10 Haziran 2013 Pazartesi

36. hafta bülteni - denge ve bahar temizliği üzerine


Merhaba; 3 haftalık bir aranın ardından 36. Hafta bülteni ile birlikteyiz. Bu hafta Gezi Parkı eylemi başlamadan önce yazılmış olan ama şaşırtıcı (!) bir şekilde olaylarla dolaylı olarak ilişkili olan iki yazı yayınlıyorum. Umarım keyifle okursunuz.

Kızkardeşimin eylemlerin ilk gününde bir trafik kazası geçirmesi neticesinde 10 gün hastanede ona refakat ettim ve çok arzu etmeme rağmen barışçıl gezi parkı eylemlerinde yer alamadım. Sosyal medya üzerinden olayları takip etmekle yetinmek zorunda kaldım açıkçası. Ama beniz küçük kızlar akşamları balkonda tencere tava çalarak desteklerini vermişlerJ. Diğer yandan; ortağım Ayşe Yazgan ise Gezi Parkı eylemlerine orada bulunarak destek verdi.

Gezi Parkı eylemleri ile olan nedir diye sorarsanız çok kısa olarak şunu ifade edebilirim, dengesini kaybetmiş olan bir toplum dengesini bulmuştur. Gençler başta olmak üzere halkın önemli bir kesimi uzun zamandır ilk defa düşündüklerini söyleme ve söyledikleri konusunda harekete geçerek barışçıl bir şeyler yapma fırsatını bulmuş ve bu bizi denge noktasına getirmiştir.

Artık herkesin geleceğe daha ümitle baktığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunu insanların günlük hal ve tavırlarından anlamak mümkün, çok daha sevecen ve kibar bir toplum olma yolunda ilerliyoruz, herkes birbirine karşı çok daha saygılı ve sevgi dolu. Paylaşım ve yardımlaşma en üst düzeyde, bu toprakların en önemli özelliği olan hoşgörü başrolde.

Geç kalınmış bir bahar temizliği yapıyor Ülkemiz sanki.

Yakın zamana kadar “abi bu ülkede yaşanmaz” diyen önemli sayıda insan artık yaşanacak en güzel ülkenin Türkiye olduğunu düşünüyorlar, sadece bu bile yeter.

Bugünkü iki yazıdan ilki ve kısa olanı bana ait, diğeri ise Ayşe’nin kaleme almış olduğu bir metin. Sizi şimdi yazılarla başbaşa bırakıyorum.

DENGE / MERT ÇUHADAROĞLU

Denge; kısaca düşündüğün, söylediğin ve yaptığın şeylerin uyum içinde olması.

Çok basit ama bir yandan da çok zor.

Diğerleri ne der, ne düşünür endişesi.

Gerçek özgürlük; kendin olabilmek konusunda dengede olmaktır.

İşe gidiyorsun, kafandaki düşünce daha farklı şeyler yapmakla ilgili, arkadaş sohbetlerinde bunu dile getiriyorsun ama konfor alanını aşıp iş değişikliğine gitmiyorsan dengede değilsin.

Eve geliyorsun, eşinle/ sevgilinle konuşuyorsun, aklında/kalbinde başka birileri varsa dengede değilsin.

Günlük hayatta pek çok insanla ve olayla karşılaşıyorsun, kalbin evet derken ağzından hayır çıkıyorsa, ağzından evet çıkarken kalbin hayır diyorsa yine dengede değilsin.

Tek yapman gereken; düşünce, söz ve eylemi uyumlamak, bedeli ne olursa olsun, çünkü özgürlüğün bedeli olmaz.

BAHAR TEMİZLİĞİ / AYŞE YAZGAN

Bu aralar bahar temizliği yapıyorum, her anlamda... kıyafette, düşüncede, insanda, her yerde...

