sendelediğine bak ve dersi öyle çıkar, keşke daha önce öğrenseydim dediğim sözlerden birisidir.

Beşinci konu sağlığın önemi olabilir, doğru beslenme nedir, doğru spor nasıl yapılır, bir insan sağlığına nasıl yatırım yapabilir, bu konuları da okulda öğrenmiş olmayı dilerdim.

Altıncı konu biraz spiritüel veya manevi bir konu, var olana odaklanmak, bu konuda ayrı bir kitap yazmayı bile düşünüyorum, neyin eksik olduğuna değil nelerin var olduğuna odaklanmak ve sahip olduklarımız için her zaman şükretmek.

Yedinci konu, korkunun kendisinden başka korkacak bir şey olmadığı olabilir. Korkularımıza doğru minik adımlar atarak ilerlemenin ne olduğu, nasıl yapılabileceği daha geç yaşlarda ulaştığım bir bilgi oldu kendi adıma.

Benim aklıma gelenler bunlar oldu, eminin sizin de aklınıza gelen ve paylaşmak istedikleriniz olacaktır, isterseniz yorum olarak paylaşabilirsiniz.

Sevgi ile kalın.

Not: Yazının linki şu şekildedir: http://www.egitimpedia.com/keske-okulda-ogretselerdi-dedigim-16-sey/

24 Ocak 2016 Pazar

HAYATINI SEÇ


Geçen hafta Ankara’dan çok değerli konuklarım vardı; Mustafa ve Kemal dostlarım. Benim ilk kitabımdan bazı kısa bölümlerin de yer aldığı, kendi hayat hikayelerini anlattıkları bir gösteri hazırlıyorlar, öncelikle Anadolu liselerinde sonra başka okullarda ve platformlarda sergilemeye çalışacaklar. Yazılarımdan ve kitaplarımdan etkilenen, yarar sağlayan dostlarıma elimden geldiği ölçüde yardımcı oluyorum elbette. Bugün ilk kitabım olan Hayatını Seç’in başlığını taşıyan bir yazı ile haftaya merhaba demek istedim, hafta hepimize sağlık, huzur ve mutluluk getirsin.

Hayat nedir?

Bence kendimiz üzerinde çalıştığımız, kendimizi keşfettiğimiz bir yolculuktur.

Kendimiz dedik, bu nedenle başarılı insanların temel özelliği asla ve asla kendilerini başkalarıyla kıyaslamamalarıdır. Kendilerini önceki halleriyle kıyaslarlar. Yolculukta nereden nereye geldiklerine ve nereye gittiklerine bakarlar. Sadece ne kadar yollarının kaldığına değil ne kadar mesafe kat etmiş olduklarına da odaklanırlar.

İnsan aslında organik mükemmel bir bilgisayar, hali hazırda kullandığımız bilgisayarları bizim en ilkel halimiz olarak düşünebiliriz. İçimizde pek çok program var, bu programları keşfetmek ve çalıştırmak amacımız.

Bunu nasıl yapacağız?

Bizler aslında tasarımcıyız, bizi desteklemeyen programları değiştirebiliriz. Bunlar bir işimize yaramayan bizi istediklerimizden uzaklaştıran düşünce yapıları ve inançlardır.

Seçmek demek öncelikle istediğimiz hayatı yaratmak anlamında bize destek olabilecek, işimizi kolaylaştırabilecek düşünceleri ve inançları seçmek demektir.

İnanç, bir insanın yaşamında sisteme ait komuttur. Neye inanıyorsak sistem komut olarak algılar ve yerine getirir.

Ağzımızdan çıkan sözler bizim için bir kodlama ve bilinçaltı sistemi için bir emirdir: Koşturuyorum derseniz bilinçaltının anladığı sizi koşturmak yönünde bir emirdir.

Ben kendime güvenmiyorum derseniz sistem sürekli zemini sallamaya başlar. Güven zemindir, zemin sallanıyorsa destek gerekir.

Bizi sınırlayan konuşmalarımızı, düşüncelerimizi ve inançlarımızı keşfetmek ve mekanizmayı anlamak bu nedenlerden dolayı önemlidir.

Sürekli yapageldiğimiz şeyleri ve alışkanlıklarımızı düşündüğümüzde hayatımızı etkileyen düşünce sistemlerini ve inançlarımızı buluruz.

Birçok şeyimiz çok otomatiktir.

Davranışlarımdan memnun muyum? Daha farklı hangi davranışları seçebilirim?

Davranıştan giderek inancı bulabilirim.

Davranış değişikliği için yeni bir strateji gerekir, inanç değişikliği gerekir.

İnandığım şeyler yaşamda beni destekliyor mu, yoksa bana ayak bağı mı oluyor?

Gelecekte hangi düşünce ve inançlarla devam edeceğim?

Bunun için ise ne istediğini bilmek önemlidir. Farkındalık önemlidir. Farkındaysak değiştirebiliriz, yönetebiliriz. Sorgulamadığımız şeyler, farkında olmadan bizi yönetir.

Sorgulama başlayana kadar mevcut durum devam eder. Neden Olmasın? Kuvvetli bir sorudur.

Bu arada bir şey işliyorsa sakın bozmayın. Size olumlu hizmet eden inançlarınız kalsın.

Sevgi ile kalın.

Not: Hayatını Seç, Hayatını Değiştir ve Yarına Notlar isimli kitaplarıma D&R ve diğer kitapçılardan ulaşabilirsiniz.