Bahar temizliği vazgeçmeyi öğrenmek için çok güzel bir yontem! Eskiden `belki bir gün lazım olur` diye tuttuğum eşyaların, anıların, insanların üzerimdeki ağırlıklarından kurtulmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle girmek istedim bahara... benim bahar temizliğine başladığım gün İstanbul`a bu sene çok geç gelen bahar havası henuz ortalıkta yoktu, ertesi gün ise birden bire yazdan kalma bir güne merhaba dedi Istanbul. Temiz balkonumda yeni renkli çiçeklerimle; baharın gelmek icin beni beklemeside ilahi bir tesadüf olsa gerek ;)

`belki bir gün lazım olur` inanışının yoksunluk hissi yarattığını yıllar önce keşfedip bu huyumdan vazgeçmiş ancak sadece kıyafet ve eşyalarda uygulayabilmiştim; bu sene ise her anlamda uygulamaya basladim... inanışımı da `lazım olduğunda bende gereken her şey var zaten ile değiştirdim.

Kıyafetler ve ayakkabılarla vedalaşmak özellikle bayanlar icin çok zor gelir başta çok iyi bilirim! Bende en çok işe yarayan yöntem, benim dolabımda sırasını aylarca bekleyen bir kıyafetin, ihtiyacı olan birinin her gün giymesi ihtimali! bunu düşündüğüm anda en vazgeçemediğim şey bile birden kolide buluyor kendini... sonra onlari toplu halde belediyeye götürüyorum, hatta bizim belediye gelip evden alıyor ve haftanın belirli bir günü tüm toplanan esyalar ortaya seriliyor, ihtiyacı olanlar gelip seçip alıyor istediğini... Her belediyenin böyle bir sistemi var mı bilmiyorum ama bildiğim her belediyenin telefonun internette oldugu ;) üşenmeyin google`dan bakıp arayin sorun, belki de sizin yasadiginiz yerdeki belediyede bu uygulamayı başlatan kişi siz olursunuz.

2. yöntem ise 2-3 haftalık bir tatile gidiyormuş gibi düşünmek; hangi kıyafetlerimi yanıma almayı düşünüyorsam en sevdiğim kıyafetlerim onlar oluyor zaten ;) geriye kalanlar ise hooop belediyeye gidecek olan koliye.


Hala daha kararsız kalınan parçalar mı var? 3. Ve son yöntem yurtdışına yerleşiyormuş gibi toplanmak. Ülkeler arası yapılacak bir taşınmada gözden çıkarılacak birkaç parça daha mutlaka oluyor.

Bütün bunları yaptıktan sonra hala kararsız kaldiklarım varsa onlar da koliye! neden mi? hala düşünüyorsam favorilerim değildir zaten sadece hala vazgeçemiyorumdur... favorilerim olsaydı düşünmezdim bile çünkü
J

Bütün bunlardan sonra dolapta oyle bi ferahlama oluyor ki, sabahlari sadece dolapta en sevdiğim kıyafetleri görmek oyle bir keyif veriyor ki icim aciliyor; aylardir giymediğim hiçbir şey gereksiz görüntü kirliliği ve kafa karışıklığı yaratmıyor...


Kıyafetleri ayıklamak icin yöntemlerim olur da insanlar icin olmaz mi! Enerjimi emen, benden birşey alıp götüren ama geri getirmeyen insanları da ayıklıyorum bir süredir... Bazılarını farklı raflara koyuyorum kafamda, ihtiyaci olan daha cok kullansın diye belediyeye bağışlamadan önce ;)

Bazıları ise artık raftan kalkıyor... Beni gülümsetebilen; canım acıdığında yargılamadan dinleyen, birlikte gelistiğim ve büyüdüğüm; sevincimi de acımı da gururla paylaşanlara daha çok enerjim kalsın diye...kararsiz kalırsanız hoşlarına gitmeyen bir gerçeği söyleyin onlara, ayıklanmasi gerekenler anında kaçıp gideceklerdir zaten! bu niyet bile `ilahi bir tesaduf` ile bir olay yaratacaktir, özel bir çabaya bile gerek kalmiyor çogu zaman...

Düşüncelerimde ise `keşke`leri ayıklıyorum... onları belediyeye vermiyorum bile çünkü bence kimsenin `keşke`lere ihtiyaci yok! Geçmişe dönüp bakmıyorum pişmanlıkla; baktığımda gelecekte neyi degiştirebilirim diye bakıyorum sadece geriye; ogrenmek icin, onumdeki yolu güzelleştirmek için sadece.

Eeeee ne demis şair; basit yaşayacaksın hayatı basit! Özlü sözler her yerde zaten, her gün okuyoruz da kaçını hayatımızda uyguluyoruz? ben uyguladım, çok da güzel oldu hala da uygulamaya çalışıyorum; her anlamda vazgeçmeyi öğrenmeye calışıyorum...Başta zor gibi geliyor alışkanlıklarımdan dolayı, sonrası ise ferahlık.

Bahar temizliginden sonra gelen yaza selam olsun ve bu yöntemler modunuzu yükseltirse daha ne olsun.


Hoşgeldin yaz, nerede kaldın, bizde seni bekliyorduk!

p.s: bültenler hakkında görüş ve yorumlarınızı mert.cuhadaroglu@gmail.com veya ayseyazgan@hotmail.com adreslerinden bize ulaştırabilirsiniz.

Haftaya görüşmek üzere sevgiler.

 

8 Haziran 2013 Cumartesi

Dünyamız için karşılıksız olarak birşeyler yapmayı seçmek


İçinde yaşadığımız Dünya’nın bir parçasıyız. Burada bulunmamızın amacı yaşadığımız Dünya’nın kaynaklarını sorumsuzca tüketmek olmamalı. Parçası olduğumuz Dünya’yı nasıl koruyacağımız, nasıl daha güzel bir yer haline getireceğimiz konusunda düşünebilir ve bir şeyler yapabiliriz. Parçası olduğunuz herhangi bir şeyi daha güzel hale getirdiğinizde kendinizi muhteşem hissedersiniz ve keyfiniz artar.

Hayatın anlamı, anlamı olan bir hayat yaşamaktır. Ben diğer canlıların hayatlarına dokunduğum zaman, onlar için karşılıksız olarak bir şeyler yaptığımda kendimi çok iyi hissediyorum. Bu çok basit bir şey olabilir, birisine bilmediği bir şeyi öğretmek, birisini takdir etmek, kullanmadığım giysileri ihtiyacı olanlara vermek, sivil toplum kuruluşlarında görev almak, hayvanlar için bir şeyler yapmak, ağaç dikmek, doğaya faydalı aktiviteler seçmek gibi.

Karşılıksız olarak vermenin ve yardım ettiğiniz insanın/canlının size gülümseyerek bakmasının tadı başka hiçbir şeyde yok açıkçası.

Bunu tek başınıza yapabilir veya bir derneğe üye olarak gerçekleştirebilirsiniz. Ne yapacağınızı ve nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız bir öğrenci okutmayla ve/veya ağaç dikmekle başlamanızı tavsiye edebilirim. Tek başınıza karşılayamayacağınız bir maliyeti varsa birkaç arkadaş biraraya gelerek de yapabilirsiniz. Kullanmadığınız eşyaları ve kitapları ayırarak bağışlamanız da harika bir seçenek olabilir. Sokak hayvanları için oturduğunuz yere yaz mevsiminde su kapları, kış mevsiminde ise yiyecek bir şeyler bırakmak ve onları izlemek de çok keyiflidir.

Bütün bunların çok kısa süre içerisinde enerjinizi nasıl yükselteceğine siz de şaşıracaksınız. Evrenin temelinde iyilik vardır, siz de evren için iyilik yaparak bu enerjinin açığa çıkmasına yardımcı olursunuz. Çevrenizdeki insanlara böyle örnek olduğunuzda pek çok insan sizi taklit edecek ve bu iyiliği çoğaltacaktır.

Dünya için karşılıksız bir şeyler yapmak seçimi hayatınızda kesinlikle bir fark yaratır. Aksi mümkün değildir. Siz diğer canlılara yardım ettiğiniz için o canlılar kendilerini iyi hissederler ve size takdirlerini, teşekkürlerini sunarlar. Bunu yaptıkları zaman siz kendinizi keyifli hissedersiniz. Keyifli olmanın önemine daha önce değinmiştim. Bir şeyler istediğinizde ve hayal ettiğinizde siparişiniz sizin için bir yerlerde hazırlanmaktadır. Ama o siparişi alabilmek için uygun bir titreşimde olmanız gerekmektedir. Bu da keyif durumunuzla oldukça fazla alakalıdır. Diğer canlılara yardımcı olup bunun keyfini yaşadıkça pozitif bir yayın içerisinde olur ve uygun titreşim ile isteklerinize daha kolay kavuşursunuz.